Herkese, Ateş Lordu ve Ateş ulusuna bile bir şans vermeye değer. | Open Subtitles | الجميع, حتى زعيم النار و أمة النار يستحقون الحصول على فرصة ثانية |
Benim hiç ikinci bir şansım olmaz. Bu sefer ne oldu? | Open Subtitles | لا أحصل على فرصة ثانية مطلقاً فما الذي حصل هذه المرة؟ |
Bekle. Şimdi bir şansın olabilir derken ne demek istedin? | Open Subtitles | انتظر , ما الذي تعنيه أني سأحصل على فرصة الأن؟ |
Hiç umurumuzda olacak mı? Hepsine bakmak için şansımız olacak mı? | Open Subtitles | لم نبالي أبدا و لاحتى حصلنا على فرصة لنراهم كلهم ؟ |
Bazen e-postalarımı kontrol etme şansı için et, seks veya şaraptan vazgeçebileceğimi düşünüyorum. | TED | أفكر أحيانا أنه من الأفضل أن أتخلى عن اللحم أو الجنس أو الخمر على فرصة قراءة بريدي الإلكتروني. |
Ama sonra bir daha onunla konuşacak fırsatım bile olmadı. | Open Subtitles | و بعد هذا لم أحصل على فرصة ثانية للتحدث معه |
Benim gibi bir adamın, nasıl, ikinci bir şansı olabileceğine inanmaya başladım. | Open Subtitles | بدأت فى الإعتقاد أن شخصاً مثلى قد يمكنه الحصول على فرصة ثانية |
Bazen işleri düzeltmek için ikinci bir şans elde edemezsin. | Open Subtitles | في بعض الأحيان لا نحصل على فرصة أخرى لتصحيح الأمر |
O sorunlu bir, vahşi çocuktum yolunu bulmak için bir şans hiç kim. | Open Subtitles | لقد كانت مضطربة, فتاة جامحة لم تحصل ابداً على فرصة لتعثر على طريقها |
Jill, senin hamilelik partneri olmam için bir şans daha verirsen çok sevinirim. | Open Subtitles | جيل أنا أريدك ان تحصلى على فرصة ثانية لكى أكون شريكتك فى الحمل |
Ben su getireyim. İnanırlarsa bir şansım var demektir. | Open Subtitles | . سأحصل على الماء إذا صدقوني ، فسأحصل على فرصة |
Eğer baş başa kalabilseydik bir şansım olabilirdi. | Open Subtitles | لوأمكننيإصطحابهابمفردي، لكنت قد حزت على فرصة |
Hayatta ikinci bir şansın olsun ve sen ne yaparsın? | Open Subtitles | تحصل على فرصة ثانية في الحياة، و ماذا تفعل ؟ |
Çünkü, bilmiyorum, İncil'de yazdığı gibi, ikinci bir şansın olmayacak. | Open Subtitles | لانه.. كما قال الأنجيل كما قال الأنجيل لن تحصل ابدا على فرصة ثانية |
Ailemiz için ikinci bir şansımız oldu ve her şey mükemmel olsun istiyorum. | Open Subtitles | حصلنا على فرصة أخرى لأجل عائلتنا و أريد أن يكون كل شيء كاملاً |
Ve bizim de neden edilmemesi gerektiğini anlatma şansımız olacak. | Open Subtitles | و نحن سنحصل على فرصة لقول لماذا عليها ان تبقى |
Yani tüm kanıtlar öyle gösteriyor ki kadınlara hizmet etme şansı verildiğinde büyük bir fark yaratıyorlar ve işi bitiriyorlar. | TED | إذاً كل الدلائل تقول أنه عندما يحصلُ النساء في الواقع على فرصة للخدمة، فإنهنّ يُحدِثنّ تغييرًا كبيرًا ويُنجزنّ المهمة. |
Partiden sonra sana iyi geceler demeye fırsatım olmamıştı. | Open Subtitles | أنا لم أحصل على فرصة لأقَول لك ليلة سعيدة بعد الحفلة |
Eğer bir adamın yeteneği varsa, âdil bir şansı hak eder, hepsi bu. | Open Subtitles | الرجل الشجاع يستحق الحصول على فرصة اخرى . هذا كل ما فب الامر |
O iş şöyle oluyor Annie, Los Angeles'ta büyük bir iş fırsatı yakaladı ve ben de onunla gideceğim. | Open Subtitles | حسناً, اليك الامر آني حصلت على فرصة للحصول على وظيفة جيدة في لوس انجلوس لذا سامضي قدما واذهب معها |
bir şansa sahip olmaktan bahsediyordun. | Open Subtitles | الآن فقط , كنت تتحدث حول الحصول على فرصة |
Selam. Satış ödülün için seni tebrik etme şansım olmadı. | Open Subtitles | مرحباً, لم أحصل على فرصة لأهنئك على جائزة البيع تلك |
Beni paketten çıkardığınızda konuşma fırsatımız olmadı Bay Carter. | Open Subtitles | كارتر لم نحصل على فرصة للكلام عندما فتحتني |
Sadece bir daha elime böyle bir fırsat geçer mi bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أدري ما إذا كنت سأحصل على فرصة أخرى كهذه مجدداً |
İkimiz de ikinci bir şans için ihtiyatlıca iyimser olmalıyız. | Open Subtitles | لكن أظن أن كلانا يجب أن يتفائل بحذر من فرصة حصولنا على فرصة ثانية |