"صديقتها" - Translation from Arabic to Turkish

• arkadaşı
• arkadaşının
• arkadaşını
• arkadaşıyla
• arkadaşına
• arkadaşıyım
• arkadaş
• arkadaşında
• dostu
• arkadaşım
• arkadaşısın
• Arkadaşları
• arkadaşıydım
• arkadaşından
• arkadaşlarıyla

Yanında bir kız arkadaşı olmazsa gelmiyor. Yani sen de kız arkadaşıyla takılacaksın.
لن تخرج معي إلا بوجود صديقتها لذا يمكنك أن تأتي لتتعرف على صديقتها

Önemli olan, arkadaşı için seçtiği üzümler arkadaşını öldürmüş olabilir.
المهم هو أني أظنها قد قطفت التوت الذي قتل صديقتها

arkadaşı öldüğü için kalbinin hızlı attığını söyleyen de sendin.
وأنتِ مَن قلت أن نبضها كان يتسارع لأن صديقتها ماتت

arkadaşının içinden bir ses, sol filanjinin bozuk olduğunu söylemiş.
صديقتها عندها إحساس أنه هناك شيء خطأ في الفلانجي الشمال

Sonra kız arkadaşına telefonda şöyle der: "Evet, ona verecektim...
تكون على الهاتف مع صديقتها أجل سأعطيها شيئاً

Evet, arkadaşı Daphne benim ve onun çıktığına kendisini inandırdı, sonra Daphne ve ben onu şaşırtacaktık çünkü aslında biz çıkmıyorduk.
نعم , صديقتها دافني لديها فكرة غبية لجعلها تعتقد اني وهي نتواعد معاً ومن ثم انا و دافني كنا سوف نفاجئها

Esmer olana söz yüzüğü taktıktan sonra en iyi arkadaşı kızılla yatmışsın.
لقد أعطيت السمراء خاتم لما قبل الخطوبة، ثمّ ضاجعت صديقتها المُقرّبة الصهباء

Jenny arkadaşı Rebecca'nın evinde Howie ve Johnny de Tommy Hershfeld'da.
جيني في بيت صديقتها ريبيكا، وهوي وجوني في بيت تومي هيرشفيلد.

Zaman zaman, arkadaşı Maggy'ye eşlik ederdi.
ففي الوقت الذي كانت مشغولةٌ به مع صديقتها ماجي

arkadaşı olduğumu anlamasına ve ne iş çevirdiğini söylemesine yardım et.
ساعدها لتعرف أنني صديقتها... و ساعدها لتخبرني... ما الذي هي بصدده.

arkadaşı Valerie de benim vücudumu beğenmiş. Homoseksüel olduğumu söyledim.
صديقتها فاليري قالت أنها مثيرة فأخبرتها أني شاذ

arkadaşının bize nasıl baktığını gördünüz mü?
هل رأيت نظرة صديقتها أطلقوا النار علينا؟

Umarım arkadaşının erkek kardeşinin vaftiz annesi iyileşir.
آمل أن عرابة شقيق صديقتها ستكون على مايرام.

Aslında arkadaşının tek başına şarkı söylemesine izin vermediğimiz zaman oyun vaktinde sinir krizi geçirerek bir şeyler fırlattı.
في الحقيقة ، إنها تشعر بنوبة غضب أثناء عمل دائرة الغناء عندما لا ندع صديقتها تغني في دورها

İki kadına yaklaşıyorsan ikisinden birine arkadaşını ekmesini istediğini söylemiş olursun.
عندما تتقرب من امرأتين فأنت تطلب من أحداهنا أن تترك صديقتها

arkadaşıyla birlikte havaalanındaki bir gözcü tarafından işaretlendi. Kızımı Arnavutlar kaçırdı.
قابلت و صديقتها نصابا في المطار ، خطفها مجموعة من الألبان

Alerjik numarası yaparsın, çünkü kız arkadaşına onu terk etmeyi planladığını söylemek istemiyorsundur.
تظاهرت بوجود حساسية لأنها لم تود إخبار صديقتها أنها لا تخطط للبقاء معها لمدة

Bu yüzden arkadaşıyım. Onu eğitmeme ihtiyacı var.
بسبب ذلك أنا صديقتها المقربة إنها تحتاج أحدهن مثلي لتعليمها

Onunla arkadaş ol. Birine her zamankinden fazla ihtiyacı var.
كوني فقط صديقتها إنها تحتاج إلى أكثر من صديق الأن

Yandaki giyinme kabinindeki arkadaşında küçük yaralar varmış.
لقد سمعت أن صديقتها في غرفة الثياب في الباب المجاور تعرضت بجروح طفيفة

Onun gerçekten en iyi dostu olsaydın, gitmesine izin verirdin.
إذا كنت حقا صديقتها المفضلة من المحتمل أن تدعيها تذهب

Bu kadın, annemin "arkadaşım" diye tanıttığı bir fahişedir.
هذه المرأه والتي هي الكنه دعت صديقتها وهي عاهرة

Sen onun en iyi arkadaşısın.
أنتِ صديقتها الأقرب، وحتى لو كان هذا أسوأ ما في العالم

Kimmy, onların ebeveynleri olman gerek, en yakın Arkadaşları değil.
كيمي، أنتي من المفترض أن تكوني والدتها ليس صديقتها الحميمة

Ben sırrını lise boyunca sakladım.Büyükannesinin cenazesindeki tek arkadaşıydım.
حفظت سرها طوال فترة الدراسه الثانويه، و كنتُ صديقتها الوحيده في جنازة جدتها

Yangında ölen arkadaşından biraz daha söz eder misin?
و صديقتها التي ماتت في حريق أخبرينا بالمزيد عنها

Bize "Ödev yapacağım." dedi ama arkadaşlarıyla dışarı çıkmış.
قالت إنها تحل واجباتها مع صديقتها ولكنها لم تكن كذلك