"فهو ليس" - Translation from Arabic to Turkish

    • o değil
        
    • değil o
        
    • değildir
        
    • şey değil
        
    • biri değil
        
    • değil sonuçta
        
    • olmadığı kesin
        
    Sorun şu ki, şimdi hazırım ama... o değil. Open Subtitles ..الأمر هو ،بماأني مستعدةالآن . فهو ليس مستعد.
    Eğer gezegeni Sateda ise, tek kurtulan o değil. Open Subtitles إن كان ساتيدا عالمه فهو ليس الناجى الوحيد.
    O zaman tanığımız bu değil, o bir gözcü. KGB klasiği.* Open Subtitles إذاً فهو ليس شاهداً, بل مراقباً, إنها عملية إستخاراتية روسية
    Eğer bunu başaramazsa zaten iyi bir edebi eser değildir. TED وإذا لم يتمكن من أخذنا هناك, فهو ليس بالأدب الجيد.
    O kadar da abartmayalım beyler. Çok da komik bir şey değil. Open Subtitles لا داعى لتمرض بسبب ما قلته يا سادة فهو ليس مضحكا للغاية
    Kötü biri değil. Şansları yaver giderse Mükemmel bir çift olurlar. Open Subtitles فهو ليس شريرا, وبالنسبة للثروة فكلاهما ملائمان لبعض
    O benim bebeğim değil sonuçta. Vivien öğrenirse, ailen dağılır. Open Subtitles فهو ليس ابني، وحالما تكتشف (فيفيان) هذا، فستنهار عائلتك بأكملها.
    Her nerede olursa olsun akli duruma göre kesinlikle evde olmadığı kesin. Open Subtitles ايا كان مكانه, في عقله فهو ليس في المنزل
    Antiasit almayı bırakmalısın artık. Panzehir o değil. Open Subtitles عليك التوقف عن تناول مضاد الحموضه فهو ليس بترياق
    Yaşlı adamı da rahatsız etme, konuşan o değil. Open Subtitles وكفاك من ازعاج هذا العجوز فهو ليس بالمتحدث
    Belki birini kiralamıştır. Nişancımız o değil. Şuna baksana, Jane. Open Subtitles لذا ، إلا إذا استأجر شخص ما فهو ليس مطلق النار
    Yani, sapığımız veya suç ortağımız ya da bu işin arkasındaki kişi o değil. Open Subtitles اذن فهو ليس المطارد او متواطئ او ايا كان وراء كل هذا
    Söylemesi kolay. Senin iş ortağın değil o. Open Subtitles يسهل عليك قول ذلك فهو ليس شريكك في العمل
    Zeki olduğu belli yani "Schmo" değil. O bir "Chachem". Open Subtitles من الواضح أنّه ذكي، لذا فهو ليس معتوهاً، بل "حكيماً".
    Ama bu diğerleri için geçerli değil. O sizin kardeşiniz değil. Open Subtitles هذا لايعنيكم جميعا, فهو ليس أخوكم
    Öyle yapsan iyi olur. O forma kötü görünmeye alışkın değildir. Open Subtitles من الافضل لك فهو ليس معتاداً على ان يبدو بحال سيء
    Eğer 12 yıI önce birini öldürdüyse bu ilişkide o itaatkar ortak değildir. Open Subtitles ان كان قد قتل أحدا قبل 12 عاما فهو ليس الشريك الخاضع بالعلاقة
    Ama eğer bu kadar çılgın, yabani bir yaratık saatte 40 mil (64 km) yüzüyor ve kendi kanını ısıtıyorsa, balık yetiştiriciliği için iyi bir aday değildir. TED ولكن إذا حصلت على هذا المجنون، مخلوق البرية الذي يسبح بسرعة 40 ميل في الساعة ويسخن دمه فهو ليس مرشح لاستزراعه سمكيا.
    Gezegen için buzdan yoksun olmak yeni bir şey değil. Open Subtitles للكوكب ، إذا أصبح بلا جليد فهو ليس بالأمر الجديد
    Okula ve yazmada akıcı olduğunuzda bu profesyonel bir yazar olmak için yaptığınız bir şey değil. TED عندما تصبحون متمكنين من القراءة والكتابة، فهو ليس بشيء ستفعله فقط لتصبح كاتب محترف.
    Onunla çıkmak istemiyorum. Çok çekici biri değil. Open Subtitles ذلك بلا فائدة، لا أريد مواعدته فهو ليس جذّاباً
    Sonuçta hata yapmaya yabancı biri değil. Open Subtitles فهو ليس بالبعيد عن ارتكاب الأخطاء هو الآخر
    115'e. Niye ki? Bizim evimiz değil sonuçta. Open Subtitles 11،5 لكن ، لماذا تسأل ، فهو ليس بيتنا
    Büyük bir ihtimalle eldivenlerin geldiği yerden, ki bu da, atomik yapısına göre karar verirsek, bu bölgeden olmadığı kesin. Open Subtitles المفترض أنه نفس المكان الذي ... يأتي منه القفاز ، وهو ، بالنظر إلى تركيبته الذرية فهو ليس بمكان قريب

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more