| berbat halde olduklarında berbat halde değilmiş gibi yapmayı öğretmişiz. | TED | إنهم يتظاهرون أنهم ليسوا في فوضى بينما هم فيها .. |
| 18'ine hoş geldin ve kesinlikle bu yaşını berbat etmiş durumdasın. | Open Subtitles | مرحباً بك في الـ 18 وانت بالتأكيد تسببت في فوضى خلاله |
| Bir şeyi itersin ve hiç beklemediğin şekilde karışıklık yaratır. | Open Subtitles | تدفع شيء ما هنا يؤدي الى فوضى لم تكن تتوقعها |
| Temizlik yapıyorum. Bu oğlumun odasının bir fotoğrafı değil, onunki daha dağınık. | TED | أُنظّف ، هذه ليست صورةً فعلية لغرفة ابني ؛ غرفته أكثر فوضى. |
| Çok pis! felaket kokan bir pislik! Onlar ve çılgın partileri! | Open Subtitles | إنها فوضى ، فوضى نتنة يا لهم و لحفلهم المتوحش |
| Bu harikaydı. Bu tecrübe ile modern sanata daha yakından bakmaya başladım. Ve fark ettim ki modern sanat dünyası gerçekten karma karışık. | TED | وكانت تجربة عظيمة. وبهذه التجربة، بدأت أنظر بشكل أدق إلى الفن الحديث ثم أدركت كم، أي، أن عالم الفن الحديث في فوضى كبيرة |
| Tam bir dağınıklık. KS: Beklenmedik özellikler görmek ve sonrasında beklenmedik bir kaç uygulama görmek, neden anlamlı olduğunu ve potensiyelini görmenizi sağlıyor. | TED | إنها فوضى. ك.ش: رؤية الخصائص الغير متوقعة ثم رؤية البعض من التطبيقات، تساعدكم على فهم لماذا هو مهم، نوعا ما ما هي الإمكانيات. |
| - Kız berbat bir durumda. - Edebiyat işe yaramaz. | Open Subtitles | ــ هي تعيش حالة فوضى ــ لن ينفعها الأدبُ بشيء |
| Bu deneyimden sonra her kadının önünde saygıyla eğilirim. Bu beş günü asla unutamam -- karman çorman, berbat günlerdi, o ıslaklık. | TED | هذا الشئ يجعلني انحني احتراما لأي امراه أمامي تلك الايام الخمسه التي لن انساها ايام فوضى وايام قذاره و ذلك البلل |
| Hikâyelerimizin tehlikesi de burada çünkü her şeyi berbat hale de getirebilirler. Ancak aynı zamanda bu onların gücü. | TED | هذا هو خطر قصصنا، لأنها في الحقيقة قد تجعلنا في فوضى. لكن أيضا هذه قوتها. |
| Eğer şirketin bu kısmının varlığı durdurulursa, kredi verenler için bir karışıklık olacak. | Open Subtitles | ،إن كان ذلك الجزء من الشركة لم يعد موجوداً فسـوف يصبح فوضى للدائنين |
| Buradaki gibi bir karışıklık daha çıkarırsan itibarın kalmaz. | Open Subtitles | فوضى أخرى كالتى فعلتها هنا في وارسو و لن تكون لك سمعة لتحميها |
| Ortada karışıklık varsa, ne istediğini bilen bir adamın istediği şeye... | Open Subtitles | حيثما تكون هناك فوضى فالرجل الذي يعرف ما يريد تقوم له فرصة سانحة لأخذها |
| Burada Mesih filan yok. Ev dağınık ama Mesih yok. | Open Subtitles | لا وجود للمسيح هنا هناك فوضى, لكن لا وجود للمسيح |
| Yem yok, pislik yok, çifte yok, kaçmak yok... | Open Subtitles | لا تبن , لا فوضى , لا ركل و عض لا هروب و لا دهس لأقدامك |
| Bir süre önce burayı ziyaret ettiğini ve ortalığın karışık olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال إنه كان هنا منذ فترة ووجد المكان في حالة فوضى |
| Ne dağınıklık ama ortaçağ karışıklığı. | Open Subtitles | يا لها من فوضى أنها فوضى من القرون الوسطى يجب أن نقللها |
| Çünkü kötü, kötü çocuk, ortalığı temizlemek için birilerini göndermiş olabilir | Open Subtitles | لإن فتى سيئ جدا ارسل شخص ما ليتخلص من فوضى كبيرة |
| Babamın ızgarasının alev alması dışında, birçok denememiz havaya karıştı veya iğrenç, yapışkan bir iz bıraktıkları pahalı fırınların içinde patladılar. | TED | إلى جانب اشتعال النيران بشواية أبي، ومعظم العينات لدينا تبخرت هباء، أو انفجرت داخل أفران باهظة الثمن، وتركت فوضى لزجة فظيعة. |
| Özel hayatım darmadağın. Ve Tanrı bilir kariyerime neler olacak. | Open Subtitles | حياتي الخاصة في حالة فوضى والله يعلم، مالذي سيحدث بحياتي المهنية |
| Bak fotoğraflar nasıl karmakarışık halde. Buna ayıracak vaktimiz olmuyor. | Open Subtitles | كما ترى، هناك فوضى في الصور فليس لدينا الوقت لهذا |
| Evet ama sen lidersin. Yani, gidersen burada anarşi olacak. | Open Subtitles | نعم لكنك انت القائد, اقصد لو ذهبت ستكون هنالك فوضى |
| Otokrasiye nazaran, demokrasi, emtia patlamasını daha da karmaşık hale getiriyor. | TED | الديموقراطيات قد تصنع فوضى أكثر لطفرة الموارد هذه عن الأنظمة الإستبدادية. |
| Ameliyat bayağı pis bir iş. | Open Subtitles | إنهـا بالأحرى فوضى إنهيـار في غرفة العمليـات |
| Olmaz Fiona öldürür beni sonrada pisliği temizlemeye buraya gönderir. | Open Subtitles | لا أستطيع الذهاب إذا علمت فيونا ستقتلني ثم ستعيدني كي أنظف ما نتج من فوضى جراء ذلك |
| Şu anda kirlilik felaket boyutuna ulaşmış ve akan bilgiler içinde birçok kıyıda köşede kalmış şey de dışarı sızıyor. | TED | وهذا امرٌ فظيع جدا .. ويسبب فوضى عارمة جدا واعتقد ان هنالك الكثير من المعلومات يتم اخفاؤها عن الاعلام |