Görünüşe bakılırsa Bir anlaşma yaptık tam bir haftan var yoksa Humphrey'le evlenirim. | Open Subtitles | يبدو أننا قد عقدنا اتفاقا أمامك مهلة أسبوع و الا سأتزوج من همفري |
Şimdi general, sizin onurlu bir insan gibi davranmanızı bekliyorum.Bir anlaşma yaptık. | Open Subtitles | الاَن، أيها اللواء، أتوقع منك أن تكون رجلاً شريف فقد عقدنا صفقة |
Aramızda Bir anlaşma yaptık. O akşam neler olduğunu kimseye anlatmayacağımıza söz verdik. | Open Subtitles | لقد عقدنا إتفاقاً وقلنا أننا لن نُخبر أحداً بما حدث في تلك الليلة. |
Anlaşmamız gereği sizin yapmanız gereken 2 şey vardı. | Open Subtitles | .. مثالي، مع ذلك عقدنا إشترط تعهدان منك .. |
Ateşkes yapmıştık, sarıldık ve geri çekilmeye çalıştığımda elin boynumdaydı. | Open Subtitles | لقد عقدنا هدنة .. لقد ضممنا بعض وعندما حاولت الابتعاد .. |
İşin aslı Cheon Song Yi ile olan kontratımız bu ayın sonunda sona eriyor. | Open Subtitles | عقدنا مع الممثلة تشون سونج اى سارى حتى نهاية هذا الشهر |
Biz de telefonumuzda ne kadar zaman harcadığımızı ölçebilecek birkaç uygulama ile işbirliği yaptık. | TED | إذن عقدنا شراكة مع تطبيقات أخرى تقيس كمية الوقت الذي نقضيه كل يوم ونحن نمسك بهواتفنا. |
Birçok toplantı yaptık ve projeyi ciddiyetle göz önünde tuttuk. | TED | عقدنا الكثير من الاجتماعات وأخذنا الأمر بجدية. |
Ve böylece, üç ay sonra Tiburon'da ilk toplantımızı yaptık, hemen buradaki yolun yukarısında -- Tiburon'u biliyorsunuz değil mi? | TED | و هكذا عقدنا أول اجتماع لنا, بعد ثلاثة أشهر, في تيبورن, و هي هنا على قارعة لطريق -- أتعرفون تيبورن؟ |
Anlaşma yaptık. Gitmesini sağlarım. Başka bir şey yapmam. | Open Subtitles | لقد عقدنا اتفاق ساجعله يرحل ,هذا ما سأفعله |
Ne yapacağını duymak istemiyorum. Anlaşma yaptık. Uyacağım. | Open Subtitles | لا أريد سماع ما سيفعله لقد عقدنا أتفاق و سألتزم به |
Bak, Bir anlaşma yaptık. Bana söz verdin. | Open Subtitles | اسمع ، لقد عقدنا اتفاقاً هذا ما وعدتني به |
Salı günü öğleden sonra, onlarla Bir anlaşma yaptık. | Open Subtitles | بحلول ظهيرة يوم الثلاثاء عقدنا معهم أتفاق |
Ama konser organizatörü ile, bir Anlaşmamız var ve bu kutsal bir anlaşmadır. | Open Subtitles | لكننا عقدنا اتفاقاً ودياً مع متعهد الحفلات وهذا التزام مقدس |
Çağrılarıma cevap verseydin, yapmak zorunda kalmazdım. Bir Anlaşmamız vardı. | Open Subtitles | لو انك تجاهلت أياً من مكالماتي ، فلن أفعل ذلك لقد عقدنا صفقة |
Bizim kontrat ve kapora ne alemde? | Open Subtitles | لذا حيث عقدنا وإيداعنا؟ |
Biliyor musun Ben, anlaştık anlaşmasına ama... keşke anlaşmadan önce arkadaşlarını görseymişim. | Open Subtitles | أنت تعرف، بن لقد عقدنا أتفاق ولكن نتمنى أن نتعرف على أصدقائك قبل ذلك |
Doğru. Melekleri yok etmek Lilith ile olan anlaşmamızda yerine getirmemiz gerekenlerden sadece biri. | Open Subtitles | هذا صحيح، هزيمة الملائكة ليست سوى خطوة واحدة نحو إتمام عقدنا مع ليليث |
Sonra da kriz bahanesiyle Sözleşmemizi feshettiler. | Open Subtitles | لذروة كل شيء، أنها ألغت عقدنا على حساب الأزمة. |
Bu anlaşmayı, bir daha görüşmek zorunda kalmayalım diye yaptık. | Open Subtitles | أعني أننا عقدنا هذه الإتفاقية لأننا لن نرى بعضنا مرة أخرى |
sözleşmemiz süresince su haklarının garantisi hakkında hiç bir şey söylemedi, su için olabildiğince bize baskı yapmaya başladı. | Open Subtitles | عقدنا لم ينص على حقنا بالماء . لذلك، بدأ يُحاسبنا أعلى ماأمكنه على الماء |