Bu yer bitişik olmak zorunda değil, birbirine bağlı olmak zorunda değil. | TED | فلا داعي لأن يكون الأمر معدياً ولا داعي لربط جميع الأمور ببعضها |
Amaç sende olan bir şeye ihtiyacı olan herkes ile ticaret yapmak değil. | TED | فلا يجب أن يكون الهدف القيام بالأعمال مع كل من يحتاج ما لديك. |
Bu yüzden bir gün beni öldürmeyeceğinden asla emin olamam. | Open Subtitles | فلا يمكننى التأكد من انك ستُقدمين على قتلى يوما ما, |
Muhtemelen o kadar çok yiyeceksiniz ki ertesi günü de tatil ilan edeceğiz. | Open Subtitles | وكاحتمال أن تأكلوا كثيرا فلا تكونون أصحاء اليوم التالي فسنجعل ذلك عطلة أيضا |
o adama her ne olduysa, seninle hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | ايّاً كان ما حدث لذلك الرجل، فلا علاقة له بك |
Bir tavsiye istersen, bu planı sakın şişman herife anlatma. | Open Subtitles | إن كنت تريد إخفاء سر. فلا تخبر هذا الفتى السمين. |
Kütüphaneci olduğunu biliyor Yani bu utandırıcı bilgiyi nasıl söylesem diye kaygılanman gerekmiyor. | Open Subtitles | هى تعلم بأنك رجل مكتبى لذا فلا حاجة لكسر تلك الأخبار المحرجة إليها |
Konsantre olmayandaki gibi, hatta saf olanda bile, bildiginiz gibi, eger saf alkolu koklarsaniz, curuk yumurta kokusu yoktur. | TED | حتى عندما يكون نقيا،بدون تركيز، تعلمون انه، لو شممتم ايثانولا صافيا، فلا يمكن ان يكون له رائحة البيض الفاسد. |
Nereye? Bizi burada da takip etti. Nereye gidersek gidelim,bizi bulacak. | Open Subtitles | فلسوف تتبعنا حيث نذهب فلا يمكننا أن نقوم بالهرب إلي الأبد |
Eğer sirkteki bir midilli gibi görünmek istiyorsanız hiç problem değil. | Open Subtitles | إذا أردت أن تبدى مثل المهر فى السيرك ، فلا بأس |
Resim sadece gerçeği değil, gerçeğin ardındaki hayali de gösterir. | Open Subtitles | أما اللوحة فلا تظهر الحقيقة فقط ولكن الحلم الذى تمثله |
- Hiç de öyle değil. - o halde bitirmiş olmalıyız. | Open Subtitles | بأى حال من الأحوال سيدي فلا بد من أن تكون شاملة |
Bir yerlerde büyükbabamla aynı hücrede kalmış bu yüzden bana böyle saçmalıklarla gelme. | Open Subtitles | كما تعرف, وفي إحدى الزنزانات ستجد جدي، يارجل، فلا تُتعب نفسك بهذه التفاهات. |
Eğer yasaya bir şans vermezsek, özgürlüğün hiçbir anlamı yok! | Open Subtitles | لو لم نمنح القانون فرصة ، فلا تستحق الحرية شيئا |
Ama aramızda bir şey varsa bana sakın yalan söyleme. | Open Subtitles | ولكن إن كان هناك ما يجري بيننا، فلا تكذب علي |
Yani... sizinki çok ciddi bir şey değilse pek gerekmiyor aslında. | Open Subtitles | لذلك إذا كان الامر شيئ عابر فلا حاجة لذلك على الإطلاق |
Bu endişelerimin bir kısmı, diğer kısmı bu kısma inanmıyor bile. | Open Subtitles | جزء مني فقط هو القلق أما الجزء الآخر فلا يصدق هذا |
Eğer bu taraftan birileri bu kişilerin ne yaptığını anlamazsa sorun olmaz çünkü birbirimizin daha iyi bir hareket için çalıştığımızı biliyoruz. | TED | إذا لم يفهم أحدهم فيما يخص هذا الجانب ما تحاول فعله تلك المجموعة، فلا بأس، لأننا جميعاً نثق أننا نعمل لصالح الحركة. |
Bunu kullanman gerekeceğini sanmıyorum, ama eğer gerekirse, tereddüt etme. | Open Subtitles | لا أعتقد أنكِ ستضطرى لإستعماله لكن اذا استعملتيه فلا تتردى |
Şayet yardım edebileceğim başka bir şey varsa, çekinmeden isteyin. | Open Subtitles | لو كنت ترغب في اية مساعدة فلا تتردد في الطلب |
Raj artık Sheldon için çalışıyor, artık ona şoförlük yapmak zorunda değilim. | Open Subtitles | بما أن راج يعمل لدى شيلدون فلا يتحتم علي توصيله بعد الآن |