Bu sadece kamu sağlığı açısından kötü olan bir sistem değil; karanlıkta kalan yerel aileler için tehlike ortaya çıkartmaktadır. | TED | هذا نظام ليس سيئاً فحسب من وجهة نظر الصحة العامة؛ بل يعرّض العائلات المحلية للخطر تلك التي تبقى في الظلام. |
karanlıkta bu evin ışıklarını gördüm ve buraya ulaşana kadar koşmaya devam ettim. | Open Subtitles | رأيت أنوار ذلك البيت في الظلام و ظللت أجري حتى وصلت إلى هنا |
Ve yırtıcı gibi, karanlıkta yolumu görmem için... bana tek gereken bu alevdi. | Open Subtitles | ومثل الفارسه ذلك اللهب الصغير هو كل ما إحتاجته لكي أرى في الظلام |
Karanlığın içinde kaybolmuştuk ki lemmingin fok gibi kükrediğini duyduk. | Open Subtitles | لقد كنا تائهين في الظلام ثم سمعنا اللاموس يصخب كالفقمة |
Çünkü o hayatı, Karanlıktaki her sesten korkarak geçirmişsindir. | Open Subtitles | لأنّك قضيت حياتك خائف من كل ضجة في الظلام. |
Kesinlikle, Gus. Ve neden sarayı bu kadar karanlıkta bırakıyorlar | Open Subtitles | بالضبط جاز ولما يجب عليهم أن يبقوا القصر في الظلام |
Bence, karanlıkta arkasından biri geldi ve omzunun üzerinden iki el ateş etti. | Open Subtitles | أن أحداً ما أتى خلفه في الظلام وأطلق تلك الرصاصتين من أعلى كتفه |
Benim için, karanlık pek değil de, karanlıkta yaşayan önemli. | Open Subtitles | بالنسبة لي .. ليس الظلام إنما من يعيش في الظلام |
Bu şekilde, karanlıkta etrafta gizlice dolanmayı, gelecekte çok yapıyor muyuz? | Open Subtitles | اذا هل نفعل ذلك كثيرا في المستقبل نتسلل في الظلام ؟ |
Bana kardeşinin olmadığı zamanlarda karanlıkta bu kaltak şeytanla neler yaptığından bahset. | Open Subtitles | و عن كل الأشياء التي فعلتها أنت و هذه العاهرة في الظلام |
karanlıkta yaşamak ve başka bir dünyada saklanmak neye benzer bilmiyorsun. | Open Subtitles | لا تعرفي ماذا يعني العيش في الظلام والإختباء في عالم آخر |
21.yy'ın şafağında, bir uzay araştırması, karanlıkta saklanan başka birşey buldu. | Open Subtitles | بنهاية القرن ال21 مسبار فضائي وجد شيئا أخر مخبئ في الظلام |
Çünkü derinlerde yolculuğunuzun karanlıkta bittiğini bilseniz bile bu, karanlıkta başladığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | أن الرحلة تنتهي في الظلام وهذا لا يعني بالضرورة أنها بدأت في الظلام |
Oluyor işte. - karanlıkta koşmak daha bir korkunç hale getirebilir. | Open Subtitles | ربما ذلك الغريب الذي يركض في الظلام هو الذي تسبب بخوفي |
Yer çekimi o kadar güçlüdür ki hep Karanlığın içinde ufkun ötesinde gizlidir. | Open Subtitles | الجاذبية قوية جداً بحيث إنها تختفي دوماً في الظلام إلى ما وراء الأفق. |
Karanlığın içinde bir sürü adam hareket ediyor. | Open Subtitles | هناك أصوات لخطوات أقدام كثيرة في الظلام أستطيع سماعهم |
"Kendilerini, başka bir niyeti olmadan"" "Karanlığın içinde karanlık için yaşayanlar olarak anlatırlar." | Open Subtitles | يُظهرون أنفسهم في الظلام ومن أجل الظلام دون تكوين دافع. |
Herhangi bir şeyden korkarsan bir sesten veya Karanlıktaki bir şeyden sadece kavalı çal ve korkun geçsin. | Open Subtitles | إذا شعرت بالخوف من شيء ما صوت أو شيء ما في الظلام فقط أعزف الصفارة |
Sizin ırkınız ateşin etrafında toplandığı zaman ben o Karanlıktaki şeydim! | Open Subtitles | عندما كان يلتف بنو جنسك حول النار كنتُ الوحش القابع في الظلام |
Karanlığın içinden bir Ölümbüyücüsü gelmiş. | Open Subtitles | ... في الظلام مستحضر الأرواح قد جاء ... |
Öğle güneşi altında bile karanlığı yaşarlar. | Open Subtitles | فيجب أن يسكن في الظلام بالرغم من أنه يسير تحت شمس الظهيرة |
karanlık bir yerde laboratuvar önlüğünü diktiğim bir rüya daha. | Open Subtitles | خياطة معطف المختبر الخاص بك في الظلام في مكانٍ ما. |
Tılsım neredeyse kontrolden çıktı. Çok geç olmadan onu karanlığa gömmeliyiz. | Open Subtitles | التميمة خارج السيطرة علينا أن ندفنها في الظلام قبل فوات الأوان |