"طالما أنك" - Translation from Arabic to Turkish

    • sürece
        
    • Madem
        
    • olduğuna göre
        
    • müddetçe
        
    İki, benimle olduğun sürece aynada yansımana bir daha bakman gerekmeyecek. Open Subtitles وثانيا، لن تضطر أبدا لرؤية لرؤية صورتك مجددا، طالما أنك معي
    Benim hikayem, "ne olsa işe yarar." Birini incitmediğiniz sürece. Open Subtitles قصتي باختصار، افعل أي شيء طالما أنك لا تؤذي الآخرين
    Hotch, bir daha beni işimi bitirmekle tehdit etmediğin sürece arkadaş olabiliriz sanıyorum. Open Subtitles أتعلم هوتش، طالما أنك لا تهددني بالإطاحة بي مجددا أعتقد أننا سنكون أصدقاء.
    Madem çekilip gitmiyorsun, gel biraz otur bari. Open Subtitles أدخل واجلس قليلا طالما أنك لن تخرج وتدعني لوحدي
    Madem bu kadar becerikliydiniz ben niye buraya kadar geldim? Open Subtitles لماذا جعلتني أحضر طالما أنك تستطيع ان تساعد نفسك؟
    İptal edilen uçaktan haberiniz olduğuna göre, size hepsini anlatmalıyım. Open Subtitles طالما أنك تعرف بشأن إلغاء .الرحله .. سأقول لك كل شيء
    Tekniğinin başarısız olup olmaması, stratejiyi izlediğin sürece önemli değil. Open Subtitles لابأس بأن تخسر إتباعك للإسلوب طالما أنك مستمرّ بتنفيذ الإستراتيجيّة.
    Evet, burada olduğun sürece İngiliz basını "periler tarafından götürülen kadın" hikâyesini kamçılayacaktır. Open Subtitles أجل قصة الفتاة التي أخذها الجنيات طالما أنك هنا الصحافة البريطانية ستقوم بالجلد
    veya bir dakikada binlerce defa 100 milyar hücrenizin her birinde, yaşadığınız, düşündüğünüz, ve hissettiğiniz sürece. TED وتحدث تلك العملية آلاف المرات في الدقيقة في كل واحدة من 100 مليار خلية على مدى حياتك طالما أنك تفكر وتشعر
    Büyümek istediğiniz sürece dilediğiniz modeli seçebilirsiniz. TED اختر أيّ مستقبلٍ تريده طالما أنك تختار النمو.
    Yanımda siz olmadığınız sürece hiç değilse tekneme binebilirim. Open Subtitles طالما أنك لست معي، فيمكنني على الأقل الصعود إلى المركب
    Sen hayatında olduğun sürece, hiçbir şeyi dert etmezdi. Open Subtitles دع الأمور كما هي عليه لا بأس بهذا طالما أنك ستكون شخص ذا شأن في الحياة
    Determinist falan olup olmaman umurumda değil, ...yarın şu küveti tamir ettiğin sürece. Open Subtitles أنا لا أهتم إن كنت من أتباعه أو لا، طالما أنك ستصلح المغسلة غداً.
    İyi bi çocuk olacağına söz verdiğin sürece sorun yok. Open Subtitles لابأس, طالما أنك تعِد أنك ستكون فتى جيداً
    Doğruyu söylediğin sürece, endişelenecek hiçbir şey yok! Open Subtitles طالما أنك قلت الحقيقه فليس هناك شيء لتقلق بشأنه.
    Bu ofiste olduğunuz sürece kendinizi güvende hissetmemeniz için bir neden yok. Open Subtitles طالما أنك في هذا المكتب لا سبب يدعوك للشعر بأي شيء سوى الامان
    Koşu oyunlarından söz ediyorsun. Kazandığın sürece kimin umrunda? Open Subtitles أنت تتحدث عن إعادة بناء اللعبة، ولكن من يكترث طالما أنك تفوز؟
    Madem bu kadar endişeleniyordun neden bizi o gece engellemedin? Open Subtitles و طالما أنك كنت قلقاً لهذه الدرجة بهذا الشأن فلما لم توقفنا تلك الليلة
    Güzel, Madem kibarca rica ediyorsun. Open Subtitles و بدأت أعجب بكِ , لا بأس طالما أنك طلبت بأدب
    Madem buralara kadar geldin bir iki gününü dinlenmeye ayır. Open Subtitles طالما أنك هنا خذي يوماَ أو اثنان للاسترخاء
    Sen burada olduğuna göre, bayrak direği olması gerektiği gibi çıplaktır. Open Subtitles طالما أنك هنا، فسارية العلم فارغة، كما ينبغي
    Hayır, sadece öğlenden sonra 14:00 ila 17:00 arası girdiğin müddetçe. Open Subtitles كلا طالما أنك تدخل بين الثانية والخامسة عصراً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more