Puro kutunuzun palto cebinde olmadığına emin misiniz? | Open Subtitles | هل أنت واثق أن علبة السجائر في جيب المعطف ؟ |
Hayır... ihtiyarın robdöşambrının cebinde bir mektup vardı. | Open Subtitles | في الواقع كلا .. كان هناك خطاب في جيب رداء النوم لذاك الرجل |
Kimliği mutfaktaki masanın üzerinde yada yatağın üzerindeki gömleğin cebinde unutmuş olmalıyım. | Open Subtitles | على طاولة المطبخ أو في جيب القميص أو على سريري |
Babam sikkeyi alıp montunun fermuarlı göğüs cebine koyup fermuarı kapatmış. | Open Subtitles | إلتقط أبي العمله ووضعها في جيب صدره في الجاكت وقفل السوسته |
Parmak uçlarında kalan kurumuş tahta kalemi mürekkebine ve göğüs cebindeki lazer kalemine bakarsak bana kalırsa son bir kaç hafta içinde Tayland'a gitmiş Orta Doğu konusunda bir profesör olduğunu tahmin ediyorum. | Open Subtitles | اضف الى ذلك اثار القلم الجاف على يديه وقلم الليزر الذي في جيب صدره اعتقد انه استاذ |
Tek bilmek istediğim cüzdanın neden bu adamın cebindeydi. | Open Subtitles | كلمااريدمعرفته هو ,لماذا وجدت محفظته في جيب الرجل |
Ceketinin cebinde kimliğini unutmaksa en fazla aptalca. | Open Subtitles | تاركاّ هويتك في البيت في جيب القميص، هذا يعتبر تصرفاّ أحمق |
Çok kötü bir durumdayim, çünkü ikiniz arasinda yer almak istemiyorum, ama su anda o pantolonun cebinde olan fis koçanina ihtiyacim var. | Open Subtitles | لأني لا أريد التدخّل بينكما، ولكني أحتاج لتذكرة تنظيف ملابس في جيب البنطال. |
Yine elimi sallıyorum para şimdi yeleğimin cebinde. | Open Subtitles | إنني أعمل هزه صغيره أخرى إنه هناك في جيب الصدريه |
Birinin ceket cebinde, benim adım olan bir not bulmuştum. | Open Subtitles | في جيب صدر واحد , وجدت ملاحظة باسمى عليه |
Howard Crittendon'un karısının ceketinin cebinde bulduğunun aynısı. | Open Subtitles | هي مباراة إلى الواحد هاوارد كريتيندون وجد في جيب معطف زوجته. |
Bu arada, bu iş için sizden aldığımız pantolonun cebinde 5000$ bulduk. | Open Subtitles | بالمناسبة لقد وجدنا ال 5000 دولار التي سرقتها من هذا العمل في جيب بنطالك الجينز |
Yatak odasındaki mavi gömleğimin üst cebinde olacak, gerekirse al. | Open Subtitles | لو أردتي سجائر ستجديها في جيب قميصي الأزرق في غرفة النوم |
Smokininin cebinde başka bir kadının külodunu bulduğu için sanırım. | Open Subtitles | شئ ما حيال ايجاد ملابس داخلية لامرأة أخرى في جيب بذلتك |
Onun bulmasını istemezsen başka bir kadının külodunu smokininin cebinde bırakmazsın. | Open Subtitles | لا تترك الملابس الداخلية لامرأة أخرى في جيب بذلتك إلا لو أردتها أن تكتشف الأمر |
Bu fikir sadece Jack Sommersby'nin cebine para girmesi için değil. | Open Subtitles | هذه ليست مجرد طريقة لوضع المال في جيب جاك سمارز بي |
Yarın Joshua geliyor, ve bende ona çıkma teklifi edecek cesaret yok ona bir mont satacağım ve bunu cebine koyacağım. | Open Subtitles | جوشوا سيأتي، و ما دمت لا أملك الجرأة على طلب الخروج معه لذا سأبيعه معطف وأضع هذه الورقة في جيب المعطف |
Gece hademesinin ön cebine ihtiyatlı bir şekilde koyduğum dolarlar sağ olsun. | Open Subtitles | شكرا لفاتورة الدولار الواحد التي تم دفعها في جيب قميص البواب الليلي |
Dijital para birimi. Göğüs cebindeki bir sabit diskte. | Open Subtitles | إنها عملة رقمية في جيب صدره، موضوعة على قرص صلب |
Lütfen önünüzdeki koltukların arka cebindeki güvenlik kartlarına bakın. | Open Subtitles | رجاءً راجعوا بطاقة تعليمات السلامة في جيب ظهر المقعد أمامكم. |
Bu saldırganın cebindeydi. | Open Subtitles | هذا كان في جيب الرجل الذي هاجمك. |
Üstelik beyne kan sağlayan sagittal sinüs bir tane. | Open Subtitles | تشاركمها في جيب سهمي وحيد يمد الدماغ بالدماء. |
Walter, Jack'in cebinden çıkan kağıttaki kan bize damatla alakalı ne veriyor? | Open Subtitles | والتر قطعة الورق الدامية التي وجدت في جيب جاك ماذا يعطينا هذا عن العريس ؟ |
Bu, Ali'nin yaktığı adamın cebinden çıktı. | Open Subtitles | كان هذا في جيب الجثة |