"فالناس" - Translation from Arabic to Turkish

    • İnsanlar
        
    • İnsanların
        
    • Halk
        
    İnsanlar aslında işadamlarına hükümetlere ve liderlere güvendiklerinden daha fazla güveniyorlar. TED فالناس في الحقيقة يثقون برجال الأعمال أكثر من ثقتهم بالحكومات والسياسيين
    Bir keresinde benim bildirimim dolanmıştı ortalıkta... okuyan insanlar doğal olarak. Open Subtitles وعندما تم تداول بحثي فالناس الذين قرأوا بحثي سيجدون بشكل طبيعي
    Buraya gecenini bir vakti geliyorsun insanlar ikiniz için şaşırmaya başlıyacaklar. Open Subtitles إذا أتيت لهنا في أيام عطلتك فالناس سوف تبدأ بالخلط بينكما
    Eğer geleneğe uyarsak burada ki insanlar sevdiklerinin kader tarafından alındığına inanacaklar. Open Subtitles إذا إتبعنا العادات فالناس هنا سوف يتذكرون أن أحباوهم سيلقون هذا المصير
    İnsanların temiz iğneler kullanmasını istiyorsunuz, ve bağımlılar da temiz iğneler kullanmak istiyor. TED فالناس تريد الإبر النظيفة والمدمنين يردون أيضاً الإبر النظيفة
    İnsanlar bu böcekleri yiyorlar ama sadece aç olduklarından değil bunların birer lezzet olduklarını düşündüklerinden. TED فالناس هناك يأكلون منه، ليسوا لأنهم جائعين، ولكن لأنهم يعتقدون انها شهية.
    İnsanlar odaya girdiğinde bunun yerdeki bir saçmalık olduğunu düşünüp görmezden gelecekti. TED لذلك فالناس يسيرون في الغرفة وقد يتجاهلونه تقريبا، معتقدين أنه فقط قمامة مرمية على الأرض.
    "Acequias"ta insanlar nadir su kaynaklarını yıllar, yüzyıllar ve yüzlerce yüzyıllar boyunca yönetebiliyorlar. TED فالناس في الساقية كانوا يتشاركون مصادر المياه المحدودة لمئات السنين.
    Ve böylece bunu düşünmemiz gerektiğini söylediğinde, bazı ozon etkileri olacağı halde... ...insanlar onu ciddiye aldı. TED لذا فالناس أخذوا كلامه محمل الجد عندما قال يجب علينا أن نفكر في هذا, بالرغم من أنه سيكون هناك بعض الآثار على الأوزون
    İnsanlar sizin ilginizi çekmeyebilecek pek çok şeye ilgi duyarlar, mavi peynir ve kişniş gibi. TED فالناس تتدخل في كل الأمور التي لا تعنيها، مثل الجبن الأزرق أو الكزبرة.
    İnsanlar partilerini eskisinden çok daha fazla tutuyor. TED حسنا فالناس تتبع الجمع أكثر مما اعتادت عليه.
    İnsanlar anketcilerin telefonlarına cevap vermek istemiyorlar ve şaşırtıcı ölçüde yalan söyleyebilirler de. TED فالناس يترددون حقًا في الإجابة على منظمي الاستطلاع بالهاتف، وأيضًا، الصادم أكثر، أن الناس قد يكذبون.
    İnsanlar çatılarında minder içlerini kuruturlar ya da havalandırırlar. TED فالناس يجففون أو يعرضون مراتبهم للهواء على سطوح منازلهم.
    Ve bu beco’lar normalde çok kalabalıktır ve insanlar onların yukarılarına mobilyalarını taşırlar veya buzdolaplarını taşırlar, bu tür şeyleri. TED وتلك الـ بيكو تكون عادة مزدحمة جدا، فالناس يجمعون الأثاثات أو الثلاجات بالقمة، كل أنواع الأشياء.
    Ödüller gereklidir. İnsanlar parayı hakederler. TED نحن بحاجة للحوافز، فالناس يجب أن تكتسب قوتها.
    İnsanlar paralarının büyük bir kısmını sağlık sorunları ve içme suyu için harcıyorlardı. TED فالناس كانت تنفق نقودهم على المواضيع الصحية وشرب المياة.
    Yani, dünyanın her yerinde insanlar aynı şeyi yapıyor. TED ولذا فالناس من كل أرجاء العالم يفعلون نفس الشئ.
    Yani insanlar kollarını sıvayıp, ellerini taşın altına koyuyorlar. Onlar bu becerileri kazanmak istiyor. TED اذا فالناس يعملون بايديهم. ويشمرون سواعدهم انهم بحاجة لهذه المهارات
    İnsanlar kendileri için seçimler yapmalıdır, bazen başka insanların ne istediği veya tavsiye ettiğine bakmaksızın ısrarlı bir biçimde. TED فالناس يجب عليهم ان يختاروا بأيديهم قراراتهم .. وان يتمسكوا بها جيدا مهما كان رأي الآخرين بقرارهم ومهما كانت نصائحهم
    Böylece Kansas'ta, bir buğday tarlasındaki insanların anlaması gerekir ki okyanuslar onlar için de merkezi yerlerdir. TED إذاً فالناس في كانساس, في حقل قمح في كانساس يجب أن يفهموا أن المحيطات هي مركزية لهم أيضا
    Halk onun kızının varis, sizinkinin piç olduğunu söylüyor. Open Subtitles فالناس يقولون بأن أبنتها هى الوريثة وأن أبنتك لقيطة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more