"شيءَ" - Translation from Arabic to Turkish

    • şeyi
        
    • bir şey
        
    • şeyler
        
    • şeyin
        
    • hiçbir şey
        
    • birşeyler
        
    • şeyden
        
    • herşeyi
        
    • Bana
        
    • şey var
        
    Shelly ne zaman birini bulsa her şeyi cinselliğe alet ediyor. Open Subtitles الرجل، عندما شيلي يَحْصلُ على بَعْض العملِ، يَجْعلُ كُلّ شيءَ جنسيَ.
    Ve kapılardan ve pencerelerden sızacak içeri ve insanları içine çekecek Yolundaki her şeyi yiyip bitirecek. Open Subtitles و قد كانت تتسرّبُ إلى النوافذِ و الأبوابِ وتبتلعُ الناسَ. و تَأْكلُ كُلّ شيءَ في طريقِها.
    Her şeyi biliyoruz, ama hiç bir şeyi kanıtlayamıyoruz. Open Subtitles نَعْرفُ كُلّ شيءَ. لا يُمْكِنُ أَنْ نُثبتَ شيءَ.
    Orası yatak odası. Ama orada hiç bir şey olmadı. Open Subtitles تلك غرفةُ النوم، لكن لا شيءَ حَدثَ أبداً في هناك.
    Oraya girmeden size bir şey söylemem gerek. - Eddie? Open Subtitles يَجِبُ أَنْ أُخبرَك شيءَ يا رجالِ قَبْلَ أَنْ نَدْخلُ هناك.
    Neyse, yüce Tanrı bu haritayı yolumuza çıkardı. Kesin bir şeyler buluruz. Open Subtitles لقد وَضعَ الله هذه الخريطةِ في طريقِنا، أَعتقدُ بأنّنا سَنَجِدُ شيءَ ما.
    Alevler içindeyken her şeyi unutursun. Open Subtitles أنت يُمْكِنُ أَنْ تَنْسي كُلّ شيءَ بينما تَحترقُ.
    Bugünlerde bu çocuklar her şeyi çıkarıveriyor. Open Subtitles في الوقت الحاضر، هؤلاء الأطفالِ، يَأْخذونَ كُلّ شيءَ.
    Londra'daki annemi arayacağız ve her şeyi dinleteceğiz. Open Subtitles هنكلم أمَّي في لندن و نخليها تَسْمعُ كُلّ شيءَ.
    Kan testinden önce, sana her şeyi anlatmalıyım. Open Subtitles قبل فحصِ الدَمّ، يَجِبُ أَنْ أُخبرَك بكُلّ شيءَ.
    Niye herkese her şeyi açıklamak zorundayım ki? Open Subtitles يَجِبُ أَنْ أوضح كُلّ شيءَ إلى كُلّ شخصِ؟ لأنني أحضرتك معي
    İkiniz birlikte, her şeyi hem gördünüz, hem de duydunuz. Open Subtitles بينكما أنتم الإثنين . أنت رَأيتَ وسَمعتَ كُلّ شيءَ.
    Patronu her şeyi bildiğini sanıyor ve Georg'un yerini alacağını sanıp korkuyor. Open Subtitles ويعتقدُ بأنّه يعرف كُلّ شيءَ فجعل جورج الذي قَدْ يَحْلُّ محله
    Ne zaman vitrinde güzel bir şey görsem nasıl göründüğümü hatırlayıp "imkânsız" diyorum. Open Subtitles كُلَّ مَرَّةٍ أَرى شيءَ لطيفَ في النافذةِ، أَتذكّرُ كَمْ أَنْظرُ وأعتقد لا طريقَ.
    Çok üzgünüm efendim. Ve söz veriyorum bir daha böyle bir şey olmayacak. Open Subtitles أنا آسِفٌ جِداً سيدي، و أُؤكِدُ لكَ أن لا شيءَ كهذا سيَحصَل ثانيَةً
    Sana bir şey söyleyeceğim ve beni dikkatle dinlemeni istiyorum. Open Subtitles سَأَقُولُ شيءَ إليك , وأنا أُريدُك أَنْ تَستمعَ بعناية جداً.
    Böylece karıma bir şey olursa seni ararım. - Sanmıyorum. Open Subtitles بهذ الطريقِه، إذا حْدث شيءَ إلى زوجتِي، .يُمْكِن أَنْ أُخابرَك
    Küçük bir şey verirseniz, biz de sizi bulamadığımızı her zaman söylebiliriz. Open Subtitles إذا تَعطينا شيءَ صغيرَ، نحن يُمْكِنُ أَنْ نَقُولَ دائماً بأنّنا لَمْ نَجدْك.
    Dana onunla değilse bile, Sherry en azından bir şeyler biliyor olmalı. Open Subtitles إذا دانا لَيسَ مَع ها، الشيري يَجِبُ أَنْ يَعْرفَ شيءَ على الأقل.
    Burada her şeyin yürümesini sağlayan bir şey de hükümetin insanlardan korkuyor olması. Open Subtitles إحدى الأشياءِ الذي يَبقي كُلّ شيءَ يَرْكضُ هنا تلك الحكومةِ خائف من الناسِ.
    Bak, ne hârikulade bir tasarım... hiçbir şey hissetmemize izin vermiyor. Open Subtitles كما ترى، مثل هذا التصميمِ الرائعِ يجعلنا لا نَحسُّ بأي شيءَ
    Size gümüş birşeyler gösterebilirim. Open Subtitles يُمْكِنُني أَنْ أُريكِ شيءَ لونه فضي يمكن ان يؤدي الغرض
    Bir şeyden kurtulmaya çalışıyorsan, annenin bisküvileri gibisini bulamazsın. Open Subtitles حَسناً، هناك لا شيء مثل إحدى بسكويتِ أُمِّ الكبيرِ إذا أنت تُحاربُ شيءَ مِنْ.
    Zeki insanlar ve manavlar, herşeyi tartar. Open Subtitles الناس والبقالون الأذكياء، أنهم يَزنونَ كُلّ شيءَ.
    Bana gururlu olmayı... öğretti. Open Subtitles أعطاَني شيءَ أنا لَمْ اكن ممكنا ان اعيش بدونه الفخر في نفسي.
    Belki tüm bunlar tesadüf olabilir ama kesin bir şey var. Open Subtitles الآن لَرُبَّمَا كُلّ هذا صدفةُ لكن شيءَ واحد بالتأكيد

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more