"قابلته" - Translation from Arabic to Turkish

    • tanıdığım
        
    • tanıştım
        
    • gördüğüm
        
    • tanıştığı
        
    • tanıştık
        
    • tanışmıştım
        
    • tanıştın
        
    • karşılaştım
        
    • tanıştığın
        
    • karşılaştığım
        
    • tanıştınız
        
    • gördüm
        
    • tanışmıştık
        
    • tanışmış
        
    • rastladım
        
    Onunla Kutsal Topraklar'da tanıştım. Şüphesiz tanıdığım en bilge insandır. Open Subtitles قابلتة في أرض القداسة إنه بلا شك أكثر حكيم قابلته
    Sen tanıdığım en nazik insansın ve geçmişimin hengamesini hayatına sokmak istemedim. Open Subtitles أنت ألطف رجل قد قابلته ولم أرد أن أجلب.. أزمات ماضيِي بحياتك
    O benim arkadaşım. Bizim çocukların iğrenç barlarının dışında tanıştım onunla. Open Subtitles هذا صديق جديد، قابلته في خارج الحانة المقرفة التي يملكها الاولاد
    Şimdiye kadar gördüğüm ve duyduğum kadarıyla en çok acıya maruz kalan insan. Open Subtitles لقد مر بتجربه من الألم والعذاب أكثر من أى شخص قابلته فى حياتى
    Ama en mühimi de, o akşam neredeyse o güne kadar tanıştığı herkesten telefon, mesaj veya e-posta almıştı. Open Subtitles لكن الأهم هذه الليلة وصلها مكالمة ، رسالة ، أو بريد إلكتروني من تقريباً كل شخص قابلته على الإطلاق
    Birkaç gün önce tanıştık ve bana çıkma teklif etti. Open Subtitles و قد قابلته منذ بضعة أيام و طلب مني موعداً
    Nişanlandım ama sonra o kendini kaybetti... çünkü nişanlımla o gün tanışmıştım. Open Subtitles لقد خُطبت وبعدها أفزعها ذلك لأنّني قابلته للتّو، تعلم، في ذلك اليوم
    Şimdiye kadar tanıdığım veya bundan sonra tanıyacağım kimseye benzemiyorsun. Open Subtitles أنت لست مثل أي شخص أعرفه أو قابلته أو سأقابله
    Hayatım boyunca tanıdığım en inatçı en gıcık, en sinir bozucu insansın. Open Subtitles أنت أكثر الاشخاص عنادا ,وإزعاجا ,وإحباطا من أي شخص قابلته في حياتي
    Şüphesiz ki beyefendi siz hayatımda tanıdığım en arsız kişisiniz. Open Subtitles بمجرد الانغماس في غريزة حب النفس بدون شك يا سيدي أنت أكثر الرجال كرماً قابلته في حياتي
    Kocam hayatımda tanıdığım en zeki adamdır. Open Subtitles ان زوجى هو اذكى والمع رجل قابلته فى حياتى
    Joe ile 13 yıl önce Londra'da Wormwood Scrubs yüksek güvenlikli hapishanesinin müebbet koğuşunda tanıştım. TED وقد قابلته قبل 13 عاماً في جناح المحكوم عليهم مدى الحياة في سجن وورم وود سكربس ذو الحراسة المشددة في لندن
    Hayır, sanırım söylemedi. Gerçek bu. İlk ben tanıştım, ikisini de ben tanıştırdım. Open Subtitles الحقيقة هى اننى قابلته اولا' ثم قمت بتقديمه لها
    Bu adam şimdiye kadar gördüğüm en aptal dahi, veya en zeki aptal. Open Subtitles ذلك الرجل إما يُعد أغبى عبقري أو أذكي غبي قد قابلته من قبل
    Sadece tanıştığı en harika çocuk sen olduğun için mi seninle geliyor sanıyorsun? Open Subtitles هل تعتقد انها اتت معك لانك تعتقد بانك افضل واجمل شاب قابلته هــي
    Böylece eninde sonunda tanıştık, nüans konusunda ona koçluk yaptım. Open Subtitles وفي نهاية المطاف قابلته ودربته على الفروق الدقيقة في اللكنة
    10 yıl önce onunla tanışmıştım ama babam olduğunu bilmiyordum. Open Subtitles قابلته منذ 10 سنوات لكن لم أكن أعلم أنه هو
    - Onunla tanıştın. - Sence dengeli birisi miydi? Open Subtitles لقد قابلته بنفسك، هل يبدو مستقراً بالنسبة لك ؟
    Onunla ilk ve son kez 24 saat önce karşılaştım. Open Subtitles لقد قابلته للمرة الأولى والأخيرة منذ 24 ساعة
    Neden sence Moskova'da tanıştığın ilk adam, kariyerinin en değerli ajanı haline geldi? Open Subtitles لماذا تظن أن أول شاب قابلته في موسكو أصبح رجلك الأول في مهنتك؟
    Köprünün altında karşılaştığım sarışın adam düşünecek fazla zaman bırakmadı. Open Subtitles الرجل الأشقر الذى قابلته على الجسر لم يعطينى وقت كافى للتفكير
    Bu adamla nerede tanıştınız? Open Subtitles هذا الرجل، أين قابلته للمرة الأولى ؟ من أين جاء ؟ من هو ؟
    Onu en son bir vaftiz töreninde gördüm. Open Subtitles قابلته آخر مرة خلال اجتماع لطرد روح شريرة
    Sanırım onunla Lodge'da tanışmıştık. Harika bir adamdı. Open Subtitles لقد قابلته بالمكتب بشكل عابر كان رجلاً رائعاً
    Çünkü, benim tanışmış olduğum, kendi burnunu talimat olmadan bulamıyordu. Open Subtitles لأنّ من قابلته لا يستطيع لمس أنفه بدون إرشادات
    Geçen hafta ona rastladım ve o özür dileyip ne kadar değiştiğinden bahsetti. Open Subtitles حسنا، قابلته في الأسبوع الماضي و أبدى إعتذاره الشديد و أنه قد تغير

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more