| Çaylak bir sürücüm var. Adı Jimmy Bly. 5 yarış kazandı. | Open Subtitles | لدي سائق صاعد ، اسمه جيمــي بلاي فاز في خمسة سباقات |
| Savaş sona erdi ve gelecek kazandı. Geçmişin hiç şansı yoktu. | Open Subtitles | الحرب انتهت والمستقبل قد فاز لم يكن للماضي أي فرصة للفوز |
| 2004'te Rus yanlısı aday Viktor Yanukoviç başkanlık seçimini kazandı. | Open Subtitles | في عام 2004 فاز المرشح الأوكراني فيكتور يونوكوفيتش بأصوات الناخبين |
| Söylediğim gibi, o kazanırsa, 1 e 5 vereceksiniz. Böylesi eğlenceli. | Open Subtitles | كما أخبرتكم, إذا فاز ستدفعون 5 إلى 1 هذا هو العدل |
| Piyango'yu yeni kazanmış birinin paranın değeri tanımlamasına güvenir miydiniz? | TED | هل تثق بشخص ما فاز للتو باليانصيب ليقدم تعريفاً دقيقاً لماهية العملة؟ |
| Fez, eninde sonunda kurtulacağım buradan sonra da kıçına tekmeyi basacağım! | Open Subtitles | فاز ، سأتحرر في النهاية وحينها سأركل مؤخرتك |
| 9 defa olimpiyat madalyası kazanan Uçan Finli lakaplı sporcu kimdir? | Open Subtitles | من الذي فاز بالميدالية الأوليمبية 9 مرات ، ولقبه الفنلندي الطائر |
| Çok gülünçsün. Bekle, bekle, bekle. O savaşı kim kazandı? | Open Subtitles | انتظري ، انتظري ، انتظري من فاز بتلك المُباراة ؟ |
| Moskova'da 4.000 metre takibinde altın madalya kazandı. | TED | فاز بالميدالية الذهبية في موسكو في سباق تسارع الـ 4,000 متر. |
| Sonunda Senato kazandı ve Temsilciler Meclisi kaybetti, | TED | وهكذا، في النهاية، فاز مجلس الشيوخ وخسر مجلس النواب، |
| Eğer yarışmayı kaydedip hala izlemediyseniz, sizin için sürprizi bozmak istemem... ama Watson üstün bir şekilde kazandı. | TED | أنا لا أريد أن أفشي بالنتيجة، إذا كنت لم تشاهد المسابقة لكن واتسون فاز بسهولة. |
| Sonunda, gençler elde ettikleri bilgiler ile davayı kazandı ve otoyolun altında kendi kaykay parklarını inşa edebildiler. | TED | في النهاية، فاز المراهقون بالقضية بذلك الدليل، وأصبحوا قادرين على بناء منتزه التزلج الخاص بهم. أسفل الطريق السريع ذلك. |
| Warriors maçı kazandı ve şampiyonluk maçına geçti. | TED | فاز الووريورز بالمباراة وحصدوا لقب البطولة. |
| İlk antibiyotik olan penisilinin geliştirilmesine katkı sağlayan çalışması ile Nobel Tıp Ödülü'nü kazandı. | TED | لقد فاز بجائزة نوبل في الطب عن أعماله التي ساعدت في تطوير أول مضاد حيوي: البنسلين. |
| 1956 yılında Jacques Cousteau'nun bir belgeseli hem Altın Palmiye hem de Oscar ödülü kazandı. | TED | في عام 1956، فاز فيلم وثائقي من إخراج جاك كوستو بجائزة السعفة الذهبية وجائزة الأوسكار. |
| Peki ya 10,000 de 1 şansla kazanırsa ne olur? | Open Subtitles | ولكن ماذا لو فاز في 1 من أصل 10000 فرصة؟ |
| Turnuvayı kazanırsa, kazanacağı beş milyon dolarlık ödülü kaybettiği yoldaşının dul eşine bağışlayacakmış. | Open Subtitles | إذا فاز في المباراة, فإنه سيتبرع بالخمسة ملايين دولار لصالح أرملة صديقه المتوفى. |
| Fakat geçtiğimiz sene heceleme yarışmasını kazanmış. | Open Subtitles | لكنه عندما فاز في الهجاء كانت في العام الماضي. |
| Fez, bu iki Fransızı... sanki Fransız öpüşme festivalinde Fransız öpüşüyorlarmış gibi yakaladık. | Open Subtitles | فاز ، لتونا أمسكنا هاذان الانثنين يقبلان بعضهما بالألسن كثنائي فرنسي في في مهرجان فرنسي |
| kazanan takımın adlarının ne ile kafiyeli olduğunu bilmek istiyor musun? | Open Subtitles | الفريق الذي فاز ، يريد أن يعرف بما يقفى اسمه ؟ |
| - Evet. Bana mesaj attı ve büyük para kazandığını söyledi. | Open Subtitles | أجل، بعث لي برسالة نصية يقول فيها أنّه فاز بجائزة كبرى. |
| Çok sevinecek. Geçen sene babası panayırda bunu onun için kazanmıştı. | Open Subtitles | سوف تكون سعيده فوالدها فاز به لأجلها بالاحتفال العام الماضي ؟ |
| Çok turnuva kazanmış. Kendisi ve onuru için kazanıyor. | Open Subtitles | لقد فاز ببطولات كثيرة يفوز بها لأجل نفسه وشرفه |
| Şimdiye kadar köylülerin kazandığı bir arazi davası duydunuz mu? | Open Subtitles | هل تعلم أى قضية عن أرض فاز بها أهالى القرى |
| Bayan Nathan ile görüşmeden diski aldı ve gitti. | Open Subtitles | فاز بالقرص المرن حتى بدون ان يقابل السّيدة ناثان. |
| Kıvılcım'ın enerjisi iyi. Aralarında en hızlısı, bütün yarışları kazanır. | Open Subtitles | وسبارك لديه طاقة جيدة هو الاسرع فاز فى كل السباقات |
| Büyükbaban o gün büyük ödülü kazanınca, ona 100 dolar verdi. | Open Subtitles | بعد أن فاز جدّك بالجائزة أعطاه مائة دولار، |
| Geçen yıl iyon partikülü hızlandırıcımız birinci oldu. | Open Subtitles | العام الماضي، فاز مسرعنا الأيوني للجزيئات بالمركز الأول. |
| - Ya da kumarda kazanmıştır. - Doğru. Kumarda kazanmıştır. | Open Subtitles | أو ربما، فاز بها بلعبة ورق - هذه هي، فاز بها بلعبة ورق - |
| Bu işe yaradı ve 1962'de bilgisayar Connecticut eyaleti şampiyonunu yendi. | TED | وبالفعل نجحت فكرته وفي عام 1962 فاز هذا الكمبيوتر ببطولة ولاية كونيتيكت |