"عليكِ الذهاب" - Translation from Arabic to Turkish

    • gitmelisin
        
    • gitmek zorunda
        
    • gitmek zorundasın
        
    • gitmen lazım
        
    • Gidip
        
    • Gitmen gerek
        
    • gitsen iyi olur
        
    • sen gitsen daha
        
    • gitmen gerekiyor
        
    • yürümen gerekirdi
        
    Şimdi doğru oraya gitmelisin ve içeri girinceye kadar sakın durma, tamam mı? Open Subtitles ... عليكِ الذهاب هناك الآن ولا تتوقفى حتى تصبحى فى الداخل برفقة الآخرين
    - gitmelisin. Eğlenebilirsin. Open Subtitles جيداً , عليكِ الذهاب ربما سوف تستمتعي بوقتكِ
    Gelecek hafta sonu ailenin yanına gitmek zorunda olduğuna çok sevindim. Open Subtitles انا مسرور جداً لانه يتوجب عليكِ الذهاب لوالديكِ الاسبوع المقبل
    Bu sefer değilse de bir gün gitmek zorunda kalacaksın. Open Subtitles إن لم يكن الآن، فسيتعيّن عليكِ الذهاب في وقتٍ آخر!
    Eşsiz gitmek zorundasın. Hastam tedaviyi reddediyor. Open Subtitles سيتعين عليكِ الذهاب وحدكِ مريضي يرفض العلاج
    Ama gitmen lazım, hemen Gitmen gerek, tamam mı? Tamam? Open Subtitles ولكن عليكِ الذهاب، عليكِ الذهاب الآن، حسنًا؟
    Birincisi; günlük olarak bir tedavi seansına gitmelisin. Open Subtitles أولاً : عليكِ الذهاب إى اجتماع التحسن اليومي
    Doğu sahil kıyısından bati sahil kıyısına kadar gitmelisin. Open Subtitles يجب عليكِ الذهاب من الساحل الشرقي إلى الغربي
    - Zeki bir kızsın, üniversiteye gitmelisin. Open Subtitles يجب عليكِ الذهاب إلى الجامعة، إنّكِ ذكية.
    En azından kısa bir süreliğine oraya gitmelisin. Open Subtitles ينبغي عليكِ الذهاب هناك على الأقل لبعض الوقت
    Vanilyamız bitmiş. Markete gitmek zorunda kalacaksın. Open Subtitles وقد انتهت فاصولياء الفانيلا لدينا ربما يتوجب عليكِ الذهاب لمتجر البقالة
    Okula gitmek istemiyorsan tatlım, gitmek zorunda değilsin. Open Subtitles إذا لم تكونى تريدين الذهاب إلى المدرسة فليس عليكِ الذهاب يا عزيزتى
    İstemediğin bir yere gitmek zorunda değilsin. Open Subtitles ليس عليكِ الذهاب إلى أي مكان إذا لم تريدي ذلك
    Köşedeki likör dükkanına gitmek zorunda olman umurumda değil. Open Subtitles أنا لا يهمَني إذا كان عليكِ الذهاب إلى محل المشروبات الذي يقع في الرَكن
    Sıkıcı oluyorlar, bilirsin. Kiliseye gitmek zorundasın, tüm akrabaların oradadır. İçine dans eklenmiş cenaze gibi. Open Subtitles عليكِ الذهاب الي الكنيسة،كل أقاربك يكونون هناك أنه مثل كل شئ سئ حول الجنازة بالاضافة الي الرقض
    Bess, şimdi gitmek zorundasın çünkü Jan'ın dinlenmesi gerekli. Open Subtitles بيس" يجب عليكِ الذهاب الآن" لأن "يان" يريد أن يرتاح
    gitmen lazım gerçekten. Biraz uzanacağım. Open Subtitles عليكِ الذهاب حقًّا، يجب ان استلقي.
    Sen yeraltı Gidip onu bulup bulamayacağını görmek gerekir. Open Subtitles عليكِ الذهاب إلى العالم السفلي و ابحثي إن كان يمكنكِ إيجاده
    Onu uzak tutmaya çalışmak hataydı ama şimdi Gitmen gerek. Open Subtitles -كنتُ مخطئةً بإخفاء الأمر عنكِ . لكن عليكِ الذهاب الآن.
    Eve gitsen iyi olur. Open Subtitles ربما عليكِ الذهاب للمنزل
    - Yok, sen gitsen daha iyi. Open Subtitles -لا، عليكِ الذهاب
    Unutma, beş gün içinde mahkemeye gitmen gerekiyor. Open Subtitles لا تنسي خلال خمسة أيام سيكون عليكِ الذهاب للمحكمة
    Beş blok kadar yürümen gerekirdi. Open Subtitles عليكِ الذهاب حوالي بعد خمسة بنايات

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more