Bunu yapmak zorunda değilsin. O senin hayatının bir parçası. | Open Subtitles | ليس عليكَ فعل ذلك ، فهي جزءٌ من حياتك |
Bazen, hoşuna gitmeyen şeyler yapmak zorunda kalabilirsin. | Open Subtitles | -أتعرف، أحيانأً عليكَ فعل أشياء لا تُحبّها |
Böyle bir şey yapmak zorunda değildin. | Open Subtitles | أتعلم ماذا، ما كان عليكَ فعل ذلكَ. |
Bir şey yapmana gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليكَ فعل أيّ شيء كن فقط موجوداً بقربها |
Bunu yapmana gerek yoktu. | Open Subtitles | لم يكن عليكَ فعل ذلك |
Hiçbir faydası olmaz, o yüzden yapmalısın demiyorum ya ama yapacaksın. | Open Subtitles | لا غاية... ولذلك لم أقل أنّ عليكَ فعل هذا لكنّك ستفعله |
Ama bunu bana yapmamalısın. | Open Subtitles | لكن لا يتوجّبْ عليكَ فعل ذلك بيّ. |
yapmak zorunda değildin. | Open Subtitles | لم يكن عليكَ فعل ذلك , تعلم ذلك |
Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ..لم يكن عليكَ فعل هذا |
Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس محتمٌ عليكَ فعل هذا |
Bunu yapmak zorunda değildin. | Open Subtitles | لم يكن عليكَ فعل ذلك |
Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لا يجب عليكَ فعل ذلك |
"Bunu yapmak zorunda değilsin" deyip duruyordu. | Open Subtitles | واصل قول" "كما تعلم، ليس عليكَ فعل هذا" |
Bunu yapmana gerek yok. | Open Subtitles | .. لا ينبغي عليكَ فعل ذلك |
Bunu yapmana gerek yoktu. | Open Subtitles | لم يكن عليكَ فعل ذلك |
Bunu yapmana gerek yoktu. | Open Subtitles | لايتوجب عليكَ فعل ذلك |
- Bunu yapmana gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليكَ فعل هذا. |
Annesiyle birlikte oldun, sonra da onu dövdün. Özür dilemekten biraz daha fazlasını yapmalısın. | Open Subtitles | أنتَ فعلتَ ذلك مع أمّه ، ثمّ أبرحته ضرباً، يتعيّن عليكَ فعل شيء أكثر من الندم. |
Bunu benim için yapmalısın. Bu adamlarla başım dertte. | Open Subtitles | عليكَ فعل هذا من أجلي أنني واقع في مأزق مع هؤلاء الأشخاص |
Doğra şunları. Bunu yapmamalısın. | Open Subtitles | -ليس عليكَ فعل هذا . |