| Bu canavarın, bizden her şeyi alıp götürmesine izin vermeyeceğimden bahsediyorum. | Open Subtitles | أَتحدّثُ عن لا أَتْركُ هذا كُلّ شيءِ واردِ الوحشِ بعيداً عنّا. |
| her şeyi tek başıma yapmayı bırakıp dizginleri paylaşmam lazım. | Open Subtitles | أَحتاجُ للتَوَقُّف عن عَمَل كُلّ شيءِ بنفسي ويَشتركُ في الأزمّةِ. |
| Her neyse yakın gelecekte her şeyin kontrolü bize, yani Seishinkai'ye geçecek. | Open Subtitles | على أية حال، في المستقبل القريبِ نحن، سيشيناكاي، سَتُسيطرْ على كُلّ شيءِ. |
| sakin ol.Her şey yolunda. | Open Subtitles | إرتحي كلّ شيء بخير تكلّمت مع الوكلاء الإتحاديين كُلّ شيءِ على ما يرام |
| seninle konuşmaya geldim, belki bir şeyler yapabiliriz diye düşündüm, belki birlikte onları kasaba dışında karşılayabiliriz. | Open Subtitles | إعتقدتُ بأنّك إذا عَرفتَ بانهم سؤف يأتون عند المغيبِ، رُبَّمَا عِنْدَكَ عملُ في المدينةِالذهبية او شيءِ من هذا القبيل. |
| Daha sonra, başkaları geldi, birşey var. | Open Subtitles | بعد ذلك، لا شيء كَانَ ً واضحا ، ماعدا شيءِ واحد، |
| Her şeyden çok sıkıldım. | Open Subtitles | نعم، أنت صحيح. أَنا لذا ضجر مِنْ كُلّ شيءِ. |
| Bu topluluğun bir parçası olacaksam her şeyi bilmem gerek. | Open Subtitles | إذا سَ يَكُونُ جزءُ هذه الزمرةِ، أَحتاجُ لمعْرِفة كُلّ شيءِ. |
| Adada yapılabilecek her şeyi öğrendim. | Open Subtitles | تعلّمتُ إتْقان كُلّ شيءِ في جزيرتِي ماعدا نفسي. |
| Onlar her şeyi yok etmek istiyorlar. Erkek ve kadınlar arasında iyi ne varsa. | Open Subtitles | يُريدونَ تَحْطيم كُلّ شيءِ ذلك جيدونُ بين الرجالِ والنِساءِ. |
| Sonra dedi ki: "Her şeyi dile getiren bu çağdaş takıntılar bazen yarardan çok zarar verir ve bu Tanrı ile kurulan gerçek diyalogtur." | Open Subtitles | طبقاً له، الميل لإبْداء كُلّ شيءِ جَعلَ عيبُ أكثرُ أحياناً الذي جيدِ. ولوحده حوار حقيقي مَع الله. |
| Senin neslin her şeyi konuşuyor. | Open Subtitles | في جيلِكَ، يَتحدّثُ الرجالُ عن كُلّ شيءِ. |
| Güvenim yerine geliyor. Bir iki dakika daha yalnız kalırsak ona her şeyi anlatabilirim. | Open Subtitles | أَحتاجُ بضعة دقائق أكثر لوحدها وأنا سَأكُونُ قادر على إخْبار كُلّ شيءِ. |
| Güneş onları eritirken hiçbir şeyin baki olmadığının anımsatıcısı olmuşlardı. | Open Subtitles | بينما الشمس تَذُوبُهم، يُصبحونَ رسالة تذكير تلك النهاياتِ للا شيءِ. |
| Geçmişte yaşanan her şeyin sırf seni savunduğum için düzeleceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | كُلّ شيءِ حَدثَ في الماضي هَلْ فجأة أصبح جيد لأنى أُدافعُ عنك؟ |
| Her şeyin doğal ve taze olması fikri hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أَحْبُّ فكرةَ إمتِلاك كُلّ شيءِ جديد و طبيعي |
| Zeus, ona İspanyolca "Her şey yolunda." der misin? | Open Subtitles | السيد المسيح... أخبرْه موافقة كُلّ شيءِ بالمكسيكي |
| Her şey yolunda mı Phoebe? | Open Subtitles | هَلْ موافقة كُلّ شيءِ مَع فويب؟ |
| Sadece, vücudumuzun, yanlış bir şeyler olduğunu bize anlatma şeklidir. | Open Subtitles | إنه فقط الطريقة التي يخبرنا بها الجسمَ بأنّ هناك شيءِ خاطئِ |
| Orada olan şey, bildiğimiz insan vücudu ve, bilimle ilgili birşey değildi. | Open Subtitles | بكُلّ شيءِ تعلمناه حول العِلْمِ والجسمِ الإنسانيِ |
| Yaptığın onca şeyden sonra öylece dönüp kaldığın yerden .devam edebileceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | وبعد كُلّ شيءِ عَملتَ، تَعتقدُ بأنّك يُمْكِنُ أَنْ فقط ظهر مشي في، إبدأْ من حيث انتهيك؟ |
| Yani ben suşi diyene kadar yiyelim dediğim her şeye hayır diyeceksin. | Open Subtitles | أنت فقط ذاهِب إلى الرأي لا إلى كُلّ شيءِ حتى أَقُلْ سوتشياً. |
| Çok fazla lekesi var, bu yüzden her şeyle uyar. | Open Subtitles | هو يُحْصَلُ على الكثير مِنْ اللطخاتِ، لذا يَذْهبُ بكُلّ شيءِ. |
| Şimdi, Speaker City, çağrı cihazından, DVD'lere kadar her şeyde indirim yapıyor | Open Subtitles | الآن، مجاملة من فرقتنا التي تحطم الأسعارَ على كُلّ شيءِ ,مِنْ الأعماق إلى مشغّل الدي في دي |
| Biraz yalnız kalabildiğimize memnunum. Sana Bir şey söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أَنا مسرورُ اننا لوحدنا أنا كُنْتُ اريدُ قَول شيءِ إليك. |
| Çok şanslısın Roz. Çocuk sahibi olmak hayatta yaptığım en iyi şeydi. | Open Subtitles | أفضل شيءِ أنا أبداً كُنْتُ سَيكونُ عِنْدي الأطفالُ. |
| Dediğim gibi, söyleyecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | مثل أنا قُلتُ، حَصلتُ على لا شيءِ للقَول. |
| Havadan sudan, naber nasılsın falan. Neler yapıyorsun, Herşey yolunda mı... | Open Subtitles | ثرثرْ، يُثرثرُ، كيف احوالك، ما الجديد، هَلْ كُلّ شيءِ اوكي ؟ |