"عادة ما" - Translation from Arabic to Turkish

• genellikle
• genelde
• her zaman
• normalde
• sık sık
• hep
• sıklıkla
• çoğu zaman
• çoğunlukla

Fakat bu insanların kim olduklarını mülteciler ve göçmenlerden bahsederken genellikle es geçeriz, çünkü bunu istatistikler üzerinden yaparız.
ولكن عادة ما تضيع هوية هؤلاء الأشخاص في طريقة تحدثنا عن اللاجئين والمهاجرين، لأننا عادة ما نستعمل الإحصاءات لذلك.

genellikle öyleyimdir. Bu yüzden eski üç yastık hilesini kullanırım.
أنا عادة ما اكون لِهذا أَستعملُ خدعة الوسادةِ الثلاثية القديمةِ.

genellikle gelişigüzel tasarlanmış bir prototip bir başlangıç noktasıdır, ama bu durumda...
عادة ما ينفع إنجاز نموذج أصلي نقطة انطلاق, لكن في هذه الحالة

İllüstrasyonları genelde metin kadar zengin olan ikinci bir hikâye anlatırdı.
عادة ما تحكي رسومهم التوضيحية قصة ثانية غنية مثل النص نفسه.

İşte burada. her zaman ilk bakışta gözükmezler.
عادة ما لايظهرون بشكل بصري في المرات الأولي

Şey, medya odasında normalde kilitli tuttukları bir kabinleri var.
حسناً، إن لديهم خزانة عادة ما يقفولنها في غرفة الوسائط

Appa haklı Zuko, grubumuzda, genellikle görevlerimize daha sakin bir tavırla başlarız.
أبا محق يا زوكو, في مجموعتنا عادة ما نبدأ مهماتنا بمزاج متفائل

Bu kütükler de genellikle kaya heyelanı ve volkanik akıntılar sonucu meydana geldi.
عادة ما تسقط الكتل المتدليّة مسببة انهيارات صخريّة ليتدفق الفتات البركانيّ بعد ذلك.

Onu genellikle kirli tutardı. Neden birden orayı umursamaya başladığını anlamadım.
عادة ما كان يبقيه متسخاً لا أدري لمَ اهتم به فجأة

genellikle yeşil salata yerim ama bugün Tavuklu Çin salatası yedim.
عادة ما أتناول السطلة الخضراء لكن اليوم حظيت بسلطة دجاج صينية

Bu genellikle hafta sonu arkadaşlarım dışarıda oynarken mutfak masamızda okuma dersleri yapmak demekti.
عادة ما تضمن هذا القراءة في عطلة نهاية الأسبوع على طاولة المطبخ بينما أصدقائي يلعبون خارجًا.

Demektir ki, bu büyük bir duygu tepkisi doğuran bir tetiklemedir, genellikle bayağı acı bir duygusal tepki, ama bu yaptığımız şeylerden biri.
إنها تعني شيء يحفز عدة انفعالات عاطفية عادة ما تكون انفعالات حزينة ولكنها جزء من عملنا

genellikle bir hikaye bir zafer hikayesidir, bir mücadele hikayesi; karşı taraflar vardır, kötü veya cahil, serüvende bir kişi vardır, yolculuk yapan biri ve bir yabancı kasabaya gelir.
عادة ما تكون القصة قصة انتصار أو نضال؛ هناك قوى مضادة، والتي هي إما شريرة أو جاهلة؛ هناك شخص في رحلة استكشافية، وشخص يقوم برحلة، ويأتي شخص غريب إلى المدينة.

Bu karşılaşmalar genellikle mevsimsel ve çok kısa süreli olduğu için,
عادة ما تكون قليلة, وعادة ما تكون مقيدة بالمواسم

genelde hazır yemek satan yerleri pek seçmem. Oralardaki insanlar yağlı oluyorlar.
عادة لا أهجم على أماكن الطعام السريع عادة ما يكون الناس مشحمين

Ama kaçıranlar sizi büyük bir ihtimalle arayacaktır. genelde ararlar.
في الواقع سوف يتصل الخاطفون انهم عادة ما يفعلون ذلك.

her zaman senin odanın camından dışarı kaçardım.
انا عادة ما اخرج من نافذتك عندما اكون عندك

normalde yaptığım birşey değil, ama gerçekten oyunculuk kaslarımı esnetme fırsatı buldum.
ليس هذا عادة ما أقوم به ولكني أردت فرصة لصقل موهبتي التمثيلية

İnsanlar bana sık sık soruyor: Ben ne yapabilirim?
عادة ما يسألني الناس: ماذا يمكنني أن أفعل؟

Bana yaptığın gibi, hoşuna giden kızları hep tavlar mısın?
هل عادة ما تتعرف على الفتيات بنفس الطريقة التي عرفتني بها؟

Günümüzde, siyasi değişikliği sıklıkla, tanımlanmış bölmelerde düşünüyoruz.
حسنًا، عادة ما نفكر في التغير السياسي في قوالب محددة هذه الأيام.

İş adamlarıyla konuşurken onlarla ters düşüp hayır, çalışanlarınız sizin en değerli varlığınız değil dediğimde onları çoğu zaman çok üzüyorum.
عندما أتحدث مع رجال الأعمال، عادة ما أجعلهم جد مستائين عندما أعارضهم وأخبرهم لا، موظفيكم ليسوا أثمن أصولكم.

Kurbanlar dağılmış fiziksel, duygusal açıdan ve çoğunlukla suistimal eden kişiye dönmüşler.
الضحايا في حالة يرثى لها جسديا,عاطفيا و عادة ما يرجعون للمسيء لهن