Ancak her zaferden sonra da uyuyamıyordum çünkü gitmek için yalnızca bir yol olduğunu biliyordum, o da yenilmekti. | TED | ولكن بعد كل فوز، لم أستطع النوم حتى، لأني علمت أن هناك طريق واحد لأسلكه، وهو يتجه إلى الأسفل. |
Agresif davranışlarıyla bir geçmişi olduğunu biliyordum ama böyle bir şey beklemiyordum. | Open Subtitles | علمت أن لديه تاريخ من السلوك العدواني, و لكن ليس بهذا الشكل |
Bu işe dahil olmanın bir şekilde tehlikeli olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | علمت أن الخوض في ذلك كان خطراً بطريقة أو بأخرى |
Atölye'nin Maui Adası'nda küçük bir arazisi olduğunu biliyor muydun, Hawaii'de? | Open Subtitles | هل علمت أن الدكان عبارة عن مركب صغير على جزيرة ماوي في هاواي؟ |
Kırmızı topun o bardağın altında olduğunu nerden bildin? | Open Subtitles | كيف علمت أن الكرة الحمراء تحت تلك الكأس؟ |
Bana sattığın an buranın hurda yığını olduğunu biliyordun. | Open Subtitles | لقد علمت أن هذا المنزل قطعة نفاية عندما قمت ببيعه لى |
Hiyeroglif dersini ekmenin bir gün gelip başıma bela olacağını biliyordum. | Open Subtitles | حسناً علمت أن الهرب من حصة العلوم الفرعونية ستعود للإنتقام مني |
Seyircilerin hepsinin izci olduğunu biliyordum bu yüzden mükemmel bir performans sergilemeliydim. | Open Subtitles | علمت أن الجمهور من الكشافة لذا كان على أدائي أن يكون مثالياً |
Şimdi, bu büyük bir sorun olmazdı ama Anna'nın oğlunun özel ihtiyaçlı olduğunu biliyordum. | TED | وغير ذلك، لقد علمت أن ابن آنا من ذوي الاحتياجات الخاصة. |
Onların sihirli iyi olduğunu biliyordum, ama hiç bir fikrim yoktu. | Open Subtitles | علمت أن سحرهم كان جيداً ولكن لم تكن عندي فكرة |
Zamansal bir kovuk. Başka bir şey olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | إنه جيب زمني لقد علمت أن هنالك شيئا آخر هناك |
Ateş Lordu'nun kötü biri olduğunu biliyordum ama bu planı saf kötülük üzerine. | Open Subtitles | لطالما علمت أن زعيم النار شخص سيء و لكن خطته تعبر عن شر جسيم |
Bir şey olduğunu biliyordum. Hemen bana gönder. | Open Subtitles | . لقد علمت أن هناك خطبٌ ما . ارسل إلىّ ذلك حالاً |
Garip, adamım. Bir yerlerinde gariplik olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | يبدو غريباً يارجل , علمت أن هناك شيئاً ما |
Yüzündeki o ifade... Ve silahı olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | كانتلديهتلكَالنظرةعلىوجهه، و علمت أن بحوزته سلاح. |
Alberto, o bizden biri ve kim olduğunu biliyor. | Open Subtitles | البرتو، فمن منا أنها علمت أن يكون من هي. |
Kalabalıkta ateş etmenin suç olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | هل علمت أن إطلاق النار على حشد يُعد جناية ؟ |
Maçın sonucunu nasıl bildin? | Open Subtitles | كيف علمت أن النتيجة ستكون هكذا؟ |
Yaptığın şeyin kötü olduğunu biliyordun yoksa bunu saklamazdın. | Open Subtitles | لا، لقد علمت أن ماتفعله كان خاطئ وإلا ماكنت قد أخفيته |
Bir şeylerin olacağını biliyordum. | Open Subtitles | طوال الليل علمت أن شيئ ما سيحدث, مرحباً يا أمي |
Bu odadaki birisinin, köstebek olduğunu duydum. | Open Subtitles | علمت أن أحداً ما بهذه الغرفة يعمل واشياً |
Bradbarrier insanları içeride tutmak için yükseldiğinde, bir şeylerin cidden yanlış olduğunu biliyordu. | TED | عندما صعد حاجز براد لإبقاء الأشخاص في الداخل، علمت أن هنالك شيءٌ خاطئ بشكلٍ بالغٍ يحدث. |
Onu gördüğüm anda özel biri olduğunu anlamıştım. | Open Subtitles | من اللحظة التى رأيتها علمت أن هناك شئ خاص بها |
fark ettim ki, görünmezlikleriyle katadorlar Brezilya'ya özgü değiller. | TED | بعد ذلك علمت أن جامعي النفايات في قضية التهميش، ليست حكرًا على البرازيل |
Ve öğrendim ki ilk teknoloji 2.6 milyon yıl önce kemikten yapılmış aletlerde göründü. | TED | وقد علمت أن أول تكنلوجيا ظهرت في شكل أدوات حجرية كان قبل 2.6 مليون سنة مضت. |