Çünkü her zaman bunun olacağını biliyordum, yalnızca zamanını bilmiyordum. | Open Subtitles | لأنّني دومًا ما عرفتُ أنّه سيحدث، لكنّني لم أعلم متى. |
O videoyu izlemene izin vermemem gerektiğini biliyordum. | Open Subtitles | عرفتُ أنّه ما كان ينبغي عليّ ترككِ تُشاهدين ذلك القرص. |
Gerçeğin aksine neyin gerçek gibi göründüğünü biliyordum. | Open Subtitles | عرفتُ أنّه كيفما بدت الحقيقة، فلابدّ أن يكون العكس صحيحاً. |
Gitmesinin zamanı geldiğini biliyordum. Böyle şeyler yapmam ben. | Open Subtitles | عرفتُ أنّه وقت رحيله، فأنا لا أقوم بهذه النوع من الأشياء. |
Onun senin için azıcık bile olsun değeri olmadığını biliyordum. | Open Subtitles | لقد عرفتُ أنّه بعيد تمامًا من أن يستحقّكِ |
Ama gülüyordu, o yüzden yanlış olmadığını da biliyordum. | Open Subtitles | ولكنّه كان يبتسم، لذا.. عرفتُ أنّه لم يكن فعلاً خاطئاً. |
Sahtekar olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | عرفتُ أنّه كان دجّالاً طوال الوّقت |
Döneceğini biliyordum. Noel sabahındaki çocuklar gibiyim. | Open Subtitles | "عرفتُ أنّه سيعود، يبدو الأمر و كأنّه صباح عيد الميلاد" |
Söylemedi ama hastalarından biriyle ilgili olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | -أبت أن تقول . ولكنّي عرفتُ أنّه أحد مرضاها. |
Böyle yapmamamız gerektiğini biliyordum. | Open Subtitles | عرفتُ أنّه ما كان ينبغي أن نفعل ذلك. |
Sen öyle diyebilirsin ama birilerinin o dosyaları istediğini biliyordum. | Open Subtitles | -أجل، حسناً، أنت ترين الأمر عادياً ، لكنّي عرفتُ أنّه كان هُناك أشخاص يحتاجون لتلك المعلومات. |
Abby'nin cesedini bulurlarsa uyuşturucuyu fark edeceklerini biliyordum. | Open Subtitles | عرفتُ أنّه إذا وجدوا جثّة (آبي) فسوف يعثرون على المخدّرات في جسدها |
Aklından hiç çıkmadığını biliyordum. | Open Subtitles | عرفتُ أنّه يقضّ مضجعك |
"Onun kızımı öldürdüğünü biliyordum." | Open Subtitles | "عرفتُ أنّه قتلها." |
Lanet olsun, bizi öldüreceğini biliyordum. | Open Subtitles | سحقًا، عرفتُ أنّه سيقتلنا! |