Tek ihtiyacı bir kıyafet ve kravat ve bir de Masasında bir hacı yatmaz birden "Bay Dufresne," eğer lutfederseniz oldu. | Open Subtitles | كل ما كان يحتاجه بدلة و ربطة عنق و فنجان قهوة على مكتبه وكان سيقول له لو سمحت يا سيد دفرين |
Onu Masasında yığılmış halde buldular.. | Open Subtitles | نوبة قلبية على الأرجح وجدوه مغشيّاً على مكتبه |
Masasında hamur işi yiyordu ve birden kalbi patladı. | Open Subtitles | لقد كان يأكل فطائر محشية على مكتبه وقلبه انفجر |
Ama onlar odadan çıkarken masasının üzerinde duran radyoyu açmış doktor. Ve onlar odadan çıkınca, annesine, | TED | إلا أنه مع خروجه من الغرفة، أدار المذياع الذي كان على مكتبه. وحين خرجا من الغرفة، قال لولدتها، |
Boş Masasından. | Open Subtitles | (جون كيربي), رفعنا بصماته من على مكتبه في "نورفيك" |
Ayrıca Jennings'i sevmiyorum, dil penslerini masasındaki bağırsak maketinin içinde tutuyor. | Open Subtitles | لانه يضع نموذجا للقولون على مكتبه وهو يضع عيدان فحص البلعوم فيه |
Masasında ne varsa topladım. Olur da... Peki, peki. | Open Subtitles | لقد أخذت كل ما كان لديه على مكتبه كما تعلم |
Onun Masasında, karısının ve çocuklarının fotoğrafının karşısında otururken hem de! | Open Subtitles | بينما تجلس على مكتبه وامام صورة زوجته و اولاده |
Cardinal gizli operasyonlarla ilgili belgeleri Cuma sabahı Masasında istiyor. | Open Subtitles | الكاردينال يريد كل الأفكار على مكتبه بحلول صباح الجمعة |
Artık burada çalışmayan bir adam Masasında bıraktı, ben de çaldım. | Open Subtitles | تركه شخص لم يعد يعمل هنا على مكتبه, لذا سرقته |
Ayrıca bu, Masasında gördüğüm bantları da açıklıyor. | Open Subtitles | لكنه يفسر أيضاً قطع الشريط اللاصق التي رأيتها على مكتبه |
Bir patent avukatını, Masasında bir yığın kokainle yüzükoyun halde yatarken bulmuşlar. | Open Subtitles | لقد وجدوا محامي براءات الإختراع ساقطاً على الأرض كان يوجد جبل من مخدّر الكوكايين على مكتبه |
Sanırım Terry'nin Masasında CD'ler olacaktı. Süper. | Open Subtitles | أعتقد أن تيري لديه بعض الأقراع على مكتبه |
Ama dinle oradayken Masasında bir şey gördüm. | Open Subtitles | لكن الاستماع، و عندما كنت هناك، رأيت شيئا على مكتبه. |
Masasında kişisel eşya bulundurmaması kaçak avcısı olduğu zamandan kaynaklanıyor olabilir. | Open Subtitles | أتعرفان، عدم وجود متعلِّقات شخصية على مكتبه قد تكون نابعة من أيامه كصياد للهاربين |
Henüz değil ama kızla ilgili bilgi Masasında duruyor. | Open Subtitles | ليس بعد، لكن المعلومات عنها موضوعة على مكتبه |
Masasında Chappaquiddick hakkında bir kitap gördüğümü hatırlıyorum. | Open Subtitles | لقد رأيت كتابا على مكتبه عن شاباكيديك "مسقط رأس كينيدي" |
Ona söyle ben gidiyorum, revize edilmiş bütçe önerilerim masasının üzerinde ve komite toplantısında önce göz attığına emin ol. | Open Subtitles | قولي له أنني سأترك اقتراحاتي للميزانية المعدّلة على مكتبه وتأدي أن يطّلع عليها قبل اجتماع اللجنة |
Olmak istemediği şeyin daimi bir hatırlatıcısı olsun diye masasının üzerinde tek bir sigara bulunduruyor. | Open Subtitles | يبقي سيجارة واحدة على مكتبه كتذكير ثابت عن الشخص الذي لا يود أن يكونه |
masasının üzerinde babanın ölümüyle ilgili gazete parçaları var. | Open Subtitles | لديه قصاصاتٍ حول مقتل والدكِ على مكتبه |
Lanet bir zarf Masasından düşmüştü. | Open Subtitles | سقط مغلّف من على مكتبه |
Masasından yürütmüş olabilirim. | Open Subtitles | -سرقتها من على مكتبه . |
Beni müşterileri ve yeminli dosyaları için odasına çağırmıştı ama asıl nedeni masasındaki bu resmi görmemi istemesiydi. | Open Subtitles | ،لقد إتصل بي ليطلب منّي الإتصال بالعملاء ،وإيداع ملفات لكن السبب الحقيقي أنّه أرادني .أن أرى الصورة على مكتبه |