zayıf noktamı bulmak için her şeyi yapabilecek güçlü düşmanlarım var. | Open Subtitles | أنا لديّ أعداء أقوياء، الذي سيفعلون أي شيء لإيجاد نقطة ضعفي |
Grubun önünde kendimi zayıf göstermek istemedim ama danışmanlık hizmeti alabilirim. | Open Subtitles | لم أرد إظهار ضعفي أمام المجموعة لكني أحتاج إلى الإستشارة بصراحة |
Ama şey var Jack, bu benim kahrolası zayıf noktam. | Open Subtitles | هناك شيئاً ما... جاك, إنها نقطة ضعفي اللعينة يا جاك. |
Kadınlar benim zayıflığım. Günahkâr bir kalbim yok. | Open Subtitles | في الحقيقة النساء هم نقطة ضعفي والا لن اكون رجلاً سيئا |
Bir dar açı, diğerinden iki kat büyükse iki açının toplamı kaçtır? | Open Subtitles | إن كانت زاوية حادة قياسها ضعفي الزاوية الأخرى، كم يساوي مجموع الزاويتين؟ |
zayıf yönümü buldunuz ama ben henüz sizinkini bilmiyorum. | Open Subtitles | لقد وجدت نقطة ضعفي لكني لم أعرف بعد نقطة ضغفك |
Saç olayı benim en zayıf noktalarımdan biridir. | Open Subtitles | أعرف ان ادوات الشعر هذه هى أحد نقاط ضعفي. |
zayıf noktamı buldum, bunu bana karşı kripton gibi kullandın... | Open Subtitles | لقد عرفتي نقطة ضعفي وكنت تستخدميها ضدي طوال الوقت |
Tek zayıf noktamı biliyor: zayıf olduğumu! | Open Subtitles | هي تعلم نقطة ضعفي الوحيدة ، وهي أنني ضعيف |
Soruna katkıda bulunacak her şeyi yaptın şimdi de benim zayıf noktamı mı kullanıyorsun? | Open Subtitles | أنت أيضاً مسؤول عن ذلك و الآن تستغل نقطة ضعفي ؟ |
Hakaretlere, zorluklara, zulme ve felaketlere İsa'nın hatırına katlanırım, ...ne zaman zayıf olsam, o zaman güçlü olurum. | Open Subtitles | أنا راضي عن كل ما يواجهني من مشاق وكل ما يصيبني من مصائب في سبيل نيل رضاه فأنا في وقت ضعفي سأكون قوياً |
Bana çok şey öğrettiler zayıf yönlerim için canla başla uğraştılar ve beni gerçekten yetiştirmeye zorladılar. | Open Subtitles | علموني الكثير قويت بها نقاط ضعفي و ذلك أجبرني على النمو |
Haçlı Seferleri'ni bahane edebilirim fakat bu benim kendi zayıflığım kendi günahım. | Open Subtitles | يمكنني إلقاء اللّوم على الحملة الصليبية لكني أعرف ذالك كان بسبب ضعفي إنه ذنبي |
Bu da benim zayıflığım, ama adil olmalıyım, ...tek zayıflığım bu. | Open Subtitles | إنها ضعف بالنسبة لي لكن لأكون عادلاً مع نفسي إنها نقطة ضعفي الوحيدة |
BG: Çin iki ya da üç hafta önce LHC'nin iki kat büyüklüğünde bir süper çarpıştırıcı yapmak istediklerini duyurdular. | TED | برونو: أعلنت الصين قبل أسبوعين أو ثلاثة أسابيع أنها تنوي بناء مصادم خارق يعادل ضعفي حجم مصادم الهادرون الضخم. |
Buraya birleşerek gelip benim Zayıflığımı açığa çıkarmaya geldiniz. | Open Subtitles | جئتم لهنا متحدين آملين استغلال نقطة ضعفي |
Bu, insanların bizim gezegenimizdeki varoluş süresinin iki katı. | TED | و هذا يعادل ضعفي مدّة وجود الإنسان على ظهر هذا الكوكب. |
Çünkü tüm hassas noktalarımı internet âlemine teşhir edecek bir yazı yazmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | لإني أخطط لكتابة مقالة تكشف كل نقاط ضعفي وعلى الإنترنت بأسره |
Onlara değerinin 2 katını ödeyeceğim. Gereğinden fazla cömert oluyorum. Beş yüz Paund. | Open Subtitles | سأدفع لك ضعفي ثمنها هيا، أنا كريمة جداً، 500 جنيه |
Denizcilere olan zaafımı biliyorsun. | Open Subtitles | تعرفين ضعفي تجاه البحارة |
- Zayıflık gösterdiğim için özür dilerim. | Open Subtitles | اسفة على ضعفي الشديد |
Bu, ortalama bir romanın iki katına denk geliyor ve tek bir harf hatası bile yapmadan tüm harfleri doğru sıraya koymamız gerekiyordu. | TED | وهو أكبر من ضعفي معدل حجمه لديكم، ويجب علينا أن نضع كل واحد من هذه الأحرف في الترتيب الصحيح، بدون خطأ مطبعي واحد. |
Benim zayıflığımın onun geçmişini bilmiyor oluşum olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قالت أنّ ضعفي يكمن في عدم معرفتي الكافية عن ماضيها |
Gerçek zayıflıklarım, gerçek tahminlerim hakkında birdenbire şeffaf olmak benim işime gelir, çünkü bilirim ki eğer başarısız olursam suçlanmayacağım, yardım etme ya da yardım isteme konusunda başarısız olmak dışında. | TED | فجأة يصبح من مصلحتي أن أكون شفافاً من ناحية نقاط ضعفي الحقيقية، توقعاتي الحقيقية، لأني أعلم أنني لن أٌلام إن فشلت، لكن الأمر مختلف إن فشلت في المساعدة أو طلب المساعدة. |
Bu yüzden, zayıflığımdan memnun olmakla övüneceğim, ...böylece İsa'nın gücü içimde yaşayabilir. | Open Subtitles | لذا اتباهي بإظهار مدي ضعفي حتي تسكنني قوة المسيح |