yaptığım en iyi şey. O zamandan beri belaya bulaşmadım. | Open Subtitles | أفضل شيءِ عملته ابدا لم تحصل مشاكل منذ ذلك الوقت |
yaptığım şeyin doğru mu yoksa yanlış mı olduğunu söyleyemem. | Open Subtitles | لااستطيع ان اعرف اذا ماكان الذي عملته صواب ام لا |
Kilo açısından, tek yaptığım deney öncesi beslenme biçimime geri dönmek oldu. | Open Subtitles | و بخصوص وزني كل الذي عملته هو اني رجعت إلى نظامي الغذائي |
yaptığın doğru bir şey yok. Ama ona ne yapıyorsun? | Open Subtitles | مش اللى انت عملته دلوقت لكن اللى انت بتعمله معاها |
Kaybetmeyiz. Bu senin eski takımında falan yaptığın bişey miydi? | Open Subtitles | هذا النوعِ مِنْ القذارة فرقتكَ القديمة عملته معك؟ |
Bu benim üniversitede iken üzerinde çalıştığım tez. | TED | هذا البحث عملته عندما كنت طالباً بالجامعة. |
Tek yaptığım şey bilginin sunuluş sırasını değiştirmek. | TED | الشيء الوحيد الذي عملته هو تغيير الترتيب في الطريقة التي تقدم بها المعلومة |
Bu benim Eames sandalyesinin yapımı hakkında yaptığım kısa bir film. | TED | وهذا فيلم صغير عملته حول صناعة كرسي ردهة ايمز |
yaptığım işe uygun adi ve kirli bir yerdi. | Open Subtitles | حفره جرذان صغيره رخيصه تناسب العمل الذى عملته |
Ne işitirseniz işitin, ne kadar yalvarırsam yalvarayım, ne kadar çığlıklar atarsam atayım bu kapıyı açmayacaksınız, yoksa yaptığım her şeyi mahvedersiniz. | Open Subtitles | مهما تسمع في الداخل هناك مهما ترجيتك بشدة حتى لو كنت أصرخ بشكل مرعب لا تفتح هذا الباب و إلا سوف يضيع كلّ شيء عملته |
Bugüne kadar yaptığım en kötü şey: | Open Subtitles | لكن أسوأ شيء عملته ، صنعت خليطا لأتقيأ تقيأ مزيفا في البيت |
yaptığım işlerin tamamı altı ay içinde bitirilebilirdi. | Open Subtitles | العمل الذى عملته كان من المحتمل انا اعمله فى ست اشهر. |
Michael'a ne yaptığını anlattığımda, benim yaptığım şeyi tamamen unutacak. | Open Subtitles | عندما أخبر مايكل عمّا فعلته سوف ينسى كل ما عملته أنا إلا إذا أخبرته أنا أولاً |
Tutuklayın onu Sizin için yaptığım bunca şeyden sonra! | Open Subtitles | القوا القبض عليه، بعد كل ما عملته من أجلك أيها الخنزير |
Sen benim dostumsun. yaptığın her şeyi takdir ediyorum, gerçekten. | Open Subtitles | أنت صديقي بالفعل أقدّر كل ما عملته لأجلي |
Herkeste senin yaptığın şeyi yapacak göt yok. | Open Subtitles | يجب أن تتحلى بجرأة عالية لتُقدم على ما عملته |
Tüm yaz paparazziye sunduğun gösteri ve geçen haftaki polo maçında yaptığın çılgınlıktan sonra şimdi de bu. | Open Subtitles | أعني، بين العرض اللذي عملته للباباراتزي في الصيف وجنون حفلة البولو الأسبوع الماضي |
Önceden anlama derken yatağa gelmeden önce ayaklarına Febreze sıkmanı kastediyordum önceden yaptığın bir şeyi yapmam için kandırmanı değil. Sen "kandırma" diyorsun ben ise "hoş bir sürpriz" diyorum. | Open Subtitles | ليس خداعي لعمل شيء ما قد عملته بالفعل تسميه خداعا أسميه مفاجأة مفرحة |
Bu belgeleri imzalarsam, tüm varlığım, üzerinde çalıştığım her şey yok olacak. | Open Subtitles | اذا وقعت هذه الاوراق غدا فكل شيء لدي كل شيء عملته من اجله سيذهب اليه |
Darnell, birinin kendisin için yaptığı iyi bir şeye sevindiğinde her zaman aynı şekilde, limon dilmleri ile teşekkür eder. | Open Subtitles | عندما يكون دارنيل سعيداً بأمر عملته له, سيشكرك دائماً بسكر الليمون الذي يصنعه في المنزل |
Joanna'nın sana yaptığını Mavis'in bana yapmasına izin verir miyim sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد بأني سأدع مايفس تعمل بي ما عملته جوانا بك ؟ |
Bianchini'ye yaptığımı söyleyin. | Open Subtitles | اخبر بيانتشينى اني اريد ان اعمل هذا انا عملته |