Bu şeyi kontrol ettirdim. Tadı şeker gibi olsa da bu kokain. | Open Subtitles | سأتأكد من هذه المواد، بالرغم من أنّ طعمها مثل السكّر، لكنه كوكائين |
Şey, ertesi günü bir balık tuttum, puro Tadı vardı. | Open Subtitles | حسناً، لقد أصطدت سمكة فى يوم آخر وكان طعمها كالسيجار. |
Ve korkunç olan ne, biliyor musun? Tadı çok güzeldi. | Open Subtitles | أتعرفين ما المخيف بها أن طعمها كان لا بأس به |
Bu harika. Bu şeyin tadını peynir gibi yapamayacağı şey yok. | Open Subtitles | إنه لأمر مدهش, كم عدد الأشياء التي يمكنهم جعل طعمها كالجبنة |
Bir şef olarak, beni ilk etkileyen hafif Tadı ve çok yönlülüğüydü. | TED | وبصفتي طاهٍ، أول ما أدهشني هو طعمها الشهي وتعدد استعمالاتها. |
Tadı ete benziyor. Bugün Barış Günü.. Saat 12'de 3 dakikalık sessizlik... saygı duruşu yapılacak. | Open Subtitles | طعمها يبدو مثل اللحم هل الشرب هو ما يجعل الانف كبير واحمر؟ |
Tadı çok kötü. - Ama sana keyif verir. | Open Subtitles | هذه الأشياء طعمها مريع إنها ستأخذك للمكان الذي تحلم به |
Biraz baharat iyi giderdi ama Tadı biftek gibi. | Open Subtitles | تحتاج إلى المزيد من الخبرة في الطهو لكن طعمها كشرائح اللحم |
Biri üzerine oturdu. Eminim Tadı iyidir. | Open Subtitles | جلس عليها شخص في الحافلة أنا متأكد بأن طعمها لم يتغير |
Hatta muhtemelen Tadı da güzeldir, ama ufak bir sorunu var:.. | Open Subtitles | وربما أيضاً طعمها جيد، ولكن هناك مشكلة واحدة |
- Tadı kötü. | Open Subtitles | مخاطي مخاطي أقل حشو ـ مقرمش مقرمش طعمها جيد |
Şehrin içme suyu şebekesiyle ilgili bir problem olduğunu düşünüyorlar, tuhaf bir Tadı varmış. | Open Subtitles | نعتقد إنه شئ له علاقة بمياه الشرب فى البلدة و التى هى دائما طعمها غريب |
Tadı tuhaf geldi ama kafa yapar. | Open Subtitles | اللعنة دائماً ما يكون طعمها كالأقدام البالية بالنسبة لي |
Ama eğer şehriyeler tamamen ıslanırsa Tadı iyi olmaz. | Open Subtitles | لكن لن يكون طعمها جيدا ما لم تشبع المعكرونة بالحساء |
8 saatten, yarım kilo çikolatadan ve 32 denemeden sonra bile Tadı istediğim gibi değil. | Open Subtitles | ثمانية ساعات , 16 أونسة من الشوكولاتة , و 23 كعكة و مع ذلك لا يبدو طعمها كما أريد |
Pardon. Bana Tadı kötü olanlardan verin. | Open Subtitles | معذرةً، أعطني واحدة طعمها ليس جيداً هكذا |
Çok çabuk lütfen. Üçe kadar say, çünkü Tadı felaket. | Open Subtitles | بسرعة أرجوكوم عدوا للثلاثة لأن طعمها فظيع |
Bu katliamları haber yaparken onların damak tadını çıkarmaya çalışmak için küçük şekerlerden aldım ve yedim. | TED | أثناء إعدادي التقارير عن تلك المذابح اشتريت وأكلت القليل من الحلوى باحثًا في طعمها عن الراحة المألوفة |
Her zaman Shocky'nin yaptığı kahvelerin Tadının paslı olduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | انا دائماً اظن ان القهوة المعدة بالصاعقة طعمها مثل الصدى |
Bak ne diyeceğim, muhtemelen Tatları çok daha güzel olacaktır. | Open Subtitles | سأخبرك ماذا على الارجح ان طعمها يبدو اكثر لذة |
Onların güzelliği bizi renk, tat ve dokunma ile içe içe geçirir. | TED | جمالها الذي يغطس بنا في لونها و طعمها و ملمسها. |
Bu pembe haplar gerçekten çilek tadında mı? | Open Subtitles | الحبوب الزهرية, هل يبدو طعمها مثل مشروب الفراولة؟ |
Tadları çok iyidir, ne olursa olsun uzak ara daha iyidir. | Open Subtitles | طعمها جيد للغاية، ولا شيء يضاهيه |
Tam olmamışlar ama, tatlarının güzel olduğundan eminim. -Bak, ben de bir şey vereyim-- | Open Subtitles | ليست ناضجة تماماً، لكن سيكون طعمها جيداً |
Hayır, lezzetli. Madem beğenmiyorsun neden hâlâ yiyorsun? | Open Subtitles | اذا كان طعمها سىء جدا لماذا قمت بإنهاء صحنك الاول؟ |
O parazitler çok lezzetlidir. | Open Subtitles | حسناً ، هذه الطفيلات طعمها رائع بالنسبة لي |