"على الأغلب" - Translation from Arabic to Turkish

    • muhtemelen
        
    • Herhalde
        
    • ihtimalle
        
    • Çoğunlukla
        
    • Büyük olasılıkla
        
    • Büyük ihtimal
        
    • en
        
    • Daha
        
    • belki
        
    • Sanırım
        
    • neredeyse
        
    • Genelde
        
    Ben tartışmalar hakkında konuştuğum da, bu muhtemelen, düşündüğünüz gibi, düşmanca türden. TED عندما أتكلم عن الجدال، هذا على الأغلب ما تفكر فيه، النموذج العدائي.
    Bu sizin kendi şehrinizde de oluyor, muhtemelen henüz farkında değilsiniz. TED ويحدث في مدنكم المحلية أيضا ولكنكم على الأغلب لا تدركون ذلك
    Herhalde boşanmadan önce de çıkıyorlardı, değil mi? Open Subtitles كان على الأغلب يواعدها قبل الطلاق, أليس كذلك ؟
    Çünkü büyük ihtimalle en sevdiğimiz şeyler bizi en çok incitebilecek olanlardır. TED لأنه على الأغلب أن بعض الأشياء التى نحبها للغاية ستكون هى أيضا الأشياء التى يمكنها أن تكون الأكثر إيذاء بالنسبة لنا.
    Maaşları iyiydi, ama onlarınki zor ve Çoğunlukla tehlikeli bir yerde hâlâ izole edilmiş ve zor bir hayat. TED كانوا يتلقون رواتب جيدة، و لكن بالنسبة لهم فهي حياة عزلة صعبة داخل عنصر خطير و شاق على الأغلب.
    Amerika Birleşik Devletlerindeki en düşük işsizlik oranına sahibiz Büyük olasılıkla da en güçlü ekonomisine. TED لدينا أقل نسبة بطالة في الولايات المتحدة الأمريكية، والاقتصاد الأقوى على الأغلب في الولايات المتحدة الأمريكية.
    Büyük ihtimal yediğim et, ya da üzerindeki hardal dokundu. Open Subtitles حدثت بسبب قطعة لحم غير مهضومة أو فقاعة خردل، على الأغلب
    Eğer bizim görevimiz o sürede bitmezse, zaten muhtemelen ölmüş oluruz. Open Subtitles لو مهمّتنا ليست كاملة ضمن ذلك الوقت على الأغلب سنكون موتى
    Eğer Eğer, muhtemelen seni öldürürüm yok. O kötülük , hatırlıyor musun? Open Subtitles إذا فعلتم هذا فهي على الأغلب ستقتلكم ،إنها شريرة ، أتذكرون ؟
    Vücudunu dolaşan bir enfeksiyon var. Sebebi muhtemelen beceriksizce yapılan kısırlaştırma ameliyatın. Open Subtitles هناكَ عدوة تسير في جسدك على الأغلب بسبب عملية إستئصال رحم فاشلة
    muhtemelen korkudan ödü patlıyor ve ben ona yardım edemiyorum. Open Subtitles على الأغلب هي مذعورة للغاية , ولست إلى جانبها لمواساتها
    Anne, bu 1967'de yapılmış. Herhalde şirket çoktan batmıştır. Open Subtitles أمي، لقد تم صناعة هذه اللعبة سنة 1967 على الأغلب سيكونون أغلقوا الشركة
    Herhalde Daha lisedeydi. Open Subtitles على الأغلب أنها مازالت في المدرسة الثانوية
    Birçoğunuz, büyük ihtimalle, istinat duvarlarında kullanılan araba lastiklerini görmüşsünüzdür. TED على الأغلب قد رأى الكثير منكم الإطارات المطاطية التي تستخدم في الأحياء الفقيرة لبناء حوائط عازلة.
    Utah' lı yoksul bir çocuk aslında fena durumda değildir yüksel ihtimalle, Amerikan rüyasından payını alacaktır. TED حالة الأطفال الفقراء في يوتا هي في الحقيقة جيدة، فهم على الأغلب يشاركون حصتهم ودورهم من الحلم الأمريكي.
    Çoğunlukla. Tamam belki bazen kötü bir günse, birkaç kaçak kaset dinlerim. Open Subtitles على الأغلب, لكنني قد استمع لبعض الشرائط القديمة عندما أمر بيوم سيء
    Büyük olasılıkla okyanusa düşecek ya da atmosferde yanacak. Open Subtitles على الأغلب سيتحطم في المحيط أو يحترق في الغلاف الجوي
    Çünkü öncesinde hissettiklerimizi Büyük ihtimal biliyorsundur. Open Subtitles لأن على الأغلب أنك عرفتِ حقيقة شعورنا قبل أن نعرفها نحن.
    Söylediği şey çok güçlü, belki de kitaptaki, en güçlü şey. Open Subtitles مايقال: أنه شرير قوي , على الأغلب أقوى الشياطين بهذا الكتاب
    Arthur gerçekten yaşadıysa, yüksek olasılıkla askeri bir liderdi, ama şatoda yaşayan bir kral Geoffrey'nin kraliyet tarihine Daha uygundu. TED إن عاش آرثر فعلًا، لكان على الأغلب سيصبح قائد جيش، لكن ملكًا محصورًا في قلعة ناسب تاريخ جيفري الملكي أكثر.
    Sanırım yine odamda bıraktım. Üzgünüm. Open Subtitles أوه على الأغلب تركته في غرفتي مجدداً أنا اسف
    Çok fazla var. Bugün neredeyse herkesin mobil telefonu var. TED هذا كثير. على الأغلب فالجميع هنا لديهم هواتف نقالة.
    Ve işlemediğinde ise, bu Genelde bu büyük kurumların hataları yüzünden oluyor. TED وعندما لا يحدث ذلك، فهو خطأ تلك المؤسسات على الأغلب.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more