"صبر" - Translation from Arabic to Turkish

• sabrı
• sabır
• sabrım
• sabrını
• sabırla
• sabırsız
• tahammülüm
• sabrın
• sabrına
• Sabırlı
• tahammül
• sabrının
• Sabretmek
• sabırlıdır
• sabırsızlanmaya

Herkesin karım Chaz kadar sabrı yok.
في الحقيقة ليس الجميع لديه صبر زوجتي تشاز

Sultanımızın, peygamber sabrı vardır ancak, bu tehlikeli azınlığa ilk ve son olarak iyi bir ders verilmesinden çok memnun olacağı işaretlerini almıştır.
سلطاننا يمتلك صبر الأنبياء لكنه أعطى اشارات الآن بأنه سيكون مسرورا ان تم استيعاب هذا الدرس مرة واحدة و الى الأبد

Time and patience and practice. Zaman, sabır ve alıştırma...
أنها مسألة وقت لصنع مبارز وقت ، صبر ، ممارسة

Bu saçmalıklara sabrım yok! Zor bir gün geçirdim!
ليس لديّ صبر لهذا الهراء لقد مررت بيوم عصيب

Kötülüğün en eski imhacısı, şeytan katili, koruyucu ve evrenin bilge gözetçisi Lord Shiva, karısının sabrını sınıyordu.
الإله شيفا ـــ المدمر الأكبر للشر، قاتل الشياطين، المتأمل والعليم وحامي الكون ـــ أراد أن يختبر صبر زوجته.

Daha söyleyeceklerin varsa, onları da sabırla dinlerim. Sonra bir gün,ikimiz oturur tartışırız bu büyük işleri.
وسأنصت في صبر لما لم تقله بعد، وسأُعد الفرصة المناسبة حتى أسمع

Gençliğin ne kadar sabırsız olduğundan bahsediyoruz.
نتحدث كثيرًا عن عدم صبر شبابنا.

Direk olarak, arkadaşlarınızdan önce, bilirkişilerin sabrı tükeniyor.
كنّ مباشراً, قبل حتى أن ينفذ صبر أصدقائك, قضاة الناس

Saygısızlık etmek istemem beyefendi, ama başkanın sabrı tükeniyor.
مع كامل احترامي يا سيدي صبر رئيسنا بدا ينفذ

Diyor ki Mammon'un, babasının kurallarına sabrı yoktur ve kendi ateş ve kan krallığının başına geçmek için can atar.
يقول ان ميمون لا صبر له على حكم ابيه و ينوي ان يبني مملكته الخاصة بالنار و الدم

Bu insanlar kör olmamak ve sessiz kalmamak için muazzam bir inat, inanılmaz sabır ve kesin kararlılık gösteren insanlar.
هؤلاء أشخاص ذوي مثابرة هائلة، صبر ضخم، و إرادة مطلقة لئلا يكونوا أعمياء و لئلا يكونوا صامتون.

"Ateş yakmak, sabır öğrenmek içindir"... biz Roma'da böyle deriz.
الحكمة تأتي بعد صبر طويل، كما نقول في روما.

"Sevgi sabır ister. Sevgi şefkatlidir... "Sevgi; kıskanç, kibirli, küstah...
الحبّ هو صبر و لطف و ليس حسداً أو غروراً أو فظاظة

Ve dürüstçe, eroslar ya da periler ve senin gibi olan herkes için artık sabrım ve zamanım yok.
وبصراحة ، أنا لم يعد لدي وقت أو صبر لكيوبد أو الجنيات و الآخرين مثلك

Boş boğazlı yaşlı kadınlara karşı hiç sabrım yok.
ليس لدي صبر لأجل إمرأة عجوز بأفواه كثيرة

Sana bağırmak için artık ne sabrım ne de halim kaldı!
لم يتبقى بي اي صبر او مشاعر أو اهتمام لأصرخ عليك أكثر من هذا

Mahkemenin sabrını dikkate alacağım. Tekrar olmayacak.
أدركت إنى أنفذت صبر المحكمه لن يحدث هذا ثانيه

Şanslıyım ki şu eller sabırla, tahammülle ve azimle öğrendiğiniz gibi gerçek bir mümine ait.
أنا محظوظ بأن تلك الأيدي تعود إلى مؤمن حقيقي صبر و تَحَمل وثابر حتى يتعلم

Ne zavallı oluyor sabırsız insanlar.
يالهم من مساكين من لم يملكون اى صبر

Sıçrayanlarla aynı yatağa girenlere hiç tahammülüm yok.
ليس لدي أي صبر لأي شخص يتعامل مع القافزات

Dışarı çıkana kadar bekleyebilirdin ama hiç sabrın yok ki...
نخرج معاً ونمسك بالأيدي.. انت فعلا لاتملك اي صبر

Nihayetinde herkesi etkileyen sessizliğe karşı Tanrı sabrına sahip olması iyiydi.
. .. كان لديه صبر جميل من الرب . هذا الصمت يؤثر على كل شخص في النهاية

Şey, aşırı Sabırlı ve bastırılmış öfkeye sahip bir adam.
حسناً ، إنّه رجل بدو صبر نهائي وقد قام بقمع الغضب

Yaramaz öğrencilere çok fazla tahammül gösteriyorum.
لدي صبر قليل وثمين للطلاب المشاكسين الصغار.

Tüm bu geçen aylardan sonra davacıların sabrının tükendiğini gördük ve onların tasfiye ücretlerini revize etme yoluna gittik.
خلال الشهور الماضية ...توصلنا بمعومات ...أن صبر المدعين كان ينفذ ... وكانوا في العملية ...

Sabretmek ve ustalık yok.
, لا يوجد صبر لا توجد حرفة

Ciddi bir Koleksiyoncu sabırlıdır.
الجامع الجديّ لديه صبر

Birkaç aylık bekleyişten sonra komşu sabırsızlanmaya başlamış ve ödünç verdiği parayı geri istemiş.
و بعد عدة شهور من الانتظار، نفذ صبر الجار، و طلب إعادة الأموال التي دفعها.