"عَمِلتَ" - Translation from Arabic to Turkish

• yaptın
• yaptığını
• yaptığın
• yapmadın
• yaptınız
• yaptığına
• yapmamı
• yaptıkların
• başardın

Zavallı adama ne yaptın, Frasier?
فرايزر، ماذا عَمِلتَ أنت الرجلُ الفقيرُ؟

Evet. Söyle dün gece nereye gittin, ne yaptın?
أخبرْني اين ذَهبتَ ليلة أمس، عَمِلتَ اية.

Bu akşam iyi bir iş yaptın.
أنت عَمِلتَ بَعْض العملِ اللطيفِ الحقيقيِ هناك اليوم.

Belki onun ne yaptığını sormalısın, kendine neden böyle olmasına sebep olduğunu sormalısın.
أنت يَجِبُ أَنْ تُسْأَلَ ما أنت لتَرْكه يَحْدثُ. أَو ما أنت ما عَمِلتَ.

Bu akşam yaptığın her şey için teşekkür ederim.
وشكراً لكم لكُلّ شيءِ أنت عَمِلتَ اللّيلة،

Evet, biliyorum, Cole ama bunu isteyerek yapmadın, fark bu.
نعم، أَعْرفُ، كول، لَكنَّك ما عَمِلتَ هو بشكل راغب، وذلك الإختلافُ.

Ve bunların hepsini bu sabah kütüphanede yaptınız.
وأنت عَمِلتَ كُلّ هذا هذا الصباحِ في المكتبةِ.

Bunu yaptığına inanamıyorum.
البولدوغ، أنا لا أَستطيعُ إعتِقاد بأنّك عَمِلتَ ذلك.

Hep aynı şeyi yapıyorsun ve yine yaptın.
أنت عَمِلتَ نفس الشيءِ أنت دائماً تَعمَلُ.

Bütün bunları sen yaptın öyle değil mi?
أنت الواحد الذي عَمِلتَ كُلّ هذا، أليس كذلك؟

Galiba yapmak zorunda olduğun şeyi yaptın. Evet.
حَسناً، أَحْزرُ بأنّك عَمِلتَ ما كان على ك أن تَعمَلُ.

Bütün işi sen yaptın, ben sadece burada yaşadım.
أنت عَمِلتَ كُلّ العمل. أنا فقط عِشتُ هنا.

Sen de aynısını yaptın, ben de, ama asıl mevzu, neden böyle oldu?
عَملتَه، عَملتُه، لكن إنّ السؤالَ، لماذا عَمِلتَ هو؟

Dünya için neyin iyi olduğunu düşünüyorsan onu yaptın.
أنت عَمِلتَ الذي إعتقدتَ كُنْتَ أفضل للعالمِ.

İsyankarlar bertaraf edildi, ve sen herkesten fazlasını yaptın.
إنّ الثوّارَ مُزَالون، وأنت عَمِلتَ أكثر مِنْ أي واحد.

Neden böyle birşey yaptın?
حَسناً، لماذا أنت عَمِلتَ ذلك؟

Peki, bana tam olarak ne yaptığını söyle ki; yediğin naneyi düzeltebileyim.
الموافقة، يُخبرُني بالضبط ما أنت عَمِلتَ لذا أنا يُمْكِنُ أَنْ أَبْدأَ إلْغائه.

Bugün hiç tarzın olmayan bir şey yaptığını duydum.
سمعت بأنّك عَمِلتَ شيء غير عادي بالأحرى هذا اليوم

-Bana bunu yaptığını söyleme.
نعم. رجاءً لا تُخبرْني أنت عَمِلتَ ذلك لي.

Ama önemlidir. - Bu gece yaptığın şey bana gurur verdi.
وما أنت عَمِلتَ اللّيلة هناك يَجْعلُني فخور جداً.

Bütün o gençken yaptığın şeylerden dolayı mı üzüldüğümü mü sanıyorsun?
تُفكّرُ كُلّ تلك المادةِ الذي أَنا منزعجُ، بأَنْك عَمِلتَ كa مراهق؟

Ama bunu tek başına yapmadın, değil mi?
لَكنَّك ما عَمِلتَ هذا لوحده، أليس كذلك؟

- Neyse, yapabileceğinizi yaptınız.
- حَسناً، أنت عَمِلتَ ما أنت يُمْكِنُ أَنْ.

Bunu yaptığına inanamıyorum.
أنا لا أَستطيعُ الإعتِقاد أنت عَمِلتَ ذلك.

Ne yapmamı istersin, yeter ki söyle.
ماذا عَمِلتَ تُريدُني إلى؟ سمّه.

Sadece burada yaptıkların için değil, gelecekte yapacakların için de.
ليس فقط لأي غرض أنت عَمِلتَ هنا، لكن ما أنت تَذْهبُ ليَعمَلُ في المستقبلِ.

Şu anda beni içine alarak iyi bir iş başardın.
أنت عَمِلتَ عمل جيّد جداً للسَماح لي بالدخول الآن