"في فم" - Translation from Arabic to Turkish

    • ağzına
        
    • ağzındaki
        
    • ağzında
        
    • ağzından içeri
        
    İmparator Sayı haricinde, onu, çölde yuvalanmış eski bir yaratığın ağzına attılar. TED باستثناء رقم الإمبراطور، والذي ألقوه في فم مخلوق تعشيش قديم في الصحراء.
    Sikini genç bir bayanın ağzına sokmuş halde yakalanan ben değildim. Open Subtitles لست الرجل الذي تم قبض عليه وقضيبه في فم سيدة شابة
    Çıkarken, Deah'a bir kez daha ateş etmiş -- ağzına bir mermi -- toplamda sekiz mermi: İkisi başında, ikisi göğsüne ve diğerleri de el ve bacaklarında. TED في طريقه إلى الخارج، أطلق النار لآخر مرة في فم ضياء، ليكون قد أطلق ثماني طلقات عليه بالمجمل اثنتان في الرأس، اثنتان في الصدر، والباقي في أطرافه.
    Kimya labı tam spektrometresi Chalie'nin ağzındaki maddeyi florit olarak tanımladı. Open Subtitles جهاز قياس الكتلة في المختبر الكيميائي أظهر بأن الجزيئات الموجودة في فم تشارلي هي من الفلورايد
    Onu iki yıl önce burada vurdum. Bolotov'un ağzındaki kurşun oydu. Open Subtitles قتلت رجلاَ هنا قبل عامين التي في فم " مولوتوف " هي الرصاصة التي قتلته بها
    "Onu aramaya zorladığı için kocasının ağzında bir Koca Ayak görülür." Open Subtitles وبعد إلحاحه عليها لتتصل به تُكتشف قدمٌ كبيرة في فم زوجها
    Böylece, buradakinin bağırsaklarından çıkan dışkı ufak çocuğun ağzından içeri girecek. Open Subtitles بشكل يجعل براز الجهاز الهضمي للواحد يدخل في فم الصبي وهو موافق
    Bir insanın ağzına kestane fişeği sokmak. Open Subtitles ماذا سيحدث لو أنه وضع مفرقعات نارية في فم أحدٍ ما؟
    Eğer kafanı bir aslanın ağzına sokuyorsan bir gün seni ısırırsa şikayet etmeye hakkın olmaz. Open Subtitles إن وضعت رأسك في فم الأسد فلا يمكنك الشكوى إن قام في يوم ما بعضّك
    Anüs'ün ağzına hemstır kaçtığı bölümden bile komikti. Open Subtitles إنها أكثر تسلية من الحلقة التي علق فيها الهامستر في فم المؤخرة
    Konu şu ki, birinin ağzına kelimeleri yerleştirirsin ve onlar da aynen kendilerininmiş gibi geri söylerler. Open Subtitles النقطة هو أن تضعي الحروف في فم من تكلميه ثم سيقوم هو بإرجاعها إليكِ مرة أخرى مثلما أقول لكِ ..
    Dulun ağzına iki avuç afyon tıkamış olmalı. Open Subtitles يجب وضع كمية مضاعفة من ذلك الأفيون في فم الأرملة
    Ve belki koduğum ağzına elma tıkarlar ve seni gümüş tepside sunarlar. Open Subtitles وربما يستطيعوا أخذك على طبق من الفضة كتفاحة في فم لعين
    Pekâlâ, tamam ben bir adamın ağzına silahı dayanmış olabilirim. - Kalp krizi geçirdi ve öldü. Ne olmuş? Open Subtitles حسناً لقد وضعت مسدساً في فم أحدهم و أصيب بجلطة و مات ماذا في ذلك ؟
    Tamam, yılanın ağzındaki kurbağa gibi böğürme, paranı vereceğim. Open Subtitles لاتصرخي كالضفدع في فم الحية سوف أدفع
    Goodson' un ağzındaki gül yaprakları, bunu başka nerede gördün? Open Subtitles ,(الورود في فم (جدسين أرأيت هذا من قبل ؟
    Sadece Cindy Strauss'un çocuğunun babası değildi DNA'sını kurbanın ağzındaki spermlerde de bulduk. Open Subtitles (لم يكن فقط الاب لطفل (سيندي ستراوس خاصته يطابق ايضاً (DNA)الـ السائل المنوي الذي ترك في فم الضحية
    Kadının ağzında tıkaç olduğunu fark etmediğimi mi sanıyorsun? Open Subtitles الأتظن أنني لاحظت أن هناك سداده في فم المرأة؟
    - Tüp babamın ağzında. Onunla nefes alıyor. Open Subtitles الأنبوبة في فم أبي انها تساعده على التنفس
    Çocuğun ağzından içeri giren dışkı, kıça doğru ilerleyecek ve kadının ağzına gelecek. Open Subtitles في فم الطفل الصغير، عبوراً من فتحته الشرجية لفم المرأة،

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more