"صفار" - Translation from Arabic to Turkish

    • sarısı
        
    • sarısını
        
    • Saffar
        
    • yumurta
        
    • sarısıyla
        
    yumurta sarısı yemediğini söylemişti ama iki tane sarı koymuş bulundum. Open Subtitles قال أنه لا يستطيع ،أكل صفار البيض لكنني وضعت صفار بيضتين
    Sarı olanı, limon sarısı, kırsal bölgelerde yaşayan bir tür. Open Subtitles .الصفراء هي صفار الليمون ,شائعة في المناطق الريفية
    Ayrıca, çikolata, fıstık ezmesi ve yumurta sarısı yiyemem. Open Subtitles وأيضاً لا يمكنني تناول الشيكولاته ولا الفول السوداني ولا صفار البيض
    Siz de donların sarısını çıkarıp fiyatını arttırıyorsunuz. Open Subtitles انت تأخذ صفار الملابس الداخلية و ترفع السعر
    Bu hep Saffar'ın oğlunun suçu. Hep yarı yaşındaki çocuklarla oynuyor. Open Subtitles هذا كله بسبب أبن (صفار) ، إنه يلعب دائماً مع الاطفال.
    "İş hayatı kahvaltıdaki çabuk dağılan yumurta sarısı gibidir." Open Subtitles في العمل مثل اللإفطار، البيض المقلي لديه صفار ضعيف
    - Ama yağ, tuz, yumurta sarısı olmadan. Open Subtitles حسناً فقط من غير ملح، ولا زبدة ولا صفار بيض
    Yumurtanın beyazı dedim, sarısı değil. - Renk körü müsün lan sen? Open Subtitles قلت بياض البيض، ليس صفار البيض هل أنت مصاب بالدلتونية؟
    Eğer yumurtanın sarısı karışırsa ya da uygun koşullarda sertleşmesini sağlamazsan, gözleme yapsan daha yerinde olur. Open Subtitles إن وضعت عليها صفار أو لم تحشها بشكل مناسب إذاً لم يتبق عليك خطوات كثيرة لتصنع بانكيك
    Veya çikolata, yumurta sarısı ya da kuş üzümü reçeliyle. Open Subtitles بكريم الكاكاو و صفار البيض و هلام الزبيب
    sarısı olgunlaştığında foliküler kabuğu kırılır. Open Subtitles عندما صفار البيض ينضج، سوف يتهشم الكيس المسامي.
    Yarım kabuk üzerinde istiridye, bıldırcın yumurtası sarısı, erimiş havyar, doğranmış yeşil soğan ve biraz da mirin. Open Subtitles هذا المحار على نصف صدفة صفار بيض السمان فوح البيض ..
    Bir tavuk yumurtasının sarısı doymuş yağ ve kolesterolün en yoğun kaynağıdır. Open Subtitles صفار البَيض هو الكتلة الأكثر تركيزاً بالدهون المُشبعة والكوليسترول.
    Dünyayı aydınlatan güneşin sarısı. Open Subtitles صفار الشمس التي تضيئ لنا الأرض
    Her şeyin, belirsizliğini koruduğu bir günün ardından yani gerçekten "her şey" demek istiyorum, eve gelirsin ve eminsindir ki çikolataya yumurta sarısı, şeker ve süt eklersen yoğun bir hâl alır. Open Subtitles أحب أنه بعد يومٍ حيث لا شيء فيه أكيد وعِندما أقول "لا شيء" أعني لا شيء يمكنك أن تأتي للمنزل وتعلم بكلّ تأكيد أنه لو قُمت بإضافة صفار البيضة مع السُكّر والحليب
    Terbiye edilmiş yumurta sarısı, bezelye kreması ve yeşil kabak çiçekleri karidesli Fransız sebze türlüsü, tatlı ve ekşi sos ve gevrek sebzeli karışık balık. Open Subtitles طبقكِ يا سيدتي هو متبل صفار البيض مخلوط بالبازلاء وأنتِ يا سيدتي، جمبري مع الأرزية والصلصة الحامضة وأنتِ يا سيدتي سمك ممزوج بالخضار المقدد
    Bazılarının yeri kolayca doluyor mesela yumurta sarısı, neft yağı ve gül yağı. Open Subtitles بعضها تم تبديلها بسهولة-- صفار البيض, زيت التربنتين, وزيت الورد
    yumurta sarısını ne yapacağız? Open Subtitles كيف يجب أن نتعامل مع صفار البيض؟
    En son ne zaman omlet yapıp yumurta sarısını çiğ bıraktın? Open Subtitles - بجدية - متى كانت أخر مرة طبخت فيها بيضة و متى سحبت صفار البيض؟
    Şehirden geri döndüğünden beri, Saffar'ın oğlu hep dert oldu Open Subtitles ابن (صفار) يثير المشاكل منذ أن عاد من المدينة.
    Eritilmiş tereyağını yumurta sarısıyla Hakk'ın rahmetine kavuşana dek çılgınca çırpıp hazırladığım hollandaise soslu enginar pişirdim. Open Subtitles قمتُ بإعداد الخرشوف باستخدام الصلصة الهولندية. والتي هي عبارة عن زبدة مُذابة والتي تمّ خفقها في صفار البيض. حتى توفّت وذهبت إلى الجنّة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more