| Evet, yani... ailevi sorunlar. Tatilleri çekilmez yapan da bu. | Open Subtitles | حسناً، لدينا جميعاً مشاكل عائلية وذاك ما يجعل العطلات موجعة |
| O... ailevi bir durum söz Acil matkap yok muafiyet. | Open Subtitles | طرأ لهُ ظروف عائلية فجأة. لا توجد إعفاءات للحالات الطارئة. |
| Evet, bazı...ailevi problemlerim var, o yüzden biraz gergin olabilirim. | Open Subtitles | نعم أعاني من مشاكل عائلية لذلك قد أكون متوترة قليلًا |
| Resmen yavrusuz kalmış kuşlar gibiydik ve sonra dedik ki Ailecek bir tatile çıkalım. | TED | وأصبحت وحيدة مع زوجي لذلك قرّرنا قضاء إجازة عائلية. |
| Bu akşam ailece yiyeceğiz. Ayrıca Melinda sana kötü örnek oluyor. | Open Subtitles | إنها ليلة عائلية وبجانب ذلك مليندا لديها تأثير سئ عليك |
| Biz, hepimiz, kendimizle birlikte Ailesel ve toplumsal umut ve düşler taşırız. | TED | نحن نحمل، كلنا، آمال وأحلام عائلية واجتماعية معنا. |
| Leo, artık aile içi acil durumları olmaması gerek bunu yapmıyoruz artık. | Open Subtitles | ليو نحن لا يجب أن يكون لنا بعد الآن حالات عائلية طارئة لقد انتهينا من ذالك. |
| Farklı ailevi geçmişlere, farklı tecrübe ve psikolojilere sahibiz. | TED | نحن نملك خلفيات عائلية مختلفة، خبرات مختلفة، ونفسيات مختلفة. |
| Hatta çok önemli ailevi bir sorunun olsa bile. | Open Subtitles | نعم , حتى لو كان لديك منطقيا حالة عائلية طارئة |
| Devşirme sistemi sayesinde Osmanlılar, ailevi ya da milliyete dayanabilecek bir çatışmanın olmadığı bir sınıf yarattılar. | Open Subtitles | تمكن العثمانيون من تكوين جبهة ليست لها ولائات عائلية متصارعة |
| Üzgünüm ama söylediğim gibi, bu ailevi bir durum. | Open Subtitles | أنا آسفة لكننى اخبرتكِ انها حالة عائلية طارئة |
| Şu anda çok vaktim yok çünkü çok önemli ailevi sorunlarım var. | Open Subtitles | ليس لدي الكثير من الوقت الان لاني امر بمشاكل عائلية ماخرا |
| İzin verirseniz, biraz ailevi şeyler konuşmak istiyoruz. | Open Subtitles | لابد أن تعذرينا فلدينا أمورا عائلية سوف نناقشها |
| Çocuklarla konuşup onlara ailevi sorunlarımızın olduğunu söyledim ve beni anlayışla karşıladılar. | Open Subtitles | تحدثت مع الشباب واخبرتهم ان لدي مشاكل عائلية وكانوا جيدين بذلك |
| Yani eğer iş iletişime geldiğinde ortada bir çeşit ailevi işlemezlik varsa, ...bu benim sorunum değil. | Open Subtitles | , لو أن هناك مشكلة عائلية في التواصل فهذه ليست مشكلتي |
| Görünüyor ki ailevi problemlerin var ama çok da önemli değil. | Open Subtitles | اسمع ، واضح أن لديك مشاكل عائلية لا بأس ، إنها مرحلة الطفولة، سينتهي كل ذلك |
| Ailecek tatile gelmiş bir sürü turist. | Open Subtitles | لاأعلم، انها مثل مجموعة من السياح فى أجازة عائلية |
| Sonra Ailecek dışarı çıkarız, birkaç masum katledip, piknik yaparız. | Open Subtitles | ، بعدها سنذهب رحلة عائلية . نذبح بعض الأبرياء ، نقوم بنزهة |
| Cumartesi aksami ailece piknik yapacagiz, katilmak istermisin? | Open Subtitles | هل تودّين الإنضمام إلينا يوم السبت نقيم نزهة عائلية ؟ |
| İşten ayrıldı çünkü Ailesel meseleleri vardı. | Open Subtitles | وهو رحل فقط بسبب وجود مسائل عائلية ليحضرها |
| Komşular, Adam ve Kim Kimenez arasında... aile içi şiddet ihbarı yapmış. | Open Subtitles | الجيران أبلغوا عن وجود خلافات عائلية بين آدم وكيم هيمينيز |
| - Aile meseleleri, sakatlıklar... | Open Subtitles | ــ مشاكل عائلية , إصابات ــ لكن كان لديهم |
| Bu bir aile gösterisi ve Edie Aileden değil. | Open Subtitles | حسنا ، انها حفلة موسيقية عائلية ، وايدي ليست من العائلة |
| Bu acil bir durum, ailemle ilgili. Gerçek olan bu. | Open Subtitles | لقد كانت حالة طارئة عائلية وهذا هي الحقيقة |
| Bu bir aile gezisi gözlerini kapa ve onları takip et. | Open Subtitles | إنها سفرة عائلية فقط يجب عليك أن تغلق عينيك و تتبعهم |
| biz risk kararlarına bir hayli odaklıyız, bu Doğu Afrika dağlıklarında MÖ 100.000lerde küçük aile gruplarında yaşayanlar için çok yaygındı. | TED | هي أننا نحن محسنين للقرارات الخطرة المتطورة لعيشنا في مجموعات عائلية صغيرة في مرتفعات شرق أفريقا في ١٠٠،٠٠٠ قبل الميلاد -- |