Birkaç gün sonra küçük bir adres defterinin içeriği elimize geçti. | Open Subtitles | بعد بضعة أيام حصلنا على نسخة عن دفتر عناوين أسود صغير, |
Odanın her tarafına, üstlerinde gidecekleri adres olan bir sürü kutu yayılmıştı. | Open Subtitles | في كل مكان بالغرفة كانت هناك صناديق مختلفة تحمل عناوين أماكن وصولها |
1990'dan beri tekrar Berlin'de. Doğu'da ve Batı'da çeşitli ev adresleri var. | Open Subtitles | عاد لبرلين منذ العام 1990 العديد من عناوين صناديق البريد شرقا وغربا |
Goa'uld gezegenlerinin adreslerini istemenizin nedeni başka bir kraliçe elde etmek istemeniz mi? | Open Subtitles | إذاً، تريدون عناوين البوابة المؤدية إلى عوالم الجواؤلد لأنكم تريدون أسر ملكة أخرى؟ |
Kimliklerde önce yakınlardaki veya yukarı bölgelerdeki ilçelere ait adresler görmeye başladık sonra başka eyaletlere ait adresler. | TED | بدأنا في الانتباه إلى بطاقات التعريف التي رأيناها: عناوين من المقاطعات القريبة والبعيدة ثم ببطء خارج الولاية. |
Görünen o ki, ne gönderen ne de alıcı adresi geçerli. | Open Subtitles | لقد إتضح أن كلا من عناوين الإرسال و لا الإرجاع حقيقية |
Anubis tüm bu gezegenlerin adresini biliyordu ve asla bulamamıştı. | Open Subtitles | أنوبيس كان يعرف عناوين كل تلك الكواكب ولم يجده أبداً |
Sistemde dört adres daha belirdi, ama görünüşe göre buradan çeviremiyoruz. | Open Subtitles | اربع عناوين اخري موجودة بالنظام لقد يبدو انها مغلقة بالنسبة لنا |
İsim ya da adres yok ama bazı arkadaşlarının fotoğrafları var. | Open Subtitles | لا أرى أي أسماء أو عناوين لكن توجد بعض الصور هنا |
Babamın adres defterini böylece vaftiz hediyeleri için teşekkür notu gönderebilirim. | Open Subtitles | .دفتر عناوين أبوي ابي ارسلهم بطاقات شكر على كل هدايا التعميد |
Hakkımda iyi düşünmeyen herkesle ahbaplığımı bitirseydim adres defterim şimdiye boş olurdu. | Open Subtitles | لو لم يعد كل من إنتقدني صديقي سيكون دفتر عناوين أصدقائي فارغاً |
İçinde Beşinci Kol'un diğer üyelerinin isimleri ve adresleri olabilir. | Open Subtitles | قد يكون هناك عناوين و أسماء لآخرين من الرتل الخامس |
Evet! Hillary, Natalie ve Tracy'nin adresleri var. | Open Subtitles | نعم،لقد حصلت على عناوين في هيلاري،ونتالي،وتريسي |
Elli bayanın adresleri elimizde. Hadi çalalım onları. | Open Subtitles | حسناً،لقد حصلنا على عناوين لـ50 سيدة،دعونا نكتشفها |
Gönüllü yardımcıların adreslerini söylememiz mümkün değil. | Open Subtitles | لا نستطيع بالطبع الكشف عن عناوين المتطوعين للمساعدة |
Yakın zamanda doğum yapmış kişilerin adreslerini almamın imkanı var mı? | Open Subtitles | هل من الممكن أن أحصل على عناوين الأشخاص الذين قاموا مؤخراَ بعمل شهادات ميلاد؟ |
Farklı adresler, farklı girişler, ama ikisi de aynı yere gidiyor... yukarıdaki büroya. | Open Subtitles | عناوين مختلفة , مداخل مختلفة كلها تؤدى إلى نفس المكان إلى المكتب بالطابق العلوي |
50 hanımımn adresi var. Onları araştıralım. | Open Subtitles | حسناً،لقد حصلنا على عناوين لـ50 سيدة،دعونا نكتشفها |
Bunun mekanizması, daha önce de söylediğim gibi, bahsi geçen IP adresini gösteren kişiyi ortadan kaldırmak. | TED | والآلية للقيام بذلك كما قلت، هو أنه يجب أن تأخذ أي شيء يشير إلى عناوين بروتوكول الإنترنت تلك. |
başlıklar söyle, " Milyonlarca insan bu geceyi de canlı geçirdi." | Open Subtitles | عناوين بارزة يجب أن تقرأ , الملايين تنجو من ليل نيويورك |
Bu böcek öldürücülerin bir sınıfı, neonikontinoidler, şu anda dünyanın her yerinde başlıkları süslüyor. | TED | ومن بين تلك المبيدات الحشرية، النيونيكوتنويدز، الذي يتصدر عناوين الصحف حاليا حول العالم. |
Generali girişte görmüşsündür, etrafı bu kadar incelemene karşın haber başlıklarını iyi okumadın herhalde. | Open Subtitles | لا أظن ذلك، قد تكونا رأيتما الجنال فى الممر الآن ولكن بحكم تجولكما لم تسنح لكم الفرصة لقراءة عناوين أخبار اليوم |
Sadece doğdu. Bunlar patlamalı kelimelerdir, ...devlet birlik adreslerinin tarihsel kayıtlarında görülüyor. | TED | توصلت للتو. هذه الكلمات المتقطعة، تبحث في سجل تاريخي للدولة من عناوين الإتحاد. |
Seçimden bir hafta öncesinde pekte umduğum gibi bir başlık değil bu. | Open Subtitles | إنها ليست تماماً عناوين الصحف التي كنت أود أن تكون قبل أسبوع من الانتخابات |
Bu tür sağlık haber manşetleri haberleri istila eder ve genelde birbirleri ile çelişirler. | TED | ملأت عناوين الأخبار من هذا النوع نشرات الأخبار، والتي تتّسم في أغلب الحالات بتناقضها. |
Park çevresindeki öğrenci adreslerine yoğunlaşarak alanı daraltalım. | Open Subtitles | دعينا نضيّق ذلك على الطلاب ونبحث عن عناوين الطلاب في كل 4 قطر من المنّتزه. |
İstasyon isimleri ve işaret levhaları Almanları şaşırtmak üzere kaldırılmıştı. | Open Subtitles | أسماء المحطات و عناوين البريد تمت أزالتها لتضليل الغزاه الألمان |
Bilmiyorum. Bunlardan belki önceki adreslere ve bilgilere ulaşabiliriz. | Open Subtitles | لا أعرف، ربما هناك عناوين سابقة أو معارف |