| Senin tanıştığım günden beri başka hiçbir şey düşünmedim ki. | Open Subtitles | لم أفكر في شيئٍ آخر منذ أن قابلتك أول مرة |
| Biliyor musun, seninle ilk tanıştığımda hoş olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | عندما قابلتك أولآ,كنت أعتقد أنك جميلة أنا كنت مخطئ كليآ |
| Seninle de tanıştım ve sen de bu deftere gireceksin. | Open Subtitles | و بما أنني قابلتك الآن فسوف يتم تسجيلك في كتابي |
| Seninle tanıştığımdan beri. Zoe, kabul et bu oldukça güzel bir şeydi. | Open Subtitles | منذ أن قابلتك زوى عليك أن تعترفى أن هذا كان لطيفاً جداً |
| Bebeğim, seninle tanıştığımızda sana beraber olduğum tek erkek olduğunu söylediğimi hatırladın mı? | Open Subtitles | أتذكر يا حبيبي أول مرة قابلتك فيها، وأخبرتك أنك أول رجل كنت معه. |
| Sana gelirsek, Daha dün tanıştık. | Open Subtitles | و لكن لا تتوقع مني ذلك و بالنسبة لك فقد قابلتك البارحة فقط |
| tanıştığımız an kanımız kaynadı. | Open Subtitles | في اللحظة التي قابلتك فيها عرفت أنه بيننا تواصل |
| Seninle tanışana kadar hayatım haraptı. | Open Subtitles | وكانت حياتي محطمة إلى اليوم الذي قابلتك به |
| Roy, ben Dmitri. Geçen gece seninle Rage kulübünde tanışmıştık. | Open Subtitles | روي انا ديميتري لقد قابلتك في نادي ريج تلك الليلة |
| Seninle tanıştığım için ne kadar şanslı olduğumu söyleyip muhteşem seks hayatımızdan bahsederek. | Open Subtitles | اخبرهم كم انا محظوظ لأنني قابلتك ؟ و اتحدث عن حياتنا الجنسية الجميلة |
| Sanırım ilk tanıştığım zaman seni bu şapka hakkında uyarmamıştım. | Open Subtitles | اظننى لم ألبس هذه السترة منذ أول مرة قابلتك فيها. |
| Seninle ilk tanıştığımda fahişeydin. Şimdi bir eş ve anne olacaksın. | Open Subtitles | عندما قابلتك,أنت كنت فتاة شارع الآن أنت ستصبحين زوجة وأم |
| Seninle ilk tanıştığımda Tolstoy okuyordun. | Open Subtitles | حين قابلتك للمرة الأولي كنت تقرئين لتولستوي |
| Choonchun'a neden geldiğimi bilmiyorum ama iyi ki gelmişim çünkü seninle tanıştım. | Open Subtitles | لست أدرى لماذا ذهبت الى شون شان. لكنى قابلتك |
| Seninle programdan önce tanıştım ve iyi biri olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | ' يجعل أنا قابلتك قبل المعرض. إعتقدت بأنّك كنت رجل لطيف جدا. |
| Seninle tanıştığımdan beri çektiklerim bütün acılarımı gölgede bıraktı. | Open Subtitles | لم اكن تعيسا ابدا في حياتي كتعاستي بعدما قابلتك |
| İtiraf etmeliyim ki ilk tanıştığımızda; kendinizden emin tavırlarınızdan ve ağır başlılığınızdan çok etkilenmiştim. | Open Subtitles | يجب ان اعترف, اول ما قابلتك اعجبت بطبيعتك اللامعه و رأسك الكبير |
| Daha yeni tanıştık. Annem beni yabancılara karşı uyarmıştı. | Open Subtitles | لقد قابلتك للتو أميحذرتنيبالذهابمعالغرباء. |
| tanıştığımız andan beri biliyordum zaten. | Open Subtitles | عرفت من اللحظة الأولى التي قابلتك بها كلا لم تعرفين |
| Seninle tanışana kadar Clark. | Open Subtitles | حتى قابلتك يا كلارك ومنذ أنقذتني من الغرق في النهر |
| ben seni annenin rahminden aldığım sırada tanışmıştık" dedi. | TED | فعندما قابلتك للمرة الأولى كانت عند ولادتك |
| Ama sizinle tanıştığıma memnunum. Bana çok yardım ettiniz. | Open Subtitles | إننى سعيد أن قابلتك لقد قمت بمساعدتى كثيراً |
| Belki seninle daha önce tanışmış olsaydım, hayatım bambaşka olurdu. | Open Subtitles | لربما إن قابلتك في وقتٍ قريب لكانت حياتي مختلفة كلياً |
| Tanıştığımızdan beri, kendimi delirmiş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | ومنذ ان قابلتك وانا اشعر وكأني مجنونة كلياً |
| Bilmeni istedim, seni tanıdığım ilk günden beri seviyorum ve hep seveceğim. | Open Subtitles | أريدك تعرف الآن أحببتك منذ أول يوم قابلتك فيه ، و لن أتوقف عن حبك |
| Seni ilk gördüğümde, ne diyeceğimi ya da ne konuşacağımı bilememiştim. | Open Subtitles | بأول مرّة قابلتك بها ما كنت أعلم ماذا أقول أو أفعل |
| Seni ilk gördüğüm günden beri hiç yaşlanmadın. | Open Subtitles | أنت لم تكبر يوم لعين واحد من أول مرة قابلتك |