Şu şekilde Bay Lock e senin işin kelimelerle, görüntüler, kırılgan şeyler. | Open Subtitles | حسناً , الأمر هكذا عملك هو الكلمات والصور و هى أشياء هشة |
senin işin, olumlu imajımızı artırmak. | Open Subtitles | عملك هو الترويج للصورة الإيجابية لهذا القسم |
senin işin, diğer insanların hayalini kurdukları fanteziyi yaşamak. | Open Subtitles | عملك هو الخيال تجعل أشخاص آخرين يحلمون به. |
sizin işiniz, bu önde görünen gibi şeyleri gün ışığına çıkarıp, tarihin sayfalarına yerleştirmek. | TED | عملك هو التنقيب في أشياء مثل هذه الظاهرة بمقدمة الصورة وإدخالها لصفحات التاريخ |
Yani senin işin beni Ryerson'ın çiftliğine sokmak. | Open Subtitles | لذا عملك هو لمساعدتي / / ندخل في مزرعة رايرسون. |
İkinci romanım yavaştan belirene dek bana iş bulmak Senin görevin. | Open Subtitles | عملك هو ايجاد شيء لي لاكتبه ومن ثم الامور ستتوالي بسلاسة |
İşin insanları kurtarmaktı. - Geçmiş zaman. | Open Subtitles | عملك هو حماية الناس. |
senin işin problemleri çözmek. Bu kadar ileri gitmemeliydi. | Open Subtitles | عملك هو ان تنظم فوضتى لم يجب ان تصل لهذا البعد |
senin işin haklı olmak, ve yaptığın işte en iyisin. | Open Subtitles | عملك هو أن تكون على صواب أنت أفضل في ما أنت تعمل. |
senin işin, hepsinin sapasağlam olduğundan emin olmak. | Open Subtitles | عملك هو أن تحافظ على الأجهزة بسلام وآمان |
senin işin ne dersem yapmak ve soru sormamak! | Open Subtitles | عملك هو ان تفعل ما آمرك به.. وان لاتسأل اية اسئلة |
senin işin Buck'ın seyahatlerini ayarlamak ve sözleşmelerde sorun çıkmamasından emin olmak için onunla gitmek. | Open Subtitles | عملك هو أن تتولى جميع رحلات باك وترافقه في جولاته لتتاكد من تنفيذ الالتزامات بسلاسة |
senin işin hastaya mümkün olan en iyi şekilde bakmak ve bunun içinde hastaya bakan kişiye hastanın durumunu söylemek de var. | Open Subtitles | عملك هو ان تزوّد مرضاك بأفضل رعاية، وذلك يضمّ إعلام |
senin işin kendin gibi olmak benim işim de ne olursa olsun seni sevmek. | Open Subtitles | عملك هو أن تكون نفسك و وظيفتي هي أن أحبك |
Çünkü senin işin öğretmek iken benim işim de başkalarından önce Rhymer gibi şirketleri tanımak. | Open Subtitles | لأن عملك هو التدريس و عملي هو أن أعلم حول مثل هذه الشركات ؟ قبل أي أحد |
Şu anda senin işin, buzu gözünün üstünde tutmak, tamam mı? | Open Subtitles | حالياً، عملك هو إبقاء الجليد على عينكِ، اتفقنا؟ |
Vergi toplamanın sizin işiniz oldugunu sanıyordum! Bu yüzden sizi desteklemiyor muyuz? | Open Subtitles | اعتقدت أن عملك هو جمع الضرائب، ألسنا ندعمكم لذلك؟ |
Bilmiyorum, bunu araştırmak sizin işiniz ama cevabı bildiğinizi görüyorum. | Open Subtitles | لا أعرف، عملك هو التحقيق بذلك ولكني أرى أنك تعلم حقاً |
Ama senin işin beni buradan çıkarmak. | Open Subtitles | لكن عملك هو أن تخرجني من هنا |
Eğer gerçekten bütün gün evde kalmak istiyorsan, o zaman Senin görevin ocağı gözetlemek. | Open Subtitles | إذا كنت حقاً تريد البقاء للأبد في المنزل عندها يصبح عملك هو أن تراقب الطبخ |