"شيءِ" - Translation from Arabic to Turkish

• şeyi
• şeyin
• şey yolunda
• şeyler
• birşey
• şeyden
• şeye
• şeyle
• şeyde
• Bir şey
• şeydi
• şeyim
• Herşey

Bu canavarın, bizden her şeyi alıp götürmesine izin vermeyeceğimden bahsediyorum.
أَتحدّثُ عن لا أَتْركُ هذا كُلّ شيءِ واردِ الوحشِ بعيداً عنّا.

her şeyi tek başıma yapmayı bırakıp dizginleri paylaşmam lazım.
أَحتاجُ للتَوَقُّف عن عَمَل كُلّ شيءِ بنفسي ويَشتركُ في الأزمّةِ.

Her neyse yakın gelecekte her şeyin kontrolü bize, yani Seishinkai'ye geçecek.
على أية حال، في المستقبل القريبِ نحن، سيشيناكاي، سَتُسيطرْ على كُلّ شيءِ.

sakin ol.Her şey yolunda.
إرتحي كلّ شيء بخير تكلّمت مع الوكلاء الإتحاديين كُلّ شيءِ على ما يرام

seninle konuşmaya geldim, belki bir şeyler yapabiliriz diye düşündüm, belki birlikte onları kasaba dışında karşılayabiliriz.
إعتقدتُ بأنّك إذا عَرفتَ بانهم سؤف يأتون عند المغيبِ، رُبَّمَا عِنْدَكَ عملُ في المدينةِالذهبية او شيءِ من هذا القبيل.

Daha sonra, başkaları geldi, birşey var.
بعد ذلك، لا شيء كَانَ ً واضحا ، ماعدا شيءِ واحد،

Her şeyden çok sıkıldım.
نعم، أنت صحيح. أَنا لذا ضجر مِنْ كُلّ شيءِ.

Bu topluluğun bir parçası olacaksam her şeyi bilmem gerek.
إذا سَ يَكُونُ جزءُ هذه الزمرةِ، أَحتاجُ لمعْرِفة كُلّ شيءِ.

Adada yapılabilecek her şeyi öğrendim.
تعلّمتُ إتْقان كُلّ شيءِ في جزيرتِي ماعدا نفسي.

Onlar her şeyi yok etmek istiyorlar. Erkek ve kadınlar arasında iyi ne varsa.
يُريدونَ تَحْطيم كُلّ شيءِ ذلك جيدونُ بين الرجالِ والنِساءِ.

Sonra dedi ki: "Her şeyi dile getiren bu çağdaş takıntılar bazen yarardan çok zarar verir ve bu Tanrı ile kurulan gerçek diyalogtur."
طبقاً له، الميل لإبْداء كُلّ شيءِ جَعلَ عيبُ أكثرُ أحياناً الذي جيدِ. ولوحده حوار حقيقي مَع الله.

Senin neslin her şeyi konuşuyor.
في جيلِكَ، يَتحدّثُ الرجالُ عن كُلّ شيءِ.

Güvenim yerine geliyor. Bir iki dakika daha yalnız kalırsak ona her şeyi anlatabilirim.
أَحتاجُ بضعة دقائق أكثر لوحدها وأنا سَأكُونُ قادر على إخْبار كُلّ شيءِ.

Güneş onları eritirken hiçbir şeyin baki olmadığının anımsatıcısı olmuşlardı.
بينما الشمس تَذُوبُهم، يُصبحونَ رسالة تذكير تلك النهاياتِ للا شيءِ.

Geçmişte yaşanan her şeyin sırf seni savunduğum için düzeleceğini mi sanıyorsun?
كُلّ شيءِ حَدثَ في الماضي هَلْ فجأة أصبح جيد لأنى أُدافعُ عنك؟

Her şeyin doğal ve taze olması fikri hoşuma gidiyor.
أَحْبُّ فكرةَ إمتِلاك كُلّ شيءِ جديد و طبيعي

Zeus, ona İspanyolca "Her şey yolunda." der misin?
السيد المسيح... أخبرْه موافقة كُلّ شيءِ بالمكسيكي

Her şey yolunda mı Phoebe?
هَلْ موافقة كُلّ شيءِ مَع فويب؟

Sadece, vücudumuzun, yanlış bir şeyler olduğunu bize anlatma şeklidir.
إنه فقط الطريقة التي يخبرنا بها الجسمَ بأنّ هناك شيءِ خاطئِ

Orada olan şey, bildiğimiz insan vücudu ve, bilimle ilgili birşey değildi.
بكُلّ شيءِ تعلمناه حول العِلْمِ والجسمِ الإنسانيِ

Yaptığın onca şeyden sonra öylece dönüp kaldığın yerden .devam edebileceğini mi sanıyorsun?
وبعد كُلّ شيءِ عَملتَ، تَعتقدُ بأنّك يُمْكِنُ أَنْ فقط ظهر مشي في، إبدأْ من حيث انتهيك؟

Yani ben suşi diyene kadar yiyelim dediğim her şeye hayır diyeceksin.
أنت فقط ذاهِب إلى الرأي لا إلى كُلّ شيءِ حتى أَقُلْ سوتشياً.

Çok fazla lekesi var, bu yüzden her şeyle uyar.
هو يُحْصَلُ على الكثير مِنْ اللطخاتِ، لذا يَذْهبُ بكُلّ شيءِ.

Şimdi, Speaker City, çağrı cihazından, DVD'lere kadar her şeyde indirim yapıyor
الآن، مجاملة من فرقتنا التي تحطم الأسعارَ على كُلّ شيءِ ,مِنْ الأعماق إلى مشغّل الدي في دي

Biraz yalnız kalabildiğimize memnunum. Sana Bir şey söylemek istiyorum.
أَنا مسرورُ اننا لوحدنا أنا كُنْتُ اريدُ قَول شيءِ إليك.

Çok şanslısın Roz. Çocuk sahibi olmak hayatta yaptığım en iyi şeydi.
أفضل شيءِ أنا أبداً كُنْتُ سَيكونُ عِنْدي الأطفالُ.

Dediğim gibi, söyleyecek bir şeyim yok.
مثل أنا قُلتُ، حَصلتُ على لا شيءِ للقَول.

Havadan sudan, naber nasılsın falan. Neler yapıyorsun, Herşey yolunda mı...
ثرثرْ، يُثرثرُ، كيف احوالك، ما الجديد، هَلْ كُلّ شيءِ اوكي ؟