Daha önce bir seferde bu kadar perdede şarkı söyleyebilen biriyle karşılaşmadım. | Open Subtitles | لم يسبق لي الالتقاء بشخص يمكنه الغناء بعدة مقامات في آن واحد |
Çünkü tek seferde o kadar 24 izlemek sağlıklı değil, sana söylemiştim. | Open Subtitles | لأن نراقب ذلك بكثير 24 في آن واحد ليست صحية، وقلت لك. |
Tek bir deniz hıyarının arka ucu bir seferde 15 inci balığı barındırabilir. | TED | تأوي النهاية الخلفية لخيار البحر الواحد ما يقارب خمسة عشر لؤلؤة في آن واحد. |
Bütün sınırlayıcı kutuları oluşturuyor ve aynı anda olasılıkları sınıflandırıyor. | TED | فهي تنتج كافة المربعات المحيطة وفئة الإحتمالات في آن واحد. |
Nasıl görünürse görünsün, bu direklerin hepsini aynı anda kontrol edebilmek... | Open Subtitles | لو فكرت بالأمر,كيف يعقل أن يتحكموا بهذه الاشياء في آن واحد |
Bu imkansız, Albino aynı anda iki yerde de olamaz. | Open Subtitles | أن من المستحيل. ألبينو يكون في مكانين في آن واحد |
Parçacıklar çoklu görev yürütebilirler, aynı anda iki yerde olabilirler. | TED | يمكن للجسيمات أن تقوم بمهام متعددة، حيث يمكنها أن تتواجد في مكانين في آن واحد. |
Bunu bir kerede 10 tane ağır programı çalıştıran yeni bir bilgisayarla kıyaslayabilirsiniz. | TED | بإمكانك مقارنة هذا بجهاز حاسوب جديد يقوم بتشغيل 10 برامج ثقيلة في آن واحد. |
Hepsini tek seferde karşılasam olmaz mı? | Open Subtitles | ألا يمكن أن أخذ الثلاثة في آن واحد وانتهى ؟ |
Bir seferde tüm konuları gözden geçireceğiz. | Open Subtitles | نحن بحاجة إلى مراجعة كل الدروس في آن واحد. |
Aman Tanrım! Bir seferde beş tane içer gibi. | Open Subtitles | يا للهول ، كأنني أدخن 5 سجائر في آن واحد |
Her şehirde, sahte pazarlama şirketleri kuruyor ve birçok yetenekli insanı işe alıyor o işe aldığı adamlar tek bir seferde, binlerce kişiyi ikna edebiliyor. | Open Subtitles | في كلّ مدينة، يُعدّ غرفة التدفئة، ويستأجر مجموعة من الأشخاص المهمّين، وهم يتّصلون بآلاف الأشخاص في آن واحد |
Kafamda tek seferde iki düşünce tutabiliyorum. | Open Subtitles | بإمكان عقلي تحمُل أكثر من فكرتين في آن معاً |
Kulağa çılgınca gelmeden hepsini bir seferde söylemek çok zor. | Open Subtitles | من الصعب قول كل شيء في آن واحد بدون أن أبدو مجنونًأ |
Tek seferde hepsini görürdün, değil mi? | Open Subtitles | مثل الطاولة، كنتِ سترينهم جميعًا في آن واحد، صحيح؟ |
Beni de aynı anda gömdün ama sebebi daha çok paraydı. | Open Subtitles | وأردتِ التخلص مني في آن واحد، لكن السبب الأكبر هو المال |
Beni aynı anda hem etkileyip hem iğrendirmen gerçekten hayret verici. | Open Subtitles | إنّه أمر مدهش أن تسحرني و تثير إشمئزازي في آن واحد |
Bir cambaz aynı anda iki ipte oynamaz, efendim. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تكون في كلا الفريقين في آن واحد يا سيدي |
aynı anda iki yerde birden olabilirse tabii... | Open Subtitles | كلاّ، ما لم تكن تستطيع التواجد في مكانين في آن واحد. |
Bu şeylerin kuantum alan teorisi ile açıklanabilmesinin bir yolu tüm ihtimallerin bir kerede genişleme ve gelişmesidir. | TED | لذا تفسر هذه الاشياء في نظريات الفيزياء الكمية.. كل الاحتمالات تتسع وتتطور في آن واحد. |
Yani eğer çoklu bir göreve girişiyorsanız, bir kerede dört veya beş şey yapmak gibi, aslında aynı anda dört, beş şey yapıyor olmazsınız, çünkü beyin böyle çalışmaz. | TED | إذن فحينما تحاول القيام بأكثر من مهمة في ذات الوقت ربما أربع أو خمس أمور في ذات الوقت، فأنت في الحقيقة لا تقوم بأربع أو خمس أمور في آن واحد لأن الدماغ لا يعمل بهذه الطريقة. |