"في موقف" - Translation from Arabic to Turkish

    • bir duruma
        
    • durumda
        
    • köşeye
        
    • otoparkında
        
    • otoparkta
        
    • bir konumda
        
    • bir durumdayım
        
    • bir pozisyonda
        
    • durağında
        
    • durum
        
    • konuma
        
    • bir pozisyona
        
    • bir durumdayız
        
    • bir durumdaydı
        
    • Otoparktaki
        
    Kendisini oldukça ilginç bir duruma düşürmüş, değil mi Roz? Open Subtitles انها حقا في موقف مثير للاهتمام الا تظنين هذا ياروز؟
    "Senden faydalandım, her doktorun kabusu olabilecek bir duruma soktum." Open Subtitles لقد قمت باستغلالك ووضعتك في موقف يمثّل كابوساً لأي طبيب
    Ve varlığınızın her anını savunmak savunmak zorunda olduğunuz bir durumda olduğunuzda çok farklı bir tavırla tepki vereceğiniz bir durumda kalıyorsunuz. TED وعندما تكون في موقف يتوجب عليك فيه تبرير كل لحظة من وجودك، فتوضع في موقف حيث يتوجب عليك التصرف بسلوك مختلف جداً.
    Yani, sonuçta kendimizi tamamen dışlanmış bir durumda bulduk, ta burada. TED هكذا, في النهاية وجدنا أنفسنا في موقف مهمّش تماما, بعيداً هنا.
    Seni köşeye sıkıştırmak niyetinde filan değilim. Sadece anlamaya çalışıyorum. Open Subtitles انا لا احاول أن اضعك في موقف صعب أو ما شابه, اظن انني أجاول أن أفهم فقط.
    Evet, biri onu eczane otoparkında bırakıp korkmasını sağlayana kadar. Open Subtitles نعم، حتى شخص تركوه في موقف للسيارات صيدلية وانه استثنائي.
    Yoksa birazdan otoparkta kılıç düellosuna başlayacaksınız. Deniz Kuvvetleri Bakanı'nı bağla. Open Subtitles قبل أن تدخلا أنتما الإثنان في مبارزة بالسيوف في موقف السيارات.
    Hala anahtar, ve Sen mükemmel bir konumda hala. Open Subtitles أنت لا تزالين المفتاح، وأنت مازالت في موقف مثالي.
    Çok kötü bir durumdayım ve sizin yardımınıza ihtiyacım var. Open Subtitles أنا في موقف لا يليق و عليّ أن أعتمد على ذوقك
    Kendini tekrar bu çeşit bir duruma sokmaya hazır olduğuna emin misin? Open Subtitles هل أنت متأكد أنك مستعد لتضع نفسك في موقف كهذا مرة أخرى؟
    Kayınpederim hastalandığı için kafa karıştırıcı bir duruma mahsur kalacaksın. Open Subtitles ، حيث أن حماي إنهار فستكونين في موقف محير وصعب
    Ama beni ve ülkeyi çok zor bir duruma soktun. Open Subtitles ولكنك وضعتني انا وهذا البلد في موقف في غاية الصعوبة
    Ya ona güveneceğim ya da çocuğu her şeyini kaybedeceği bir duruma sokacağım. Open Subtitles أنا أثق به أو أضع الرجل في موقف يمكن ان يخسر كل شيء
    Fakat bu sizi güvende tutmaz çünkü sadece internete bağlanarak ister kabul et, ister etme gibi imkânsız bir duruma sokulursunuz. TED لكن هذا لن يبقيك بمأمن من الخطر، لأنه ببساطة عندما تتصل بالشبكة، سوف توضع في موقف صعب جدًا "خذ أو أترك".
    - Diğer yandan, ben de hiçbir şey sunacak durumda değilim. Open Subtitles و أنا من الناحية الآخرى، أنا في موقف عدم منح شيء
    Bayan Murphy, sizce bu kadar kararlı olabilecek bir durumda mısınız? Open Subtitles انسة ميرفي هل انت في موقف قوي جدا في هذه القضية
    Peki öyle bir durumda ne yapabilirdim, çaresiz kadınları öldüreceğime... Open Subtitles والذي سأفعله في موقف كهذا بدلاً من قتلي لنساء عاجزات
    Tam anlamıyla köşeye sıkışmıştı. Durumu düşünürsek bence iyi idare etti. Open Subtitles كان أداءها جيد في موقف يستحيل المناورة فيه
    Kampüsün otoparkında ikinci el minivanımın arkasında oturuyordum, işte o an, intihar etmeye karar vermiştim. TED كنت جالسًا في الجزء الخلفي من سيارتيّ الميني فان المستعملة في موقف لسيارات الحرم الجامعي، عندما قررت أنيّ سوف أنتحر.
    Süper. Önce markette beni kaybettin, şimdi de bu bomboş otoparkta yalnız bırakıyorsun. Open Subtitles عظيم، في المرة الأولى تفقدني في البقالة، و الأن في موقف مهجور للسيارات.
    O yüzden sana bu gün çok önemli bir konumda ihtiyacımız var dostum, ...bu terör dönemini sona erdirmek için. Open Subtitles نعم، ولهذا نحن في موقف مميز للغاية اليوم يا صديقي حيث يمكننا إنهاء هذا العهد من الرعب
    Şu anda konuşamam. Gerçekten çok tuhaf bir durumdayım. Open Subtitles ، لا يُمكنني التكلم حالياً، أنا في موقف غريب
    Sence kızla bunu konuşmak için uygun bir pozisyonda mı? Open Subtitles هل تعتقد أنّه في موقف يسمح له بإقناعها بفعل ذلك؟
    Seni takip ettim. Posta kutusuna gidiyordunuz. Sizi otobüs durağında gördüm. Open Subtitles لقد تبعتك عندما ذهبتي لصندوق البريد رأيتك في موقف انتظار الحافله
    Kaybettiğim arabanın benim için olduğunu öğrenince... daha önce hiç karşılaşmadığım bir durum ortaya çıktı. Open Subtitles اكتشاف أن السيارة التي فقدتها من المفروض أن تكون لي وضعني في موقف لم أواجهه سابقاً
    Sizi rahatsız edici bir konuma sokmak istemem ama, ...bazı araştırmalar yaptım. Open Subtitles لا أقصد أن أضعك في موقف غير مريح, لكني قمت ببعض البحث.
    bir bakınız sadece. İkincisi ise gelecek teması altında yapılmış konuşmalar, aslına bakarsanız, bizi öyle bir pozisyona soktu ki ileride gerçekten ne olacağı konusunda neredeyse hiç bir fikrimiz yok. TED ومجالاتها. الثانية أنها وضعتنا في موقف حيث ليست لدينا أي فكرة عما سيحدث، في المستقبل.
    Bayanlar ve baylar çok zor bir durumdayız ve kurtulup kurtulamayacağımızı bilmiyorum. Open Subtitles نحن في موقف صعب ، و لا أظن أننا سننجو منه
    Zor bir durumdaydı ve ben de oradaydım. Open Subtitles كان في مأزق وأصبحت في موقف صعب
    Sen içerde eğlence peşindeyken,ben Otoparktaki bütün arabaların plakalarını alıyordum. Open Subtitles بينما كنت في الداخل، كنت في موقف السيارات أصور لوحاتها الرقمية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more