Sho sen buralarda olduğun sürece klanımız asla yok olmayacak. | Open Subtitles | شو طالما أنت على قيد الحياة عشيرتنا لن تموت أبدا |
Sen etrafımda olduğun sürece asla odadaki en garip adam olmayacağım. | Open Subtitles | طالما أنت حولها، أنا لن يكون الرجل محرجا أكثر في الغرفة. |
Haklı olduğun sürece, tamamen arkandayım. | Open Subtitles | 'ان اقف ورائك 100٪، نيك، طالما أنت على حق. |
Neyin gerçek olduğunu bilmediğin sürece onu incitme ihtimalin olduğu sürece, deneyeceğim. | Open Subtitles | طالما أنت لا تعرفين ما هو حقيقى طالما زادت إحتمالات أن تؤذيه سوف أحاول |
Evet, silahlarla ve zor kullanılarak düzen sağlanıyor, ama savaşmaya ve ölmeye hazır olduğunuz sürece başınız derde girmeyecektir. | Open Subtitles | نعم , قد تسلم السلاح أو الدرع لكنك لن تقع في مشاكل طالما أنت مستعد للقتال فأنت مستعد للموت |
Söylemek istediğim şu ki eğer bu roket yapma işi senin için bu kadar önemliyse dikkatli olduğun sürece ilgilenmeye devam et. | Open Subtitles | ـ أريد أن أخبرك أنه إن كانت الصواريخ بتلك الأهمية بالنسبة لك لك ما تريد طالما أنت حذر |
Kaynak ile evli olduğun sürece bizimle ... | Open Subtitles | أنت لا تَستطيعُ العَمَل مَعنا طالما أنت مُتَزَوّج |
Ama sen bu kadınla olduğun sürece sana sağlayamayacağım şey skandaldan uzak bir hayat. | Open Subtitles | يمكننى أن أحضر لك ستره مضاده للرصاص لكن الذى لن أستطيع تزويدك به هو ما لن تعرفه أبدا و طالما أنت متورط مع هذه المرأه |
Benimle olduğun sürece, asla evlenmeyeceksin. | Open Subtitles | طالما أنت معى .. فلن تقلق من فكره الزواج ؟ ؟ |
Bela söz veriyorum, benimle olduğun sürece sana asla zarar gelmeyecek. | Open Subtitles | بيكا, أعدك طالما أنت معي, أنت لا تتأذين أبدا |
Sen burada olduğun sürece sanırım büyük de bir problemimiz var demektir. | Open Subtitles | طالما أنت هنا , أعتقد أن لدينا مشاكل كبرى |
Benim kardeşim olduğun sürece bunun tekrar olmasına asla izin vermeyeceksin, anladın mı? | Open Subtitles | طالما أنت أخي، أنت لن تدع مثل هذا يحدث مجددًا، هل تفهمني؟ |
Ama sen orada olduğun sürece, yapacağımdan eminim. | Open Subtitles | لكن طالما أنت موجود أنا متأكدة أنني أستطيع النجاح |
Sen üste olduğun sürece orayı terk edemez. | Open Subtitles | إنّه لن يتركنا طالما أنت موجود في قاعِدتنا |
Hayır, Benimle iyi. Sen mutlu olduğun sürece. | Open Subtitles | كلا، لا مشكلة بالنسبة لي، طالما أنت سعيد |
- Hala Dyson'u oradan kurtarmaya gönüllü olduğun sürece dış görünüşün farketmez. | Open Subtitles | - لا أهتم بمظهرك طالما أنت راغبة في مساعدتي على تحرير دايسون |
Ama dinle, kalacak yere ihtiyacın olduğu sürece kalacak yerin var. | Open Subtitles | إذا سمحت لي بالقول. ولكن إسمع، طالما أنت بحاجة إلى مكان للمبيت، فبيتي مفتوح لأجلك. |
Burası özgür olduğu sürece hiçbir zaman hapishanede olmazsın. | Open Subtitles | طالما أنت حرة هنا لن تكوني ابدا في السجن |
Mutlu olduğunuz sürece bilmesine gerek yok. | Open Subtitles | طالما أنت سعيد، فلا داعي أن تعلم هي بالأمر. |
Siz burada olduğunuz sürece sorun daha da kötüye gidecek. | Open Subtitles | المشكلة تزداد سوأً طالما أنت هنا |
Şartlı tahliyede olduğun müddetçe ben ne görüyorsam o'sun sadece. | Open Subtitles | طالما أنت في فترة إطلاق السراح المشروط أنت فقط من سأراه |