"طالما أنت" - Translation from Arabic to Turkish

    • olduğun sürece
        
    • olduğu sürece
        
    • olduğunuz sürece
        
    • olduğun müddetçe
        
    Sho sen buralarda olduğun sürece klanımız asla yok olmayacak. Open Subtitles شو طالما أنت على قيد الحياة عشيرتنا لن تموت أبدا
    Sen etrafımda olduğun sürece asla odadaki en garip adam olmayacağım. Open Subtitles طالما أنت حولها، أنا لن يكون الرجل محرجا أكثر في الغرفة.
    Haklı olduğun sürece, tamamen arkandayım. Open Subtitles 'ان اقف ورائك 100٪، نيك، طالما أنت على حق.
    Neyin gerçek olduğunu bilmediğin sürece onu incitme ihtimalin olduğu sürece, deneyeceğim. Open Subtitles طالما أنت لا تعرفين ما هو حقيقى طالما زادت إحتمالات أن تؤذيه سوف أحاول
    Evet, silahlarla ve zor kullanılarak düzen sağlanıyor, ama savaşmaya ve ölmeye hazır olduğunuz sürece başınız derde girmeyecektir. Open Subtitles نعم , قد تسلم السلاح أو الدرع لكنك لن تقع في مشاكل طالما أنت مستعد للقتال فأنت مستعد للموت
    Söylemek istediğim şu ki eğer bu roket yapma işi senin için bu kadar önemliyse dikkatli olduğun sürece ilgilenmeye devam et. Open Subtitles ـ أريد أن أخبرك أنه إن كانت الصواريخ بتلك الأهمية بالنسبة لك لك ما تريد طالما أنت حذر
    Kaynak ile evli olduğun sürece bizimle ... Open Subtitles أنت لا تَستطيعُ العَمَل مَعنا طالما أنت مُتَزَوّج
    Ama sen bu kadınla olduğun sürece sana sağlayamayacağım şey skandaldan uzak bir hayat. Open Subtitles يمكننى أن أحضر لك ستره مضاده للرصاص لكن الذى لن أستطيع تزويدك به هو ما لن تعرفه أبدا و طالما أنت متورط مع هذه المرأه
    Benimle olduğun sürece, asla evlenmeyeceksin. Open Subtitles طالما أنت معى .. فلن تقلق من فكره الزواج ؟ ؟
    Bela söz veriyorum, benimle olduğun sürece sana asla zarar gelmeyecek. Open Subtitles بيكا, أعدك طالما أنت معي, أنت لا تتأذين أبدا
    Sen burada olduğun sürece sanırım büyük de bir problemimiz var demektir. Open Subtitles طالما أنت هنا , أعتقد أن لدينا مشاكل كبرى
    Benim kardeşim olduğun sürece bunun tekrar olmasına asla izin vermeyeceksin, anladın mı? Open Subtitles طالما أنت أخي، أنت لن تدع مثل هذا يحدث مجددًا، هل تفهمني؟
    Ama sen orada olduğun sürece, yapacağımdan eminim. Open Subtitles لكن طالما أنت موجود أنا متأكدة أنني أستطيع النجاح
    Sen üste olduğun sürece orayı terk edemez. Open Subtitles إنّه لن يتركنا طالما أنت موجود في قاعِدتنا
    Hayır, Benimle iyi. Sen mutlu olduğun sürece. Open Subtitles كلا، لا مشكلة بالنسبة لي، طالما أنت سعيد
    - Hala Dyson'u oradan kurtarmaya gönüllü olduğun sürece dış görünüşün farketmez. Open Subtitles - لا أهتم بمظهرك طالما أنت راغبة في مساعدتي على تحرير دايسون
    Ama dinle, kalacak yere ihtiyacın olduğu sürece kalacak yerin var. Open Subtitles إذا سمحت لي بالقول. ولكن إسمع، طالما أنت بحاجة إلى مكان للمبيت، فبيتي مفتوح لأجلك.
    Burası özgür olduğu sürece hiçbir zaman hapishanede olmazsın. Open Subtitles طالما أنت حرة هنا لن تكوني ابدا في السجن
    Mutlu olduğunuz sürece bilmesine gerek yok. Open Subtitles طالما أنت سعيد، فلا داعي أن تعلم هي بالأمر.
    Siz burada olduğunuz sürece sorun daha da kötüye gidecek. Open Subtitles المشكلة تزداد سوأً طالما أنت هنا
    Şartlı tahliyede olduğun müddetçe ben ne görüyorsam o'sun sadece. Open Subtitles طالما أنت في فترة إطلاق السراح المشروط أنت فقط من سأراه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more