| Sonra yıllarca sonra... onu nişanlımla tanıştırmak gibi... korkunç bir hata yaptım. | Open Subtitles | حسنا بعد عدة سنوات قمت بخطأ فظيعا بأن قمت بتعريفه إلى خطيبتى |
| korkunç bir şey söylediğinin farkına varmalısın ve komik biri değilsin. | Open Subtitles | عليك أن تدرك بأنك قلت شيء فظيعا وأنت لست شخص مضحك |
| Size gelince, eşiniz bu konuda korkunç bir bedel ödedi ve kurul sonuna kadar arkanızda olduğumuzu bilmenizi istiyor. | Open Subtitles | وأنت, زوجتك دفعت ثمنًا فظيعا مقابل هذا، لكن مجلس الإدارة يريدك أن تعرف أن لديك دعمنا الكامل في هذا. |
| Sperm ve paçuli gibi kokardı. berbat bir şeydi. | Open Subtitles | كانت رائحته تشبه رائحة نبتة البتشولي العادية، كان فظيعا |
| Hayır, bu yüzden ilk başlarda çok korkunçtu. | Open Subtitles | لا , و لهذا السبب كان الأمر فظيعا جدا في البداية |
| Sadece ilk karşılaşmamız ne kadar kötüydü diye düşünüyordum. | Open Subtitles | حسنا لقد كنت أفكر كيف كان لقائنا الاول فظيعا |
| Eve geldiğinde çok kötü görünüyordu sanki hep kafasına bir balta inmesini beklemişti. | Open Subtitles | وعندما عاد أخيرا بدا فظيعا مثلما ينتظر المقصلة التي ستسقط طوال اليوم |
| Biliyorum ki polis korkunç bir hata yapıyor. | Open Subtitles | ولاداعى ان تخبرينى بأن البوليس قد ارتكب خطأ فظيعا |
| korkunç şeyler anlattı. Onun aklını kaçırdığını zannettim! | Open Subtitles | ما قالته لي كان فظيعا ، لقد أعتقدت أنها جُنت |
| Burada da devrim oldu. İlk zamanlar bütün cesur insanlar katıldı. Devrim onlara korkunç şeyler yaptı. | Open Subtitles | كان لدينا ثورة، وكل الناس الشجعان اشتركوا بها، وما فعلته بهم كان فظيعا |
| Tanrı annemle babamın ruhlarını bağışlasın, korkunç bir şekilde öldüler, çok iyi bir bahçıvanları vardı. | Open Subtitles | شيء مثل هذا أبويا .. طيب الله ثراهما كلاهما ماتا موتا فظيعا |
| Televizyondan söyleyemem ama korkunç görünüyor. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أذكر لكم ماذا ولكن يبدو فظيعا |
| korkunç bir şey yaptın Matt, korkunç. | Open Subtitles | لقد فعلت شيئا فظيعا يا ماثيو, شيئا فظيعا |
| Eski insanlar yüzlerce yıl önce korkunç bir şey yaptı ve bu sular oluştu, değil mi? | Open Subtitles | القدماء ارتكبوا شيئاً فظيعا اليس كذلك كي يتسببوا بكل هذا الماء منذ مئات السنين |
| Sürekli yinelenen korkunç bir kabus gibiydi. | Open Subtitles | .. كان كابوسا فظيعا إستمر يحدث مره ثانيه |
| O gece biraz berbat şeyler söyledim, değil mi? | Open Subtitles | قلت شيئا فظيعا كهذا بتلك الليلة،حقا؟ |
| Dürüst olmak gerekirse, burası berbat görünüyor. | Open Subtitles | ،كي أكون صادقا هذا المكان يبدو فظيعا |
| Sergei berbat bir kocaydı. Ve berbat bir eski koca. | Open Subtitles | سيرجي كان زوجا فظيعا وزوج سابق فظيع |
| Evet. korkunçtu. O ağladı, ben ağladım. | Open Subtitles | لقد كان موقفا فظيعا ، لقد بكت ، و أنا بكيت لقد رمتني بأشياء و خبطتني |
| Onlar Kapitalist olduğundan korkması gerekenlerin biz olduğunu düşünüyorduk ve bu bizim için korkunçtu. | Open Subtitles | وكنا نعتقد أنه يتوجب علينا نحن أن نخاف منهم لأنهم كانوا رأسماليين وكان ذلك شيئا فظيعا بالنسبة لنا |
| korkunçtu. Bu kadar kötü oynayan birini daha önce hiç görmemiştim. | Open Subtitles | لقد كان فظيعا أنا لم أري شخصا يلعب بهذا السوء |
| Daha önce de başımıza gelmişti ve çok kötüydü. | Open Subtitles | لقد حدث هذا سابقا, وكان هذا فظيعا |
| Tam tersi. Bu kadar modayken sorgulanmamak çok kötü bir olay. | Open Subtitles | على العكس, سيكون هذا فظيعا ان لم يتم الأستجواب وهو شئ عصرى |
| Son rapor oldukça berbattı unuttun mu? "İngiltere bir eşikte". | Open Subtitles | التقرير الأخير كان فظيعا انجلترا على الحافة, أتتذكر ؟ |
| Sonra fotoğrafçıya dedim ki... O kadar kötü bir şey dedim ki bir Fransız filmine bile koymazsın. | Open Subtitles | ثم قلتُ للمُصور شيئا فظيعا لا يمكنكَ حتى قوله في فيلم فرنسي |