Çünkü kamu mallarının teslimi için... ...yaptıkları özel güç, anlaşmanın gücünü zorlaştırdı. Bir gerçekle yüzleşirsek, Hindistan ya da Çin tedarikçiler için… | TED | ولقد كان هذا القرار عبقري لان ما قاموا به انهم استغلوا قوة العقد، القوة الخاصة، لتسليم بضائع عامة |
Temelde hata yaptıkları şey ne? | TED | وكما قلت، ما الشيء الأساسي الذي قاموا به بشكل خاطئ؟ |
Bu liderler kesinlikle mükemmel değiller ancak yaptıkları bir şey var ki, o da ikinci nesilin karmaşasının çoğunu temizlemiş olmalarıdır. | TED | قد لا يكون هؤلاء القادة مثاليين، لكن الأمر الوحيد الذي قاموا به هو أنهم نظفوا الكثير من فوضى الجيل الثاني. |
Her kadının kollektif bir gücü vardır... zaman zaman yaralanan, cinsel istismarla hakaret edilen, bir erkeğin işin daha yapsa da, daha az maaş alanlar, bir zamanlar ataları köle olan kadınlar, | Open Subtitles | فهو يحتوى على غضب جميع النساء الذين تم استغلالهم أو اهانتهم أو لم يأخذوا أجراً كاملاً لعمل قاموا به أفضل من الرجال |
Her kadının kollektif bir gücü vardır... zaman zaman yaralanan, cinsel istismarla hakaret edilen, bir erkeğin işin daha yapsa da, daha az maaş alanlar, bir zamanlar ataları köle olan kadınlar, | Open Subtitles | فهو يحتوى على غضب جميع النساء الذين تم استغلالهم أو اهانتهم أو لم يأخذوا أجراً كاملاً لعمل قاموا به أفضل من الرجال |
Bazen bana insanların yaptığı kötü şeyleri gösteriyorlar ve bunu niçin yaptıklarını anlatmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أحيانا يشوفونني الناس أشياء سيئية وأحاول إخبارهم ما قاموا به ماذا يؤهلك لذلك؟ |
Tek yapmaları gereken gerçek korsanların yaptıklarını kopyalayıp bize boşa kürek çektirmekti. | Open Subtitles | ما قاموا به جعلونا نأخذ ذلك بأنّه عمل قراصنة و التوجه لمطاردة شيء زائف |
İşte bu yaptıkları tek şey. "Doğru yapma" kültü yayılmaya başladı. | TED | و بالفعل هذا ما قاموا به. بدأ بالإنتشارالان مبدأ إذا قمت بأمر فأجِدهُ. |
Buradaki yaptıkları tam bir oyun. | Open Subtitles | ما قاموا به هنا ربما روك اند رول لقد طبعوا نفس المشهد تكرارا |
Ve diyebilirim ki bu çok belirgindi yaptıkları hemen her düzeltmede amaç buydu. | Open Subtitles | تقريبا كل تعديل قاموا به لذلك الجزء وذلك كان الهدف. وقمنا بتغيير هذا وهذا وهذا. |
Evet. Yani, yaptıkları herşey planlıydı. | Open Subtitles | . أجل ، ما أعنيه ،لقد خططوا لكل ما قاموا به |
yaptıkları her şey bunu tipik bir banka soygunu gibi göstermek için, fakat bizim Çekici Okul Çocuklarımız veznede zaman geçirirken, bankanın bilgisayarlarına ulaşan üçüncü bir adamları olmalı. | Open Subtitles | كل شيء قاموا به جعلها تبدوا كعملية سرقة للبنك بينما فتية المدرسة المسحورين |
Eğer kız kardeşiydiyse, yaptıkları kesinlikle yasa dışıydı. | Open Subtitles | إن كانت تلك شقيقته، فالذي قاموا به كان غير شرعي على الإطلاق. |
Bana geldiklerinden beri yaptıkları tek bir kötü şey söyle. | Open Subtitles | سمّي شيئاً سيئاً واحداً قاموا به منذ وصولهم |
Kendisi için yaptıkları bu çalışma triyaj benzeriymiş. | Open Subtitles | بأن ما قاموا به نيابة عنه هو محاولة تقليل الأضرار. |
Burada yaptıkları iş konusunda kendilerini iyi hissetmelerini istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن يشعروا بالرضا عن العمل الذي قاموا به هنا |
Onların yaptıklarını bizim de yapabilmemizi mümkün kılıyorlardı, ancak, nasıl yaptıklarını tam olarak anlamıyorlardı. | TED | وهم من جعلوا حلول تلك المشاكل مفيدة لنا لكي نقوم بما قاموا به بخصوص معالجة المشاكل ورغم هذا .. فهم لم يفهموا كيف قاموا بمعالجة تلك المشاكل اللحظية التي واجهتهم |
Bir resim bin kelime değerindedir düşüncesi ile Bill ve Melinda'dan eski arşivlerini karıştırmalarını ve resimlerle bağlantılı olarak neler yaptıklarını ve de neler yapıyor olduklarını anlatmalarına yardımcı olacak birkaç fotoğraf seçmelerini istedim. | TED | على أساس أن صورة واحدة تستحق ألف كلمة، ما فعلته كان، أن طلبت من بيل وميليندا أن يختاروا لنا من أرشيفهم بعض الصور التي سوف تساعد في شرح بعض مما قاموا به من أعمال، والقيام ببعض الأمور بهذه الطريقة. |