"فقدانه" - Translation from Arabic to Turkish

• kayıp
• kaybetmek
• kaybolduğunu
• kaybetmekten
• kaybetmenin
• kaybı
• kaybının
• kaybetmesi
• kaybetmeyi
• kaybolduğu
• kaybedemeyiz
• kaybetmeye
• kaybedemem
• kaybettikten

Aslında ilk kayıp ihbarından sonraki 48 saat içinde ölmüş.
في الواقع، توفي بعد 48 ساعة منذ الإبلاغ عن فقدانه

-Eğer öyleyse, kayıp diyeceğim. -Joyce bundan hoşlanmayacak.
إذا فعل, فسوف أتصل بالشرطة و أبلغ عن فقدانه

kaybetmek istemiyorsan, peşini bırakma.
ربما يجدر بكِ ملاحقته لو لا تريدين فقدانه

kaybolduğunu bildirmek için sabaha kadar beklemeniz lazımdı.
يجب عليكي أن تنتظري حتى الصباح للتبليغ عن فقدانه

- kaybetmekten korkuyorsan üstüne otur. - yanlış anladın, mesele o değil.
اجلس عليه ان كنت تخاف فقدانه لاتُسيئى فهمى, ليس الأمر كذلك,

Cathy bebeği kaybetmenin acısını ancak bu şekilde hissedebilirmiş.
لقد قال أنها الطريقة الوحيدة كي يشعر بالألم جراء فقدانه طفلته كاثي

"Mezarın anahtarı uzun süredir kayıp. Büyük Mavi Yılan tarafından yutuldu ve onun bağırsaklarında saklı."
مفتاح القبر تم فقدانه لقد إبتلع من ثعبان أزرق عظيم وهو مخفي ضمن أمعائه

Dade Mutual Bankası yetkilileri henüz açıklanmayan miktarda paranın kayıp olduğunu bildirdiler.
العديد من المسؤولين يقولون لنا أن المبلغ لم يتم الكشف عنه وتم الإبلاغ عن فقدانه هذه المرة

Kimse onun kayıp olduğunu bildirmedi, ve normal bir çocuğun hatta normak bir insanın bile yapamayacağı şeyleri yapabiliyor.
لم يبلغ احد عن فقدانه ، وهو قادر على فعل أشياء لا يستطيع فعلها اي طفل او اي انسان عادي استطاع ان يكون قادر عليها.

5 yıl 7 ay önce Dale City'de kayıp ilan edilmiş.
"بُلِّغ عن فقدانه من "دايل سيتي قبل 5سنوات و 7 أشهر

Eğerki bu doğru ise, bu kanıt benim kayıp olduğunu duyduğum dosyamın içinde olacaktır.
وحتى لو كان ذلك صحيحا فالاثبات سيكون في ملفي الشخصي في مركز الشرطة ، وحسب ما سمعت فإن ذلك الملف تم فقدانه

Çocuğunu kaybetmek dışında bir anne için en acı veren şey nedir biliyormusun?
أتعرفين ما هو أسوأ شئ للوالد يلي فقدانه لابنه؟

Laptopunda her ne varsa kaybetmek istemiyor.
أيًا كان ما يُوجد على حاسوبها، فإنّها لا تُريد فقدانه.

Başrahibe, Rada'Han'ın kaybolduğunu her an farkedebilir.
إنـّهمسألةوقتفحسب، حتى تكتشف كبيرة الراهبات فقدانه.

CIA'in kaybolduğunu bildirmeyeceği bir parayı çalmak için enteresan bir neden.
إنه دافع مثير للإهتمام لسرقة النقود من مال الرشوة لوكالة الإستخبارات المركزية بحيث إنهم لن يبلغوا عن فقدانه.

Sanırım kaybetmekten korktuğum kişi artık Robert değil.
ليس روبرت الذي أخشى فقدانه بل أخشى فقدان نفسي

Onu kaybetmenin senin denemen olduğunu söylemiştin. Seni değiştirdiğini.
قلتِ أنّ فقدانه كان محنتكِ التي غيّرتكِ.

Ash'in ölümüyle zaten gemiden atlamaya başlayan birçok Fae gibi, bu da çok fazla kaybı fark edilmeyecek bir şeyi evime kadar teslim etmek için sana ihtiyacım olduğunu gösteriyor..
مع موت 'الأش' و 'الفاي' يفرّون إنها ليست كما لو كان شخص ما بالجوار يلاحظ شيئا تمّ فقدانه

Aslında, hafıza kaybının alanını belirlemek için o döneme ait müzik parçalarını kullandım.
في الحقيقة ، كنت قادرة على استخدام مقطوعات الموسيقية من تلك الفترة بشكل أكثر تحديداً إلى تحديد مدى فقدانه لذاكرته

İşini kaybetmesi ve yeni bir iş bulamamasından sanırım.
أظن السبب فقدانه وظيفته وعدم إيجاده أخرى

O ızgarada görüğüm en iyi adam, ve onu kaybetmeyi göze alamam.
انه افضل شخص يستطيع القلي ولا استطيع تحمل فقدانه

Craig Pickett kaybolduğu gece gey bardaymış.
كريغ بيكيت كان في حانة للشواذ في ليلة فقدانه

Tek çıkar yol bu değil. Kaybettiğimiz onca kişiden sonra onu da kaybedemeyiz.
بعد كلّ مَن فقدنا، لا يسعني فقدانه أيضاً

Savaşmaya başlamadan önce, kaybetmeye ne kadar hazır olduğunuzu belirlemelisiniz.
لذا قبل أن تدخل أي معركة، من الأفضل أن تقرر كم تستطيع فقدانه

Onu bir kere kaybettim, bir daha kaybedemem.
لقد فقدته مرة , ولا يمكنني فقدانه مرة أخري

Onu kaybettikten sonra kaç gün boyunca olası ihtimalleri kurguladım.
يا ألهي , لا اعرف من الايام اعدت التفكير بـ نفسي بعد ان فقدانه.