Chicago gibi demir yolu merkezlerindeki ticaret merkezleri mısır çiftçilerini tek tip hâle getirilmiş bir mahsul yetiştirmeye teşvik etti. | TED | لوحات التجارة في مراكز السكك الحديدية مثل شيكاغو شجع مزارعي الذرة لزراعة محصول واحد موحد. |
Adam, kolonicileri gitmeleri için teşvik etti. | Open Subtitles | الرجل شجع المستوطنين على الهرب |
Kazanç getiren bir halk bankası yaratan bir bankacı var, bankacıları - biliyorum inanması zor - bankacıları kendi düşük gelirli müşterileri için iyi işler yaparak iyi çalışmaları için teşvik ediyor. | TED | وهنالك مصرفي اسس مصرف يعنى بالارباح الاجتماعية شجع المصرفيين - اعرف ان هذا يصعب تصديقه - شجع المصرفيين الذين يعملون معه على القيام بالامور الصحيحة من اجل عملائهم ذوي الدخل المحدود |
- Sharon Falangileri girmeleri için cesaretlendirdi. | Open Subtitles | عرفوا - شارون هو الذي شجع الكتائبيون لقتلهم |
- Verity'i cesaretlendirdi. | Open Subtitles | -هو شجع (فيرتي ) |
Bill Gates'in bir yöne Steve Jobs'ın ise başka bir yöne gitmelerini teşvik eden oydu. | Open Subtitles | لقد شجع (بيل غايتس) أن يذهب.. في اتجاه واحد بينما دفع (ستيف جوبز) للذهاب في اتجاه آخر |
Halkı, Stephen'ı taşlamaları için teşvik etti. | Open Subtitles | شجع الجمهور على رجم اسطفانوس |
Güzelliği teşvik et. | Open Subtitles | شجع الجمال |