GG: Christy'ye böyle yüzlerce resim gösterdiğimiz için ayrıca elektriksel dalgaları Nathan'ın bilgisayarında yakalıyoruz. | TED | غ غ: فيما نعرض على كريستي المئات من هذه الصور، نقوم أيضًا بتسجيل الأمواج الكهربائية على حاسوب نيثان. |
Baban, tarif ettiğin gibi biri ise, kendi sırlarını, evindeki bilgisayarında tutacağını hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | لوكانوالدكِكما تصفين, فلا أظن أنه سيترك أسرار هامة على حاسوب العائلة |
Annemin bilgisayarında sabah görüntülü sohbet ettin mi? | Open Subtitles | أكنتٍ تدردشين على حاسوب أمّي سابقًا؟ ماذا؟ |
Gizlice babamın bilgisayarına girdim ve orasıyla ilgili bir e-mail buldum. | Open Subtitles | لقد تطفلتُ على حاسوب أبي، ووجدتُ بريداً إلكترونياً للإستفسار عن الأرض. |
Hayır onunla yatmak istiyormuş gibi görünmeni, sonra da onun Dayanak ajanı olan kocasının bilgisayarına girip bir şeyler çakacak mısın bir bakmanı istiyoruz. | Open Subtitles | لا أنت فقط ستتظاهر أنك ستنام معها ومن ثم ستدخل على حاسوب عميل فولكرم وتجد أي شيء يمكنك الوموض علية |
Bu fiyata yeni bir bilgisayar almaman delilik. | Open Subtitles | السعر الذي أستطيع تقديمه لك على حاسوب جديد. |
Bu şifreli mesajı Brad Simek'in bilgisayarındaki şarkılardan çıkardık. | Open Subtitles | إنها رسالة مُسجلة قد سحبناها من الموسيقى الموجودة على حاسوب براد سيميك |
Abby, Zakaria Hassan'ın bilgisayarında gizli dosyalar bulmuş. | Open Subtitles | آبي عثرت على ملفات مخفية على حاسوب زكريا حسان |
Gemi bilgisayarında mürettebatla ilgili başka bir kayıt var mı? | Open Subtitles | {\fnAdobe Arabic}أهناك أيّ ذِكرٍ لعضو آخر بالطّاقم على حاسوب السفينة؟ |
Selam Jack, ben Tony. Jamey'nin bilgisayarında ipucu olabilecek bir şey buldum. | Open Subtitles | انا "تونى" ، لقد وجدت شىء على حاسوب "جيمي" يمكن ان يعطينا بعض التقدم |
Peki, babanın bilgisayarında ne yapıyorsun? | Open Subtitles | حسناً، ماذا تعمل على حاسوب أبى؟ |
Kardeşimin bilgisayarında bir dosya var şifresi "Sevmeyi deniyorum." | Open Subtitles | هناك تقرير على حاسوب أختي كلمة السر "أنا أحب المثابرة" |
Bodnar, Ziva'nın bilgisayarında. Rüzgar gibi takip et. | Open Subtitles | بودنار على حاسوب زيفا تعقبه مثل الرياح |
Bodnar, Ziva'nın bilgisayarında. Rüzgar gibi takip et. | Open Subtitles | بودنار على حاسوب زيفا تعقبه مثل الرياح |
Bu akşam bu adamın bilgisayarına bakmamız lazım. | Open Subtitles | يجب أن نُلقي نظرة هذه الليلة على حاسوب هذا الرجل. |
Suç Yakalama Sistemi onu tutan kişinin kimliği ile ilgili bir şeyler bulmak için Tetch'in bilgisayarına bakıyordu. | Open Subtitles | نعم، مركز الجرائم كان يطلع على حاسوب تيتش باحثين عن شيء يمكننا من معرفة الشخص الذي استأجره |
Thea, benden Susan'ın bilgisayarına birkaç şey yerleştirmemi istedi. | Open Subtitles | طلبت منّي ثيا وضع عدد قليل من الأشياء على حاسوب سوزان |
Kütüphane bilgisayarına bazı isimler yazıyordum... | Open Subtitles | -حسناً كنت أطبع بعض الأسماء على حاسوب المكتبة سابقاً، من باب التسلية |
Muhtemelen, tutuklu odası 4'ün yakınındaki bir bilgisayar. | Open Subtitles | يبدو أنها على حاسوب بالقرب من غرفة الحجز رقم 4 |
Havalandırma kontrol ünitesinde bir bilgisayar engeli bulduk. | Open Subtitles | لقد عثرنا على حاسوب يقاطع التحكم في وحدة التكييف المركزي، الان لو تمكنا |
Philip'in bilgisayarındaki çocuk pornosu var ya? | Open Subtitles | إباحية الأطفال على حاسوب " فيليب " ؟ |
Renee'yle konuştum ve Mayer'in bilgisayarındaki belgeleri gördüm. | Open Subtitles | تحدثت مع (رينيه) ورأيت ما كان على حاسوب (مايار) |