Hiç kimse üç dakikadan daha az sürede Mumya'nın Kaçışını başaramadı. | Open Subtitles | لا أحد على الإطلاق الهروب مومياء في أقل من ثلاث دقائق. |
En yüksek hızda, 2 saatten az zamanda burada olur. | Open Subtitles | في السرعة القصوى، هو سيكون هنا في أقل من ساعتين |
- Baba, yapma! Bana telefon gelirse, bir saate kalmaz banyodan çıkarım. | Open Subtitles | قم بالرد على الهاتف، وإذا كانت المكالمة لي فأنا سأخرج من الحمام في أقل من ساعة بالطبع |
Aracımız dünyayı bir saatten az bir süre içinde dolaşmalı. | Open Subtitles | لدينا طائرة نسافر بها حول العالم في أقل من ساعة |
Şu kadınlar 3 saatten daha kısa sürede 42 kilometre koştu. | Open Subtitles | تلك النسوة يركضن مسافة 26.2 ميلًا في أقل من ثلاث ساعات |
Bir yıldan daha az bir sürede 65.000 km uçuyorlar. | TED | فهي تطير مسافة 65000 كيلومترا في أقل من عام واحد |
Telgraftan, yazılı mesaja on yıldan daha kısa bir sürede... | Open Subtitles | ومن الرسائل البرقية للرسائل النصية في أقل من عشرة سنوات |
Üç dakikadan az zaman içinde radyasyon öldürücü düzeye erişecek. | Open Subtitles | الإشعاع يسصل إلى المستويات القاتلة في أقل من ثلاث دقائق |
"Ama bir hafta geçmeden değirmenimiz hazır olacak ve ilk unumuzu elde edeceğiz." | Open Subtitles | و لكن في أقل من أسبوع ستصبح الطاحونة جاهزة لتنتج أول دقيق لنا |
Ne olursa olsun şüpheli 48 saatten az sürede iki cinayet işledi. | Open Subtitles | مهما السبب، هذا مقتولِ الغير فرعيِ مرّتين في أقل مِنْ 48 ساعةِ. |
Katarakt ameliyatı 10 dakikadan daha az sürede ve sadece 100 dolara yapılabilir. | TED | عملية الساد من الممكن أن تُجَرى في أقل من 10 دقائق بمئة دولار فقط. |
Heyecan verici bir şey, ve şunu söyleyeceğim: İki yıldan az sürede, toplamda 6.5 milyondan fazla mesaj aldık. | TED | هذا مثير، وسأُخبركم بأن لدينا ما يُقارب أكثر من 6.5 مليون رسالة نصية في أقل من سنتين. |
Demeye çalıştığım, devam ettiniz. 20 günden az zamanda 67 ili kazandınız. | Open Subtitles | نقطتي هي أنك استمريت ربحت 67 مقاطعة في أقل من 20 يوما |
2 saatten daha az zamanda bir motosikleti birleştirdiğini gördüm. | Open Subtitles | رأيتكِ تعيدين تركيب دراجة نارية في أقل من ساعتين |
İki saatten az zamanda burada 6 kez durmuşsun. | Open Subtitles | تَوقّفتَ هنا 6 مراتَ في أقل مِنْ ساعتين. |
Bana telefon gelirse, bir saate kalmaz banyodan çıkarım. | Open Subtitles | قم بالرد على الهاتف، وإذا كانت المكالمة لي فأنا سأخرج من الحمام في أقل من ساعة بالطبع |
Beş dakikaya kalmaz evin önünde olurum. | Open Subtitles | سأسحب في الجبهة البيت في أقل من خمس دقائق. |
Yani, 6 dakikadan daha az bir süre içinde 2 milyon twit görüyorduk. | TED | كنّا نرى مليوني تغريدة في أقل من ستة دقائق. |
Bir dakikadan az bir süre içinde insanlığın şimdiye dek gördüğü en güçlü patlamaya tanık olacaksınız. | Open Subtitles | في أقل من دقيقة ستشهدون أقوى الإنفجارات التي شهدتها العين البشرية يومًا |
İnsanlarda korkuya verilen tepki 40 milisaniyeden daha kısa sürede gerçekleşir. | Open Subtitles | عند البشر، ردّة الخوف تحدث في أقل من 40 ميلي ثانية. |
En iyi algoritmalar en mantıklı şeyleri en kısa sürede yapmakla ilgilidir. | TED | أفضل القواعد الرياضية تعمل من أجل الحصول على نتائج منطقية في أقل وقت ممكن. |
Bu da bir sabah ben, 18 kiloluk sırt çantasıyla 12 kilometre doğa yürüyüşü yapmıştık, iki saatten daha az bir sürede. | TED | هذا أنا في صباح ذات يوم، عندما قطعنا مسافة سبعة أميال ونصف حاملين حقيبة ظهر وزنها 40 رطلا في أقل من ساعتين. |
Kırk beş dakikadan kısa bir sürede bu hâle geldi. | Open Subtitles | وأنتقل من ذاك إلى هذا في أقل من 45 دقيقة |
Bir saatten az zaman içinde bu koltuklar dolmuş olacak. | Open Subtitles | ، هذه المقاعد ستملأ . في أقل من سّاعة |
Tedavi görmediği için 24 saat geçmeden beş kişiye saldırdı. | Open Subtitles | في أقل من أربع وعشريين ساعة رجل هاجم خمسة أشخاص |