"في حوض" - Translation from Arabic to Turkish

    • küvette
        
    • havuzda
        
    • havuzunda
        
    • küvete
        
    • havuzuna
        
    • fıçı
        
    • suda
        
    • havuza
        
    • lavaboda
        
    • küvetine
        
    • bir akvaryumda
        
    • küvet
        
    • küvetinde
        
    Doğum gününde neden hep küvette, elinde bir silahla, cenin pozisyonunda oluyorsun? Open Subtitles لماذا تنتهي دائما في حوض الحمام في الموقع الجنيني تمسك بسلاح ناري؟
    Milleti küvette doğum yapmaya ikna eden kadınlardan birine benziyor. Open Subtitles تبدو كواحـدة من النسـاء التي تقنعك بإنجـاب ولد في حوض
    Belki havuzda biraz voleybol. Open Subtitles وربما نحظى بلعبة كرة الطائرة في حوض السباحة.
    Bu kadın görünüşe göre yüzme havuzunda boğuldu, bu durumda ciğerlerini inecelerken, klor izi olup olmadığına bir bakıver. Open Subtitles الواضح أن المرأة غرقت في حوض السباحة لذا حين تتفحص رئتيها " ابحث عن أي دليل لمادة " الكلورين
    Bu örneğimizden alınmış bir deri tabakası, onu küvete yatırmadan almıştık. Open Subtitles هذه عينه من جلد موضوعنا قبل أن نغمره في حوض الاستحمام
    Kimsenin havuzuna işemiyorsun, değil mi? Open Subtitles اوه مطار اليس كذلك انت لا تبول في حوض سباحة احدهم اليس كذلك
    Yani, ah, bu onun küvette boğulup boğulmadığını söyleyemeyeceğiniz anlamına mı geliyor...? Open Subtitles إذاً لم تعرف ما إن غرقت هذه المرأة في حوض الاستحمام
    Dün, küvette uyumaya çalıştım. Open Subtitles أتدري ماذا حاولت البارحة؟ حاولت النوم في حوض الإستحمام
    Elbiseni çıkar ve küvette suya bastır. Open Subtitles خذي فستانك و ضعيه لينقع في حوض الاستحمام.
    küvette dalış rekoru kırmaya çalışıyor. Open Subtitles لقد حطم للتو الرقم القياسي في الغوص في حوض الاستحمام
    İyileşirken mucize eseri küvette boğulmaktan kurtuldu. Open Subtitles وفيما كان يتعافى غرق في حوض الاستحمام وانقذوه بمعجزة
    Hamileyken, günümü havuzda geçirirdim. Open Subtitles ‫عندما كنت حاملا ‫قضيت يومي في حوض السباحة
    havuzda küçük kızını görüp paniklemiş gibi görünüyor. Open Subtitles يبدو إنه رأى فتاته الصغيرة في حوض السباحة و مذعورة.
    Onları 'Yugoslavya' otelinin havuzunda yüzerken fotoğrafladım. Open Subtitles إلتقطت صور لهم وهم يسبحون في حوض فندق يوغسلافيا
    Eve gidip, sıcak su dolu küvete girip, atardamarlarını kesip, ölene kadar otururlardı. Open Subtitles عادوا إلى منزلهم و جلسوا في حوض ساخن و قطعوا أوردتهم
    Ayrıca boş bir yüzme havuzuna balıklama atladığını gördüm. Open Subtitles أضف إلى ذلك , بأنني رأيته مرة يغطس في حوض سباحة فارغ
    Okulun maskotuyla bir fıçı lahana salatasının içinde seks yapması için kendisine para verilen bir çocuk kendini öldürmedikçe eline bir şey geçmez. Open Subtitles لذا على الأقل طفل قتل نفسه لأنه قام بالدفع لكي يمارس الجنس مع شخص بالمدرسة في حوض السلطة, لقد حصلتي على لاشيء
    Bir saattir suda. Open Subtitles في الواقع، انه في حوض الاستحمام منذ ساعة
    havuza çok fazla klor attığım söylediler. Open Subtitles لقد قالوا أنني وضعت الكثير من الكلور في حوض السباحة
    Ama balığı temizlerken başını, bağırsağını ve pisliğini lavaboda bırakamazsın. Open Subtitles ولكن عندما تقوم بتنظيف السمكة لاتدع رأس وامعاء وغائط السمكة في حوض المغسلة
    Annem öldü. küvetine bir saç kurutma makinesi düştü. Open Subtitles والدتي توفيت، بسبب سقوط مجفف الشعر في حوض الاستحمام
    Yeşil renkte giyinmişti ve yeşil bir akvaryumda gibiydi. TED كان يرتدي بدلة خضراء، وكان في حوض سمك أخضر.
    Diyebilirim ki katil önce kanı süzdürmüş... sonra da muhtemelen bir küvet içinde cesedi yıkamış. Open Subtitles تم تم شفط الدماء من الجثة وغسلها ربما في حوض الاستحمام
    Kahvaltıya önü açık bokser donunla in, banyo küvetinde işe-- Open Subtitles مع الملابس الداخليه في وقت الافطار والتبول في حوض الاستحمام..

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more