Ve bu noktada hissettiğim şey, ortada dev bir boşluk olduğuydu. | TED | ولذلك احساس الذي احسست به هو ان هناك فجوة عملاقة هنا. |
fark edeceksiniz ki, ortada çok büyük bir boşluk var. | TED | ولكن الأمر أنه، ستلاحظون أن هناك فجوة كبيرة في المنتصف. |
Eğer onlardan biri patlarsa, güvertede delik açılır. Dikkat et. | Open Subtitles | تبلغ فجوة تحدث إحداها انفجرت إن حذراً كن السفينة، سطح |
Altı ayda, tuzlu su o ekranda bir delik açacaktır. | Open Subtitles | ست أشهر كأقصى تقدير، الماء المالح سيثقب فجوة في الشاشة |
İki boşluğumuz var: Bilgi boşluğumuz ve cazibe boşluğumuz var. Bilgi boşluğu konusunda düşünüyoruz. İnsanları nasıl eğitiyoruz? | TED | لدينا فجوتان: لدينا فجوة معرفية ولدينا فجوة الرغبة. الفجوة المعرفية هي شيء نفكر فيه: كيف نعلّم الناس؟ |
En uzun ticari açık sekiz dakikaydı mağara adamı ortaya çıkmadan önce. | Open Subtitles | أطول فجوة في المقايضة كانت 8 دقائق حتى إشترى فتانا كل شيء |
Ufak bir boşluk var, aşağıya bakma eğer yükseklik korkun varsa. | Open Subtitles | هناك فجوة صغيرة لا تنظري لأسفل إذا كنت تعانين من الدوار |
Peki, ilk olarak ufak dediğin boşluk yaklaşık 1.5 metre kadardı. | Open Subtitles | حسنا، قبل كل شيء ما سميته فجوة كان بعرض 3 أقدام |
Onlara bu rahatsız edici fotoğrafları gösterirken bu dikkat arasındaki boşluk gitgide kapanıyor, önemi azalıyor. | TED | لوعرضنا صورََا مؤلمة أثناء قيامهم بالتجربة، تنكمش فجوة الانتباه تلك وتقل شدتها. |
Ve görev ile hareket sistemi arasında büyük bir boşluk bulunmaktadır. | TED | وهناك فجوة كبيرة بين المهام ونظام الحركة. |
Hakkında konuştuğumuz şey, bu dijital boşluk işte, bu bir sayısal uçurum değil. | TED | ما يعني أن ما نتحدث عنه هو "هوة رقمية"، وليست مجرد فجوة رقمية. |
Bilgimizdeki kocaman boşluk kaybolmuyor bununla. | TED | و لكن من شأن هذا الأمر أن يسبب فجوة كبيرة في معرفتنا |
Bir delik Var Dünyada Kocaman Kara Bir Çukur Gibi | Open Subtitles | هناك فجوة في العالم تبدو و كأنها حفرة عميقة عظيمة |
Bir delik Var Dünyada Kocaman Kara Bir Çukur Gibi | Open Subtitles | هناك فجوة في العالم تبدو و كأنها حفرة عميقة عظيمة |
İtaatsizlik edersen kafanda delik açacak bir düğmeye basmak için bekliyor mu? | Open Subtitles | ينتظر كي يضغط زراً من شأنه صنع فجوة بجمجتك إذا عصيتِ الأوامر؟ |
Toplum, 20 yıllık bir bağlam boşluğu yarattı. | TED | لقد خلق المجتمع فجوة جديدة لا أهمية لها، عمرها 20 سنة. |
Gördüğüm en kötü vakanın kolunda bunun gibi bir dış sabitleyici vardı ama aynı zamanda düzeltilmesi gereken bir açık parçalı kırığı da vardı. | Open Subtitles | أسوأ حالة قد رأيتها كانت لرجل بآداة مثبتة إلى ذراعه كهذه ولكن كان لديه فجوة واسعة بعظام مكشوفة |
Bakın, gaz fışkırması, 800 metre genişliğinde ve en az 3 kilometre derinliğinde bir yarık oluşturmuş. | Open Subtitles | الغازات الناتجة عنه خلقت فجوة بعرض 1.5 ميل وعمق 2 ميل |
Sana yeni bir göt deliği açacağım. | Open Subtitles | ماذا لو فَتَحْتُ لك فجوة جديدة في جسدك ؟ |
Son darbeyi indirmeden hemen önce zamanda bir geçit açtım ve onu kötülüğümün hakim olduğu bir geleceğe yolladım. | Open Subtitles | وقبل الضربة الأخيرة فتحت فجوة في الزمن و قذفته إلي المستقبل حيث يكون شري هو القانون |
Yani Çavuş Bedford... kurumlu bir delikten çıktığı... sonra da bu çamurlu barakaların altında... yüzükoyun sürünmesinden dolayı... yüzüne kurum ve çamur bulaşmış olabilir. | Open Subtitles | إذن بما ان الرقيب بيدفورد قد تسلل من خلال فجوة يلطخها اثر السواد من الموقد و زحف بوجهه لأسفل تحت العنبر حيث الطين |
Alkol seviyeleri sıfır ama anyon açığı asidozları var. | Open Subtitles | ومعدل الكحول فيها صفر, ولكن هنالك أحماض بسبب فجوة في الأيونات |
Muazzam büyüklükteki volkanik çatlak yarım milyon mil karelik lav püskürmüştür. | Open Subtitles | فجوة بركانيّة ضخمة قذفت نصف مليون ميل مربع من الحمم. |
Temel olarak kıvılcım aralığı aparatının daha hassas bir versiyonudur. | Open Subtitles | أنها في الأساس نسخة أكثر حساسية من جهاز فجوة الشرارة. |
Evin olduğu yerde bir krater vardı. | Open Subtitles | لم يكن هناك سوى فجوة فى الأرض .. فى مكان منزلى تماماً |
Gerçekten de 10 milyon dolarin olusturacagi boslugu fark etmeyecegimi mi sandin? | Open Subtitles | هل ظننت حقاً أني لن ألاحظ فجوة قدرها 10 ملايين دولار؟ |