Bu metafor, Sue'yla ilişkime daha uygun asker ve haydut arasındaki ilişkiye. | Open Subtitles | ولقد انطبق هذا الكلام على علاقتى معها الصداقة بين قاطع الطريق والشرطى |
İlk önce Oğlak habis bir dük için çalışan bir haydut. | Open Subtitles | في البداية كان كابريكورن قاطع طريق لص يعمل لمصلحة دوق الشر |
Bir plazma kesici buldum ama trinium'u geçmek zaman alacaktır. | Open Subtitles | وجدت قاطع البلازما ولكن سيأخذ بعض الوقت لأصل إلى الترينيوم |
sağlam nedenlerden dolayı, kesin bir kanıta asla erişemeyeceğimizi düşündük, ama bu kesin bir kanıt. | TED | لعدة أسباب معتبرة، لم نكن نتوقع أننا سنرى دليلا قاطعا عنها، وهذا دليل قاطع. |
Yani sirf adam Parmak Kesen oldugu için mi pesindesin? | Open Subtitles | أذا أنت أيضاً تطارده لأنه هو قاطع الأصابع |
Pekâlâ, tel makası, İngiliz anahtarı ve bir cıvata keskisi. | Open Subtitles | الموافقة، قواطع سلكِ , cresent مفتاح وa قاطع مزلاجِ. |
Şu sarı şapkalı haydut tam menzile girmişti. | Open Subtitles | قاطع الطريق ذو القبعة الذهبية وقعت عينى عليه |
haydut karıma tecavüz ettikten sonra, onu teselli etmeye çalıştı. | Open Subtitles | بعد أن هاجم قاطع الطرق زوجتى حاول مواساتها |
Kötülüğü ile nam salmış haydut Tajomaru sana elleri ve dizleri üzerine kapanmış yalvarıyor. | Open Subtitles | قاطع الطرق سيىء السمعة تاجومارو يتوسل إليك و هو منحنى على ركبته |
Ankara'ya giden şu yol Türkiye'de ne kadar haydut, Eşkıya varsa onların yuvası. | Open Subtitles | مع ذلك فان هذه الطريق الى أنقرة تشكل مرتعا لكي قاطع طريق لقيط في تركيا |
Geldiğimiz yerde, sefaletten ölmek istemiyorsan ya rahip olmak zorundaydın, ya da haydut. | Open Subtitles | من حيث أتينا ، كلانا لا يريد أن يموت من الفقر أصبح أحدنا قس والآخر قاطع طريق |
Bu örnekte, plazma kesici ve ayrıca kereste frezesi olarak iki iş görüyor. | TED | وفي هذه الحالة، فهو يطابق قاطع البلازما وأيضاً هناك جهاز لتسوية الخشب. |
En azından bizde çift hızlı çalı kesici var. | Open Subtitles | حسناً .. على الأقل نحن لدينا قاطع حائطي ذو إتجاهين |
Çocuklar kilit kesici mi getiriyorlar dersin? | Open Subtitles | أتريد أن تخبرني أن الأطفال أحضروا قاطع أقفال؟ |
Bir adama çamur atan gösterişli teoriler, hem de tanınmış bir şahsiyete tek bir sağlam kanıt zerreciği olmadan. | Open Subtitles | نظريات مبهرجة ستشوّه الرجل، ورجل ذو سمعة بدون أدنى دليل قاطع |
Bu düşük katran, düşük nikotin ya da filtreleme sistemlerinin akciğer kanserine yol açan maddeleri engellemediği yönünde sağlam kanıtlar var. | Open Subtitles | هناك دليل قاطع بان ليس كلّ مِن القطران المخفف والنيكوتين المخفف ونظام الفلاتر لديها أي تأثير عن إحتماليـة الإصابة بـ |
Ders sırasında proktoloji hocasının sözünü Kesen tıp öğrencisi fıkrasını biliyor musun? | Open Subtitles | هل سمعت عن هوية الطالب الطبي.. و الذي قاطع طبيب المستقيم و الشرج خلال المحاظرة؟ |
Onu koparmak için çelik makası gerekir. | Open Subtitles | قاطع الأقفال قد يرد عليه بقوة لا مشكلة |
Bu veriyi profesyonel bir sürücüden elde ettiğimiz veri ile karşılaştırdığımızda benzerlik kesinlikle inanılmaz. | TED | قارنّا تلك البيانات مع التي نقوم بتسجيلها من سائق محترف، ووجدنا التشابه واضحا بشكل قاطع. |
Tanınan hiçbir gangster buluşmaya yanında kas gücü olmadan gitmez. | Open Subtitles | لا قاطع طريق شرعي يذهب إلى اللقاء من لوحدهِ |
Ve kız kardeşi kendi yaşam izin o kesin bir delil olmadığı sürece, o muhtemelen popo gerektiğini ki. | Open Subtitles | أنه إذا لم يكن لديها دليل قاطع فمن الأغلب أن عليها أن لا تتدخل و تدع شقيقتها تعيش حياتها |
Garip olan, başka bir soyguncu geldi ve bu sefer ben onu kurtardım. | Open Subtitles | ما كان غريبا كان ركضنا إلى قاطع طريق آخر و هذه المرة ، وأنا أنقذته |
Munna, niyeti benden para koparmak olan haydudun teki. | Open Subtitles | مونا قاطع طريق وهو يحاول الحصول على المال مني |
Bu sözler üzerine haydutun bile rengi soldu. | Open Subtitles | حتى قاطع الطرق وجهه شحب من تلك الكلمات |
Bir hayduttan para almanız ve kocanızın da yanınızda olmamasının dışında siz nasılsınız? | Open Subtitles | أعني، بغض النظر عن حقيقة أخذك للمال من قاطع طريق ولم يعد زوجك للمنزل كيف حالك؟ |
Erkeklerin mi kadınların mı daha çok zevk aldığı sorulduğunda kati surette kadınlar erkeklerden 9 kat fazla zevk alıyor demiş. | Open Subtitles | وعندما تم سؤاله من يحظى بالمتعة الأكثر الرجل أو المرأة فجاوب بشكلٍ قاطع |
Sen ve ben Tırnak Sökücü hakkında konuşacağız. | Open Subtitles | أنت وأنا سنتحدث عن قاطع الاصابع |