"عادةً" - Translation from Arabic to Turkish

• genellikle
• Normal
• sık
• genelde
• Her zaman
• Aslında
• pek
• hep
• normalde
• çoğunlukla
• alışkanlık
• gibi
• olarak
• sıklıkla

genellikle bağışıklık sistemi bir tehditi birkaç gün içinde yok eder.
عادةً ما تقضي الاستجابة المناعية على التهديد في غضون أيام قليلة.

Normal olarak, saniyenin tam 25 milyarda biri aralığında parçalanırlar.
عادةً ، تفتت بعد 25 جزء من المليار من الثانية

Sevgililer sık sık tereddüt ederler, çekingenlikten değil bekleyen mutluluklarını uzatmak için.
الأحباء عادةً يترددون, ليس من الحياء. لكن من أجل إطالة سعادة الانتظار.

Evde bazı meseleler varda, bu genelde iyi hissetmemi sağlar.
لدىّ بعض المشاكل فى البيت وهو يجعلنى عادةً أشعر بتحسن

Fakat Her zaman karşılaşılan düşüşle ilgili bir bulgu yok.
لكن ليس هناك أيّ دليل على التراجع الذي عادةً يتكبّد.

Aslında başkalarını çok hızlı okuyabilirim, ama sizin gibi biriyle hiç karşılaşmamıştım.
عادةً أستطيع قراءة الآخرين بسرعة كبيرة ولكني لم أقابل مثلكِ من قبل

Bunları siz mi aldınız uh... bunlar pek çok kez söyleniyor?
هل تتلقى هذه التعويذات عادةً ؟ هل هناك فقدان ذاكرة ؟

Ben de, genelde hep gecikirim.
وأنا أيضاً، أصل عادةً إلى مسرح الجريمة متأخراً

Banyo yaparken genellikle sevdiğim eski şarkılardan bir potpuri söylerim.
عادةً أغنى مزيجاً من المنوعات القديمة عندما أكون فى الحمام

Bilirsiniz, Bir kişi sahnede, yardımcısı izleyicilerin içinde, genellikle bir fahişe,
كما تعلم شخص على خشبة المسرح ومساعد من الجمهور عادةً جميلة

Sigorta davaları geldiğinde, Bruiser genellikle benim göz geçirmemi ister.
بروزر عادةً يطلب مني مراجعة قضايا التأمين التي تجيء لنا

Normal olarak bir kuş tekneme konduğunda etrafı pisletmeden öldürürüm.
عادةً عندما يهبطُ طائرٌ في مَنزلي أقتُلُه قبلَ أن يتغوَّطْ

Yani bu, Normal olarak korku ve inkar uyandıran bir konudur.
لذا، هذا موضوع عادةً ما يلهم الخوف والإنكار.

- Hayır, ama... Gitmesi daha kolay. Sen sık gider misin?
ليس في الحقيقة، ولكن هذا سهل أتذهب عادةً إلى هناك ؟

Bunu çok sık söylemem ama, bence bu işte oldukça iyisin.
لست أقول للناس هذا عادةً ، لكن أظنك جيّد جداً بهذا

genelde bavulları yukarı gönderirim, bara girerim biraz rahatlarım tabii sen buna karşıysan...
عادةً أرسل الحقائب للغرفة أذهب للحانة أخفّف الضغط قليلاً مالم تعترض على ذلك

Hemen Her zaman doğru olmayan şeyler söylerler.
لأنها عادةً ما تصف أشياء ليس لها وجودٌ على أرض الواقع.

Aslında, benim boyutlarımda birinin gerçekte taşıdığı miktar olan, beş litreye yakın kan kaybetmiştim.
في الحقيقة ، فقدت حوالي خمس ليترات من الدم ، و هي الكمية التي يحملها شخص بحجمي من الدم عادةً.

pek fazla değil, ama daha kolay. Sen oraya gidiyor musun?
ليس في الحقيقة، ولكن هذا سهل أتذهب عادةً إلى هناك ؟

Fanning'e göre, Kamal hep satıcıdır. Şimdi satın alıyor.
طبقاً لأقوال فانينج كمال هذا عادةً يبيع.الآن هو يشترى

normalde, temizlik görevlisinin elinde kondüktöre yardım için bile olsa hiçbir kağıt bulunmamalıdır.
عادةً ، عامل النظافة لا يحتفظ .. بأي أوراق من أجل عامل القطار

çoğunlukla, bir polis belirdiğinde, insanlar hemen sakınır ve çekinirler.
عادةً حين يظهر الشرطة فجأةً يشعر الناس بالرهبة وقلة الهضم

Neyse, bu ilk gün. alışkanlık haline getirme.
إنه اليوم الأول فقط لا تجعلي منها عادةً.

genellikle sana pansuman yaptığımda... sıkışmış domuz gibi çığlık atardın.
عادةً ، أنتَ تصرخ ،كخنزيرٍ عالق عندما أضع هذا الشيء

Burada dolaşan dalga reaktörü olarak anılan bir kütük görebilirsniz.
يمكنكم رؤية سجلها هناك، عادةً يشار لها كموجة عابرة للمفاعل.

Salgınlar sıklıkla bir virüsün hayvandan insana geçmesiyle ortaya çıkar.
تحدث الأوبئة عادةً عندما ينتقل الفيروس من الحيوانات إلى البشر.