İngiltere, büyük tahrip silahlarının var olduğunu kesin delille sağladı. | Open Subtitles | وقد زودتهم انجلترا بأدلة قاطعة على وجود أسلحة الدمار الشامل |
Ve sen. Şuana kadar senden kesin cevaplar alacağımız söylendi. | Open Subtitles | وانت، قيل انك ستحضر اجابات قاطعة بشأن ما يحدث لنا |
Henüz kesin değil ama Tayland'dan gelen bir sinyali yeni çevirdiler. | Open Subtitles | انها ليست قاطعة حتى الآن ولكنهم اعترضوا ورقة من تايلاند وترجموها |
Baş ve kıç kısımları kesici titanyum başlıklarla desteklendi, her biri 50 metrik tona dayanabilir ya da uygulayabilir. | Open Subtitles | الأقسام الأمام والخلفية مجهّزة برؤوس قاطعة من التيتانيوم، كلّ منها يمكن أن يقاوم أو يطبق دفعات بحدود 50 طنّ متري. |
Kasabada bir dükkan bulduk ve demir makasını satın aldık. | Open Subtitles | وصلنا الى البلدة وحصلنا على قاطعة الحديد |
Evet aslında, adamlar kimin ona çim biçme makinesi satın alacağını bilmek ister. | Open Subtitles | أجل، في الواقع، الرجل يريد أن يعرف من سيشتري له قاطعة عشب جديدة |
Gidip bir demir makası alırız. | Open Subtitles | فلنذهب الى البلدة بالاتجاه الآخر ونحضر قاطعة حديد |
Gangster olmak mı istiyorsun? Ya da haydut? | Open Subtitles | هل تريدين أن تكوني قاطعة طريق هل تريدين أن تكوني سفاحة؟ |
Metalik çinkodan çok keskin bir matkap ucuna sahiptir mazı dokularını kolayca delip geçer. | Open Subtitles | لدى نهاية مثقابها حافة قاطعة حادّة من خارصين صلب الذي يثقب أنسجة العفص بسهولة. |
Kırabilmen için cam keskisi. | Open Subtitles | والآن , قاطعة زجاج لتتمكن من إقتحام المنزل |
Senin "ben-casus" kitabındaki içici davranışlarına uymuyorsa üzgünüm ama otopsi sonuçları kesin. | Open Subtitles | آسف أنها لا تتطابق مع الصور في كتابه الأول إلى الجاسوس الخاص متعاطي المخدرات من السلوك ، ولكن الوفاة كانت آخر قاطعة. |
Ve sen. Bize denmişti ki şu ana kadar sizden bazı kesin cevaplar alacaktık. | Open Subtitles | وانت، قيل انك ستحضر اجابات قاطعة بشأن ما يحدث لنا |
Öğrenecekler de. Önce kesin kanıtlar bulmamız lazım. | Open Subtitles | وسيعرفون في اقرب وقت عندما يكون لدينا أدلة قاطعة |
Bu adam bir suikastçı. Ve elimizde kesin bir profil yok. | Open Subtitles | ذلك الرجل قاتل، ولا يوجد لدينا تفاصيل قاطعة عنه. |
Kısmi kalıntılarla bile büyük bir iskelet travmasının ve kronik şiddetin kesin kanıtına sahibiz. | Open Subtitles | حسنا، حتى مع بقايا جزئية ، لدينا أدلة قاطعة من هائلة الصدمة الهيكل العظمي والاعتداء المزمن. |
Bunun kim olduğuna dair kesin kanıt bulabilecek bir kaynağım var bu yüzden sana ihtiyacım var. | Open Subtitles | لقد تلقيت مُساعده من شخص والذي يمكنه الحصول على أدلة قاطعة لمن فعل هذا ولهذا السبب أحتاج إليك |
kesici kutuya bakarak ışıkları birinin yakıp yakmadığını hızlıca görebilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنك القيام بفحص سريع للتحقق من قاطعة الدارة الكهربائية و رؤية إن كان أيّ أحد يستخدم الأضواء |
Üst sol orta kesici dişe ait bir parça. | Open Subtitles | إنّها شظية من قاطعة علوية وسطى يسرى مكسورة. |
Koş demir makasını getir. | Open Subtitles | أريد قاطعة حديد |
Siktir! adamın çim biçme makinası yüzünden hiçbir şey duyamıyorum. Tanrım! | Open Subtitles | اللعنة، لا أستطيع سماع شئ بسبب قاطعة العشب |
Aslında daha yeni kişisel puro makası almıştım. | Open Subtitles | حصلت على قاطعة للسيجار خاصة بي |
- Benim annem de haydut olabilirdi. - Kapa çeneni, temizlikçi kadın. | Open Subtitles | من الممكن أن تكون أمي قاطعة الطريق - اصمتي, أيتها المنظفة - |
Evet, şu camı kırabilir ve onu keskin bir cisim olarak kullanabilirim. Geldiğimi göremezsin bile. | Open Subtitles | أجل، بأمكاني أن أكسر هذه الزجاجة وأستعملها كأداة قاطعة ولن تتوقع ذلك |
- Cam keskisi, bant- - Tabii, tabi. | Open Subtitles | ... قاطعة الزجاج , المعجون آجل , آجل |
Bu Rehds. Kasabaya kadar beni alır mısın? | Open Subtitles | إنها قاطعة عشب هل تستطيع توصيلى إلى المدينة ؟ |
Tesadüfen zincir kesiciniz veya asetilen feneriniz yok arkada, değil mi? | Open Subtitles | لا يصدف وأن يكون عندكِ قاطعة سلاسل أو مِشعل هناك, اليس كذلك؟ |