Bu üzerine belirli bir nesneyi koyduğunuzda ışıkları yanan ve müzik çalan bir kutu. | TED | وهو عبارة عن صندوق يضىء ويعزف الموسيقى عندما تضع فوقه أشياء محددة وليس عندما تضع أشياء أخرى. |
Dolayısıyla mimari yapıyı alıp çalışmanın temelini korudular ve o yapının üzerine tamamen yeni ve çok daha biyomorfik bir yapı inşa ettiler. | TED | إذًا فهم أزالوا الهيكل، وأبقوا على أساس العمل الفني، وقاموا ببناء هيكل جديد كليًا، وأكثر حيوية في الشكل فوقه. |
Belki de kızıl saçlı bir gencin üzerinde olmaması hariç. | Open Subtitles | ماعدا لربما كانت هُناك فتاة ذي شعر أحمر نائمة فوقه. |
Evine gidip adam kendinden geçmişken üstüne oturup göğsüne merhem sürecek misin? | Open Subtitles | وتصعدي فوقه بينما هو غائب عن الوعي وتقومي بدهن المرهم على صدره؟ |
Herkes üstünde yürümek ister, ama sadece birkaç mutlu kişi bunu yapabildi. | Open Subtitles | الجميع يود المشى فوقه ولكن قلة من سعداء الحظ فقط فعلوا ذلك |
BF: Ben koşup kafasının üstünden atlayacağım. | TED | .باري باري فريدمان : سوف اقوم بالقفز من فوقه |
Çünkü eğer algılayıcının üzerinden bir blok geçirirseniz asla düşünemeyeceğiniz bir şeyle başlarsak algılayıcı aslında üç seferde iki kere aktif olacak. | TED | لأنك إن لوحت بقالب فوقه جيئة وذهاباً، وهو أمر يصعب أن تفكر به منذ البداية، فإن الكاشف يعمل مرتين من كل ثلاث مرات. |
Onun yerine, çocuklarını bir yabancıya veriyor, raylara atlıyor, adamı rayların arasına yerleştiriyor, adamın üzerine yatıyor, metro üzerlerinden geçiyor. | TED | ولكن، لقد قام بإعطاء طفليه لأحد الغرباء، وقفز إلى السكة، ثم مد الشاب بين السكتين، ثم انبطح فوقه، عندها مر القطار فوقه. |
bir pinpon masasını alıp üzerine projektör koydular, | TED | أحضروا طاولة البينج بونج ، وجهاز عرض فوقه |
Mezarın yakınında kabaca taştan bir mihrap yaptılar ve üzerine demir bir haç yerleştirdiler. | Open Subtitles | وبنوا مذبح حجارة سميك على القبور ووضعوا فوقه صليباً حديدياً |
Ama çiçekler, sen tabutta yatarken onun üzerinde harika görünür. | Open Subtitles | لكن النوم ستحصل عليه في تابوتك والازهار تبدوا فوقه رائعة |
ve üzerinde bir Wii kumandası duruyor. Diyelim ki çok parası olmayan bir okuldasınız | TED | وجهاز تحكم وي فوقه فمثلا، إذا كنت في مدرسة |
O yerde, bense üzerinde duruyorum ve silah şu an benim ellerimde, ben silahlardan, onları tutmaktan nefret ederim, çünkü ben Batman'im. | TED | وهو على الأرض وأنا واقف فوقه وأصبح المسدس في يدي الآن أنا لا أحب المسدسات، وأكره حملها لأنني بات مان. |
üstüne sahte evraklar yazılmıştı ve nem yüzünden çok kötü bir hâle gelmişti. | TED | رسمت فوقه عديد الكتابات، وعانى الكثير بسبب العفن. |
üstüne bir ayyaş tutturulmuş teneke bir yıldız görüyorum. | Open Subtitles | ابحث عن النجم الفضي مع الرجل السكران فوقه |
Ama gemi tam üstüne gelmeden önce bombayı patlatmalıyız. | Open Subtitles | لكن يجب أن نفجره قبل أن تصبح السفينة فوقه |
Herkes üstünde yürümek ister, ama sadece birkaç mutlu kişi bunu yapabildi. | Open Subtitles | الجميع يود المشى فوقه ولكن قلة من سعداء الحظ فقط فعلوا ذلك |
Ve son olarak bazı kombinasyonlar var. üstünde çatısı varmış gibi duran şu balık işareti gibi. | TED | وأخيرا، هناك مجموعات أخرى ، مثل هذا التوقيع السمك مع شيء يبدو وكأن سقف فوقه |
Yerin altındaki zenginliklerin en azından birazının üstünde yaşayan insanların eline geçmesini sağlayacak kanunlar için savaşıyoruz. | TED | أننا ندفع باتجاه القوانين التي تضمن من وصول جزء من الثروة تحت الأرض إلى أيدي الناس الذين يعيشون فوقه. |
Kafasının üstünden fil geçse bu kadar olurdu. | Open Subtitles | ولكن, لو كان فيلا قد دهس فوقه, لكان له نفس التأثير |
Şimdi kanepeye geçin. Haydi atlayın şunun üstünden. | Open Subtitles | والآن اذهب لتلك الأريكة، وأنت أيضا، اخطُ فوقه |
üzerinden arabayla geçeceğim köprü ya da hepimizin bineceği asansör -- bunları yapanın mühendis olduğundan emin olalım. | TED | والجسر التالي الذي أعبر فوقه أو المصعد الذي سنصعد به كلنا لنكن متأكدين أنه هناك مهندس وراءه |
Bu arada bu yumurtalar yüzeyin altındaki ve üstündeki farklı hayvan sürüleri için yiyecek sağlarlar. | Open Subtitles | لكن في الوقت الحالي، فإن هذه البيوض ستكون الطعام للعديد من المخلوقات الأخري سواء تحت سطح الماء أو فوقه. |