"فعليه" - Translation from Arabic to Turkish

    • istiyorsa
        
    • varsa
        
    Benim için son kez şansını denemek istiyorsa bu gece yapmak zorunda. Open Subtitles إن أراد أن يوجّه إليّ ضربةً أخيرة، فعليه أن يفعل ذلك الليلة
    Eğer oğlum onunla görüşmek istiyorsa görüşebilir. Open Subtitles إذا قال ابني انه يريد مقابلتها، فعليه أن يقابلها
    Ben de onu görmek istemiyorum... ama bu kahrolası valizi istiyorsa... gelip almalı! Open Subtitles وأنا لا أريد أن اراه أيضاً ولكن لو كان يريد حقيبته اللعينة فعليه إن يأتى لهنا ويأخذها
    Bir sensörünüz varsa koşu performansını ya da diz tesirini bir çift ayakkabı olma özelliğini koruyarak ölçebilir. TED إن كان بها مستشعر، فعليه أن يقيس أداءك في الركض أو تأثير الركب، بينما يبقى أفضل حذاء للركض.
    Dua etmek isteyeniniz varsa durmasın. Open Subtitles اذا كان احد لديه صلاة فعليه ان يقوم بها الان
    -Eger yürümesini istiyorsa, bütünüyle seni sevmeli. Open Subtitles إذا أراد نجاح العلاقة فعليه أن يحبك بكل ما فيك
    Eğer benim yerimde olmaya çalışan kişi benimle aynı şeyleri düşünüyor ve bana yardım etmek istiyorsa, öncelikle böyle hareketleri bırakıp benim düşüncelerimi anlamasını istiyorum. Open Subtitles إن كان الشخص الذي ادعى بأنه أنا راضِ عن ذلك ويرغب بأن يكون مساعدي فعليه أو عليها الامتناع عن عمل أي أفعال حمقاء
    Eğer bu yavru kapuçin, burada hayatta kalmak istiyorsa, bağımsızlığını kazanmalı. Open Subtitles لو أراد هذا القرد الصغير أن يعيش هنا فعليه أن يصير مستقلاً
    Kendisini Müzik Kutusu'na götürmemi istiyorsa, bilekliğimi kesmek zorunda! Open Subtitles إن أرادني أن أحصلَ لهُ على صندوق الموسيقى، فعليه أن يقطع سوار التتبع
    İçindeki yayınlamak istiyorsa gardiyanının kan örneğine ihtiyacı olacak. Open Subtitles إن كان يود بث المعلومات فعليه بالحصول، على عيّنة من دم الحارس
    Ama insanlara yardım etmek istiyorsa, sanırım burada ekiple yapmalı. Open Subtitles لكن اعتقد انه ان اراد مساعدة الناس فعليه ان يفعل هذا هنا مع الفريق
    Bir adam senin sütünden istiyorsa bütün ineği almak zorunda. Open Subtitles ،أجل، إن أراد رجلاً حليبك .فعليه شراء البقرة بأكمها
    Ben artık onun ayık kalma koçu değilim eğer ayık kalmak istiyorsa kendi yapmalı, o da biliyor zaten Open Subtitles أنا لم أعد رفيقة اليقظة وإن كان سيبقى نظيفاً , فعليه القيام بالعمل لوحده ..
    Belediye Başkanı buluşmak istiyorsa buraya gelsin. Open Subtitles إن أراد العمدة قول مرحبًا، فعليه القدوم إلى هنا.
    Onun olan şeyi istiyorsa, benim olanı bana geri verecek. Open Subtitles إذا أراد استرجاع ما يخصّه، فعليه إعادة ما يخصّني.
    Paraya ihtiyacι varsa bankadan kredi alabilir. Open Subtitles من يحتاج مالا فعليه ان يقدم طلب قرض من البنك
    Bir şeyler olacağı varsa, bu akşam olması lazım. Open Subtitles إن كان سيحصل شيء بهذا الهراء فعليه أن يحصل الآن
    Aranızda bir şey bilen varsa daha önce de olsa gözlemlediğiniz bir şey varsa, şu numarayı arayın. Open Subtitles لو أن أحداً رأى شيئاً من قبل فعليه أن يتصل بهذا الرقم
    Ve bir sorunu varsa, bunu yakını bir pedere itiraf etmeli, ya da Monsenyöre. (Yüksek rütbeli papaz.) Open Subtitles وإن واجهته المشاكل فعليه الإعتراف إلى كاهن زميل، أو إلى الكاهن الأعظم
    Yanlışım varsa düzelt ama katil tüpü açtıysa virüsten etkilenmesi gerekiyordu bu durumda, ya ölmek üzeredir ya da çoktan ölmüş olmalı. Open Subtitles لكي يقوم القاتل بفتح القارورة فعليه أن يعرّض نفسه للفيروس وفي هذه الحالة إما أنه يحتضر، أو قد مات فعلاً
    Sorunu olan varsa benimle konuşabilir. Open Subtitles إن كان هناك شخص لديه مشكلة بهذا فعليه مواجهتي.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more