Ama lütfen bana bir şans daha ver, tek istediğim bu. | Open Subtitles | ولكن أرجوك أن تمهلنى فُرصة أخرى .. وهذا كل ما أطلبه |
Bea, bu şans. Sen bak, Kit gibi yap. | Open Subtitles | بيا , إنها فُرصة . أجيبى على الهاتف , تظاهرى بأنكى كيت |
Ölülere, başka bir yaşam şansı vermenle ilgili. | Open Subtitles | عن مُساعدة الموتي للحصول علي فُرصة أخري في الحياة |
Bazen ona "sık dişini ve yap şu işi, böyle bir fırsat bir daha ele geçmez" demek istiyorum. | Open Subtitles | أحيانا أريد أن أخبرها بأن عليها أن تتحامل على نفسها و تباشر بالأمر فأنتي لن تحصلي على فُرصة مماثلة |
Kendi evimizi inşa etmek için şansımız olmadı o yüzden ben de kafamın içinde inşa ettim. | Open Subtitles | لم تسنح لنا فُرصة أبداً لبناء منزلنا لذا بنيته بخيالى |
Dostum, özgür kalabilmek için gerçek bir şansın var. | Open Subtitles | يا صديقي لديك فُرصة جيدة لكي تكون حُراً |
Son beşten biri değilsem, kendi türümü son kez görme şansım olacak bu. | Open Subtitles | إذا لم أكن واحداً من الخمسة الأخرون إذن فإن هذه أخر فُرصة لدى لرؤية قومى ثانية |
Çok hoş. Ama durması için ona şans vermiştim ve o, kabul etmedi. | Open Subtitles | ولكنني أعطيتها فُرصة للتوقّف وهي لم تستغلّ تلك الفُرصة |
Her zaman bir şans vardır. İlaçla etkileşime girmemiştir. | Open Subtitles | هناك دائماً فُرصة أنها لمْ تتفاعل مع العقار. |
İnan bana, hedefin eline ufacık bir şans geçse hepimizin işini bitirir. | Open Subtitles | صدقني إن حظي هذا الهدف بنصف فُرصة سوف يقضي علينا. |
Elimize bir şans geçti, inisiyatif kullandım. | Open Subtitles | لقد وجدنا فُرصة ,للإمساك بزمام المُبادرة |
Hırsızlara, her şeyi geri vermeleri için bir şans verilecek. | Open Subtitles | اللصوص سيحْصلون على فُرصة واحدة ليرْجعوا كل شيْء |
Adada mahsur kalmış kokmuş birinin de en az sizin kadar şansı var. | Open Subtitles | ناجٍمنسفينةغارقةقذر، لديه فُرصة.. مثل التي لديكم |
bu çekim gücünün olduğu yerde, uzay ve zamanın bir kısayolunu yaratma şansı olabilir. | Open Subtitles | و حيثُ توجد الجاذبيّة القويّة ثمة فُرصة ابتكار طريق مُختصر .عبر الزمان و المكان |
En sonunda onun himayesinden kurtulma şansı yakaladın, kullan bunu. | Open Subtitles | إنّك أخيرًا لديك فُرصة للخروج من تحت جناحه، إغتنميها |
Kötü haber vermeyi başkasına devretmek için hep bir fırsat kollardım. | Open Subtitles | هيي, أنا على إستعداد دائم للتخلي عن فُرصة لنقل الأخبار السيئة, التالي؟ |
Ross'tan kurtulmak ve bundan sorumlu olmamak için ne büyük fırsat, Scott'suz. | Open Subtitles | يا لها مِن فُرصة مِثالية للإطاحةِ بروس و النجاة بذلك |
Sarılıp bu işi tatlıya bağlama şansımız yok, değil mi? | Open Subtitles | لاتوُجد فُرصة لكى نُسوى هذا الخلاف ، صحيح؟ |
Baksana, buna ihtiyacı var. Ve bizim de ona yardım etmek için bir şansımız var. | Open Subtitles | ،إنها بحاجةٍ لهذا و هناك فُرصة إمكانية مُساعدتها |
Tek şansın var, silahı indir. | Open Subtitles | لديك فُرصة واحِدة لِذا، أخفِض مُسدّسك |
Ted yine bir yanlış yaparsa tekrar şansım olur diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنه لو أخطأ (تيد) مُجدداً سيُعطيني فُرصة أُخرى |
Benzersiz şeyler başarmak için muazzam bir şansınız var. | Open Subtitles | لديّك فُرصة رائعة للغاية أنّ تفعل شيء مُميز. |
50 kalibrelik bir şey alsan belki bir ihtimal. | Open Subtitles | اذهبي واحضري بندقية 50 طَلقة وعندها رُبّما يكون لديكِ فُرصة |